PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Agroterörizm Nedir


Livadi
19.04.2010, 16:23
Ülkemizi de etkisi altına alan ve hayvancılık sektöründe ciddi hasarlara yol açan “kuş gribi” salgınının yarattığı endişe ortamı hâlâ etkisini korurken, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Zehir Danışma Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Gürayten Özyurt’un konuya ilişkin iddiası dikkate değer ;

“Herhangi diğer tür terörist ataklarında ani ve ölümcül sonuçlar ortaya çıkarken, Agroterörizm dünyada yiyecek stoklarına hasar vererek ekonomik hasara neden olmaktadır” diyen ,
Prof. Dr. Özyurt, Agroterörizm’i hayvanlarda ve bitkilerde hastalık yapan bir ajanın kullanılmasıyla veya insan yiyecek zincirinde hastalığa neden olarak yaratılan bir terörizm türü olarak tanımlıyor. Uzmana göre böylece önce ekonomi zarar görür, salgın kargaşaya ve ziyana neden olur, ardından sosyal yapıda ortaya çıkan önemli bozulmalar ortaya çıkar. Prof. Dr. Gürayten Özyurt’un verdiği bilgilere göre kimyasal ve biyolojik silahlarla hayvan ve bitkilerin hedef alınması yeni değil. 1930’lu yıllardan bu yana kendini hissettiren agroterörizm hareketlerinin en belirgin örneğiyse, Şarbon. “ Çünkü, Şarbon çeşitli mikrobik ajanların içinden hemen hemen her ülkede kullanılması en kolay ve ucuz olanıdır ve yok edilmesi en zor patojen olarak bilinir” diyor Prof. Dr. Özyurt. Bu terör çeşidinin tercih edilmesinin sebebiyse, düşük teknoloji kullanıp büyük sonuç alınabilmesi. Uzman, böyle bir atak sonucunda ülkede meydana gelecek tabloyu şu sözlerle açıklıyor: “Tarım ve hayvancılıkla geçinen ülkelerde hayvan sürülerine ve bitkilere yapılacak bir atak, ekonominin ağır yara almasını sağlamakla kalmayarak, diğer yan üretim dallarına da yayılarak etkisini arttıracaktır.Yüzlerce kişinin işini kaybetmesi, ticari şirketlerin iflası ile, toplumda fakirlik yaygınlaşacaktır.” Şimdi şu tanıma dikkat! Bakın, agroterörizme kolaylıkla hedef olacak ülke özelliklerini Prof. Dr. Özyurt nasıl sıralıyor: “Uzun kara ve deniz sınırlarına sahip, sınır kapılarının kontrol edilemediği, gümrüklerde etkin olarak insan, eşya kontrolünün yapılamadığı ülkeler ve hayvan ve kuş göç yolları üzerinde bulunan ülkeler agroterörizme uygun olabilir.” Bu özellikler size de hiç yabancı gelmiyor mu?

Ayrıca Prof. Dr. Özyurt, hayvan ve tahıl ihracı yapan ülkelerin, diğer ülkelerin koydukları kısıtlamalar nedeniyle büyük zarar gördüklerini ekliyor sözlerine. Örnek olarak 2006 yılında 57 ülkenin Brezilya’dan et ithalini durdurduğunu hatırlatıyor. Bu kısıntı ile birlikte dünyanın en büyük ayakkabı üreticisi olan ülkenin zararını ve kişi başına düşen milli gelir kaybını tahmin etmek güç olmasa gerek.

Hasta hayvanların bakım ve tedavisinin yapılamadığı hallerde kitlesel hayvan itlaflarının, agroterörizmin başka bir boyutu olduğunu belirten uzman, Rusya’daki 2005 yılında patlak veren Kuş Gribinin Çindeki Quinhai göllerinden Batı Sibiryaya ve Novobirsk bölgesine kadar yayıldığını anlatıyor. “Bunun sonucunda, Omsk, Tyumen, Kurgan ve Chelyabinsk’te büyük zararlara neden olmuş; tavukçuluk merkezi olan Kurgan’da yalnızca 500.000 tavuk itlaf edilmiştir” Tüm bunların yanında, agroterörizmin psikolojik etkisi en az kulelere çarpan uçaklar kadar trajik. Bu durumu Prof. Dr. Özyurt “Bazı yetiştiricilerin işlerini tasfiye etmesi hatta göç etmek zorunda kalmaları; agroterörizm sonuçlarındandır. Kişi ve kurumların fakirleşmesi yanında, zararın devletlerin bütçelerinden ödenmesi ile ülke ekonomileri büyük kayba uğramakta” sözleriyle açıklıyor.

Agroterörizmin uluslararası para akımını yeniden yönlendiren, insan hareketlerini kontrol eden bir mekanizmaya sahip olduğunu belirten uzman, açıklamalarını şu çarpıcı iddiayla sonlandırıyor:
“Denilebilir ki; bitkiler ve hayvanlar, gökdelenlerden daha fazla terörizmin odağındadır”

İşte dünyada en etkili agroterörizm hareketleri:


Kanada (1941 – 1960’lar): Şarbon, at humması
Mısır (1972 - günümüzde): Şarbon, bruselloz, at septisemisi, psittakoz, tektırnaklı doğu ensefaliti
Fransa (1939- 1972): Patates öbceği, at humması
Almanya (1915-1917-1942-1945): Şarbon, deli dana hastalığı, at septisemisi, patates böceği, buğday mantarı
Irak (1980’ler): Aflatoksin, şarbon, deve çiçeği, deli dana hastalığı, buğday kök mantarı
Japonya (1987-1945): Şarbon, at humması
Kuzey Kore, Suriye (? – günümüzde): Şarbon
Güney Rodezya (1978-1980-1993-1980’ler): Şarbon
A.B.D. (1943-1969): Şarbon, bruselloz, doğu ve batı tektırnaklı ensefaliti, deli dana hastalığı, kuş humması, at humması, patates zararlısı, Newcastle hastalığı, psittakoz, pirinç zararlısı, pirinç kahverengi benek hastalığı, at humması, Venezuella at ensefaliti, buğday zararlısı, buğday kök mantarı
Rusya, Kazakistan, Özbekistan (1935-1992): Şarbon, Afrika kuğu ateşli hastalığı, kuş gribi, kahverengi çayır mozaik hastalığı, bruselloz, bulaşıcı domuz plöropnömonisi, bulaşıcı koyun hastalığı, deli dana hastalığı, mısır mantarı, Newcastle hastalığı, patates virüsü, psittakoz, pirinç zararlısı, at humması, tütün mozaik hastalığı,
Venezuella ; at ensefaliti, vesiküler stomatit, buğday ve darı mozaik hastalığı, buğday kök mantarı.

Onurnino
27.10.2012, 23:16
Faydalı bir yazı. Teşekkür ederim.