PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Modern Tarımın İç Yüzü


Livadi
03.08.2010, 12:58
Modern Tarımın İç Yüzü

Dünya, yıllardır farklı tarım uygulamaları ile ürün potansiyeli ve ürün çeşitliliği anlamında belirli aşamalardan geçmiştir. Tarımın etki mekanizmasının evrensel bir boyutta olduğu düşünülürse, tarımda meydana gelen ve tarımın sürdürülebilirliği sürecinde bazı ortakları da mevcuttur. Bu ortaklar arasında canlı ve cansız varlıklar( insan, hava, su, toprak gibi ) birbirleri ile bağımlı ilişki içerisindedirler. Böylesi bir döngü içinde tarımsal gelişim ve yeniliklerin fayda ve zararı da birlikte yaşanacaktır.

Tarım uygulamalarının tarihsel sürecine baktığımızda, gelişen teknoloji olaylarına paralel oranda olumlu etkisi olduğu gibi bununla beraber ilerleyen yıllara rağmen teknoloji gelişimine inat edercesine doğaya ve ekolojiye bağlı ve dengeli bir uygulama düzeninin de sürdürüldüğünü görebilmekteyiz. Bu sürecin, ülkelerin gelişmişlik düzeyi ile paralel olarak bir sistem belirledikleri gayet nettir. Tabi bu süreç yeşil devrim olarak bilinen tarım uygulamalarının başlamasıyla yine farklılıkların şekillenmesini sağlamıştır.
Yeşil devrim, yani, sürdürülebilir tarımın verimi artırıcı ve bilimsel çalışmaların önünü açabilecek bir yol göstermesinin yanında ilerleyen zaman diliminde gıdanın kaynağı olan toprağı ve dolayısıyla da besinleri tehlikeye sokacak yorgunluğa ulaştığını görmekteyiz. Genetik, mekanizasyon ve kültür alanlarında kendini gelişmeler ile göstermeye başlayan modern tarım uygulamaları, nüfus'un da artmasıyla beraber beyinlerde olmazsa olmaz olarak nitelendirilen tek yönlü bir metotmuş gibi düşünülmeye ve faaliyet göstermeye devam etmektedir. Yeşil devrim ile birlikte dünyada ülkelerin gelişmişlik düzeylerine paralel olarak ilerleyen modern tarım, beraberinde birçok kitlenin rant ve çıkarlarını teşkil eden girdileri de doğurmuştur. En genel özetle sıralarsak,bunların başında ilaçlı ve GDO'lu tohumlar, tarım ilaçları sektörü gelmektedir.Özellikle tarım ilaçları sektörünün modern tarım uygulamaları ili birlikte dünyadaki yeri ve önemi kemikleşmiş bir hal almıştır. Bu durum öylesine dokunulmayacak bir çıkar hesabıyla bütünleştiğinden gelişmekte olan ve gelişmemiş ülkeler, bu ülkelerin tarım alanında birer piyonu haline gelmiştir. İstedikleri ilacı, istedikleri GDO'lu ürünleri çok rahat bir şekilde işlenmiş ya da işlenmemiş olarak pazarlayabilmektedirler.
Bu durumda asıl tehlikeyi görmek neredeyse imkânsız bir hale getirilmiştir. Toplumlar, en büyük tehlikenin gıda terörü olduğunu algılayamayacak bir bilinçsizlik içinde bırakılmışlardır. Tabi bu durumun kilidini yine aynı güçler açmıştır. Yani bir taraftan dünyayı gıda ile zehirleyenler, diğer taraftan da ekolojik ( organik ) tarıma dönüş yaparak tuhaf bir görüntü çizmişlerdir. Yeşil devrim ile süregelen bu uygulamalar yine bu güçlerin ekolojik tarımı yavaş yavaş benimsiyor olmalarıyla metot değiştirmiştir. Ekolojik tarımın son yıllarda rağbet içinde olması da bu girişimlerle kendini göstermiştir.
Açıkçası burada bizlerin yapması gereken durumlar var. Doğru olan; uygulamaları
kendi dışımızdaki güçlerin boyunduruğu altında durarak, onların hatalı uygulamalar sırasını izleyerek değil, doğru uygulamaların önemini kavrayıp, bağımsız olarak bunu faaliyete geçirmemiz sağlıklı ve verimli bir iş olacaktır.
Son olarak şunu anlamalıyız ki, bu ülkede hormonlardan çok, bahsedilmesi gereken konu ilaçlardır. Ve bilinmelidir ki, hormonlar gündem teşkil ederek ilaçlara bir koruma görevinde sahtece planlanmış bir hadisedir. Bu sayede çıkar odakları, ilaçlara karşı oluşabilecek büyük tartışmaların önünü çok basit bir konu ile, hormonlar ile kesmiş oluyor. Artık unutulmamalıdır ki, hormonlar ve bu kapsamlı söylemler hep bahane ve gerçeğin algılanmaması yönünde yapılan bilinçli çıkar faaliyetleridir. Çünkü ilaçlardan bahsetmek ve tarımın yürütülmesinde ilaçların toprağa ve insanlara olan büyük olumsuzluklarının sürekli gündemde olması, çıkar sahibi büyük ilaç firmalarının korkusudur. Nitekim, toprağı ve insanları sürekli zarara sokacak ilaçların sahibi olan firmaların doğayı katletmeleri önlenmiş olacaktır. Bu durum da doğanın katillerini hep ürkütmüştür.
Dolayısıyla bilinç sahibi herkesin geç de olmadan bilmesi gereken konu en büyük tehlikenin ilaç tehlikesi olduğudur.
En anlamlı kaynağın; toprağın, böylesine yıpratılmasına göz yummamamız dileğiyle...

EMRE UCA
ZİRAAT MÜHENDİSİ