PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Tarım Politikası


ßü$ra
06.10.2010, 17:24
TARIM POLİTİKASI



Tarım politikası tarımsal üretimi artırmak esası üzere kuruludur. Bunun için iki yol takip edilir:

1. Toprağın verimliliğini artırmak için yapılan çalışmalar

2. Tarıma elverişli yeni alanlar açmak, tarımsal arazileri genişletmek

Şimdi bu iki yolu detayı ile inceleyelim:

Toprağın verimliliğini artırma, kimyevi maddeler ve modern tarım aletlerinin çiftçiler arasında kullanımını sağlama, çiftçilere kaliteli tohum sağlanmasına önem verme ve tohum ıslah çalışmaları ile gerçekleştirilir. Devlet, tarımsal faaliyette bulunamayan çiftçilere, gerekli tarım aletlerini, tohumu ve kimyevi maddeleri satın alabilmesi ve böylece de üretim artışının sağlanabilmesi için borç olarak değil bağış olarak gerekli miktarda para yardımı yapar. Böylesi bir işlem ile çiftçiler için gerekli olan tarımsal girdiler sağlanmış ve çitçiler etkili bir şekilde bunları almaya ve çiftçilik yapabilecek güce sahip olmaya teşvik edilmiş olurlar.

Genişletme ise, ölü arazileri canlandırmaya ve "tahcir"e teşvik etmekle veya çiftçilik yapabilecek güçte olup ta elinde hiç arazisi bulunmayanlara tarımsal arazi temin etmekle ya da elinde az miktarda arazi bulunanlara, elindeki araziyi üç yıl üst üste boş bırakıp işlemeyenlerden alıp tarım yapabileceklere devletin arazi temin etmesi (ikta) ile sağlanır. Bu iki iş ile yani:

1. Toprağın verimliliğini artırma,

2. Tarımsal arazileri genişletme çalışmaları ile tarımsal üretimde artış ve tarım politikasındaki asıl hedef gerçekleşmiş olur.

Ancak tarımsal üretimin artmasından sonra tarım politikasının içinde bulunan bazı hususlar daha vardır. Bu hususları, tarımsal ürün çeşitleri oluşturmaktadır.

İslâm topraklarının batı sömürgeciliğinden ve batı nüfuzundan kurtarılması lazımdır. Bu iş, yapılması gerekenlerin en önemlilerindendir. İslâm Devleti, yalnız olarak batı ülkeleri ile sürekli bir mücadele halinde bulunacaktır. Ve yine tarım politikasının hedeflerini gerçekleştirebilmek için bu ülkelerin tamamını tek devletin çatısı altında toplamak kaçınılmaz bir olaydır. Bu ise münafıklar ve ajanlarla sürekli mücadele halinde olmak demektir. Üstelik bu durum, İslâm ümmetinin niteliğini ve varlığının nedenini oluşturan İslâm risaletini taşımaya başlamayı kaçınılmaz hale getirecektir. İslâm risaletinin dünyaya taşınması, İslâm'ın dünyaya yayılması için olduğuna dikkat etmek lazımdır. Bu ise sürekli olarak kâfirlerle cihad halinde olmak demektir. Dolayısıyla, mücadele ve cihad meydanlarında karşılanacak sıkıntılı zamanlarda dayanabilmek için ekonomik olarak hazırlanmak mutlaka gereklidir. Buna ilave olarak ülkede uygulanacak olan serveti artırma politikası, tarımsal serveti artırmanın yanında sanayinin ekonomik kalkınmanın lokomotifi olması şartı ile sanayi devrimini gerçekleştirecek maddi ilerlemeyi, kalkınmayı sağlama esası üzere kurulur. Bunun için üretimi artırmayı hedefleyen tarım politikası üç hususu içermektedir.

1. Gıda maddelerinin üretilmesi ve üretiminin artırılması. Gıda maddelerinin üretilmesi ve üretiminin artırılması, vatandaşları doyurmak, kıtlık veya kuraklık dönemlerinde açlık tehlikesini ülkeden uzaklaştırmak, cihad ve mücadeleden kaynaklanan ekonomik ambargodan etkilenmemek ve diğer İslâm beldelerindeki insanların karşılaşabilecekleri açlık durumunda olanlara yardım edebilmek için elde yeterli miktarda gıda maddesinin bulunmasını gerektirmektedir. Bu nedenle gıda maddeleri alanındaki üretimi artırmak için bütün gücün harcanması gereklidir. Tarımsal servette ve hayvansal servette de durum aynıdır. Buna ilave olarak eksik olup da bize gerekli olan gıda maddelerinin dışarıdan satın alınması ancak dövizle mümkün olmaktadır. Oysa bizim hemen sanayi devrimini gerçekleştirmemiz gereklidir. Dolayısıyla sanayi devrimi için gerekli olan maddeleri/malzemeleri dövizle temin etme zorunluluğu vardır. Dolayısıyla eldeki dövizin gıda maddeleri veya tarımsal aletlerin satın alınmasında kullanılmaması gerekir. Bu nedenle de gerekli gıda maddelerinin üretimine ve artırılmasına önem vermek lazımdır.

2. Pamuk, yün, keten ve ipek gibi giyecek için gerekli hammaddelerin üretimini artırmak. Bunların üretimini artırmak gerçekten zaruridir. Zira bunlar vazgeçilmesi mümkün olmayan ve mutlaka gerekli miktarda elde bulundurulması gereken temel ihtiyaçlardandır. Sanayi devrimini gerçekleştirebilmemiz için gerekli olan malzemeleri dövizle satın almaya çok muhtaç olduğumuz bir zamanda elimizdeki dövizi giyecek maddelerinin alımında kullanmamamız için bunların üretimine ve artırılmasına önem vermek gereklidir. Böylece ülkeye, kâfir devletler veya bölgedeki ajanları tarafından ekonomik ambargo uygulandığı zaman insanların giyecek ihtiyaçları karşılanabilsin ve çıplak kalma tehlikesinden uzak olsunlar.

3. Dışarıda pazarı bulunan maddelerin üretimini artırmak. Bu maddeler, hububat gibi gıda maddeleri veya pamuk ve ipek gibi giyecek maddeleri veya portakal gibi narenciye maddeleri, hurma ve kuruyemiş gibi diğer maddeler olabilir. Özellikle bu açıdan ve ani ihtiyaç duyulan zamanlarda hazır olabilmek için gerekli tarım ürünlerinin üretimini artırmaya tam bir hırs göstermek kaçınılmazdır. Çünkü başlangıçta bizde dışarıya ihraç edebileceğimiz yeterlilikte sanayi olmadığı için, neredeyse dışarıya hiç sanayi ürünü ihraç edemeyeceğiz. Zirai üretimimiz de olmazsa elimizde ihraç edecek bir servet bulunmayacaktır. Çünkü servetimizin önemli bir bölümünü tarım oluşturmaktadır. Dışarıya tarımsal ürünleri de ihraç edemediğimiz zaman döviz sıkıntısı çekeriz. Döviz sıkıntısı ise sanayi devrimini gerçekleştirmemizi ve elimizdeki para vesika para olduğu sürece paramızı etkiler. Çünkü diğer devletlere mal ihraç etmediğimiz zaman bu ülkelerin paralarına sahip olamayız. Dolayısıyla sanayi devrimini gerçekleştirebilmek için bize lazım olan maddeleri satın alırken dünyadaki para piyasalarında paramızı satışa çıkarmaya mecbur oluruz. Bu nedenle sanayi devrimini gerçekleştirebilmek ve dünya pazarlarında aranan, kabul gören dövizlere sahip olabilmek için üretimin artırılması konusunda ciddi bir şekilde ve hemen düşünmemiz ve çözümler bulmamız gereklidir.

Üretimin artırılması yönünden durum budur. Barajlar ve sulama kanallarının inşası artezyen kuyularının açılması gibi bayındırlık projelerine gelince: Vazgeçilmesi mümkün olmayan ve zaruri olanlar hariç şu aşamada bu türden projelerle uğraşmak doğru değildir. Ancak var olanların ıslah edilmesi ile yetinilir. Zira amaç, tarımda devrim yapmak değildir. Asıl amaç sanayi devrimini gerçekleştirmek ve üretimi artırmak için yeterli derecede tarımda devrim yapmaya önem vermektir. Çünkü ekonominin hedefi maddi ilerlemeyi sağlamaktır. Maddi ilerleme ise ancak sanayi devrimi ile olur. Hatta sanayi devrimini gerçekleştirmeden dünyadaki herhangi bir devletin ilerlemesi de mümkün değildir.

Ancak sanayi devrimi ile tarım devrimini bir arada gerçekleştirmek hedeflendiğinde ise sanayi bu hedefin başını çekmelidir. Böylesi bir hedef, sanayi devrimi ile tarım devrimi arasında bir yakınlık olduğu zaman söz konusu olabilir. Bu durumda sanayinin öncü sektör olması koşulu ile ikisinin birlikte gerçekleştirilmesine kalkışılır. Ancak İslâm ülkeleri maddi olarak geri kalmış ülkelerdir. Ekonomileri tarıma dayalıdır. Sanayi neredeyse yok gibidir. Bunun için, tarım devriminden önce bütün gücü sanayi devrimini gerçekleştirmeye yöneltmek lazımdır. Çünkü sanayi devrimi ile birlikte tarım devrimini de gerçekleştirmeye kalkışmak sanayi devrimini zayıflatır, ülkenin ilerlemesine engel olur, zarara yol açar, hatta sanayi devrimini sınırlandırır ve engeller. Bu nedenle, maddi ilerlemeyi engellemek ve güçsüz kalmalarını sağlamak için İslâm ülkelerini tarıma teşvik etmek ve güçlerini tarımda harcattırmak batılı ülkelerin planlarındandır. Mısır da Asuan barajının, Suriye'de Fırat üzerindeki Fırat barajının inşası ve sömürgeci devletlerin buraların finansmanına katkıda bulunarak teşvik etmeleri, sömürgecilerin İslâm toprakları üzerindeki planlarının, hinliklerinin en yakın iki örneği bunlar ve benzeri projelerdir. Bu nedenle tarım devrimini gerçekleştirmeye kalkışmak caiz değildir. Bütün güç bunun için harcanmaz ve var olan tarımsal servetle üretimi artırmayı sağlayacak miktardan fazla hazineden para harcanmaz. Buna göre vazgeçilmesi mümkün olmayan bayındırlık faaliyetlerinin dışında devletin barajlar yaptırması, kanallar açması, kuyular kazması doğru değildir. Mevcutların tamiri ve ıslahı ile yetinilir.

Devlet, ümmetin maslahatlarına zarar getirmemek suretiyle var olan imar projeleri ile yetinir. Var olan bir yolun yanına ikinci bir yolun yapılması, ikinci bir hastanenin yapılması veya ikinci barajın yapılması gibi mevcutlarla iktifa edildiğinde ümmete zarar gelmiyorsa devlet yenilerinin yapımı için ayrıca para harcamaz. Her ne kadar üretimin artırılması ve diğer şeyler bayındırlık projelerinin gerçekleştirilmesi ile mümkün oluyorsa da bu türden projelerin finansmanı ancak Beytü'l Mal'da yeterli ölçüde para bulunduğunda gerçekleştirilir. Beytü'l Mal'da para yoksa bayındırlık projelerinin inşası için vergi konulmaz. Tebaadan dahi olsa borçlanılmaz. Böylesi günlerde var olan para sanayi devrimini gerçekleştirmek için lazımdır. Bu nedenle, yokluğu halinde herhangi bir zarara neden olmuyorsa zirai üretimi artırmak için yeni bayındırlık projelerinin yapılması doğru değildir.