PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Sulama Suyu Kalitesi ve Tuzluluk


Livadi
31.03.2010, 11:36
SULAMA SUYU KALİTESİ VE TUZLULUK
Sulama her çağda bitki yetiştiriciliğinde ana faktörlerden birisi olmuştur. Yer yüzündeki eski medeniyetlerin çoğunun sulu tarımın uygulandığı alanlarda kurulduğu, fakat yine bu medeniyetlerin çoğunun sulamada yapılan hatalar yüzünden çöktüğü tarihi belgelerden anlaşılmaktadır. Büyük bir medeniyetin geliştiği Mezopotamya' da sulu tarımda başarısızlığa uğradığı ve bu durumun taban suyunun yükselmesiyle tuzluluktan ileri geldiği sanılmaktadır. Yine Irak topraklarında hüküm sürmüş Sümer uygarlığının yok olmasında da M.Ö 2400-2100 yılları arasında meydana gelen toprak tuzlanmalarının önemli rol oynadığı anlaşılmaktadır. Ülkemizde özellikle Çumra, Menemen, Çukurova ve İğdır gibi yarı kurak bölgelerde sulamaların bilinçsizce yapılması sonucunda toprakların büyük çoğunluğu zamanla çoraklaşmış ve tarım yapılamaz hale gelmiştir.
Yirminci yüzyılın başına kadar sulama suyu sadece miktar bakımından ele alınarak değerlendirilmiştir. Fakat asıl önemli olan sulama suyunun kalitesi gözden kaçmış. Suyun içinde taşıdığı erimiş maddelerin miktarı ve cinsine dikkat etme gereği anlaşılmıştır.
Sulamanın başarılı ve sürekli bir şekilde uygulanması sulama zamanı, bir sulamada verilecek su miktarı, sulama aralığı ve uygun sulama yönteminin seçimi kadar kullanılan sulama suyunun niteliği ile de yakından alakalıdır. Sulama suları ister akarsulardan isterse de kuyu sularından temin edilsin üzerinde, aktıkları kaya ve topraklardan erittikleri birtakım kimyasal maddeler ihtiva edebilir. Bu erimiş maddeler genellikle tuz karakterinde olup konsantrasyon ve bileşimleri suyun kalitesini belirler.
Toprakta eriyebilir tuz birikmesi ve dolayısıyla tuzlanma; Sulama suyu kalitesi, seçilen sulama sistemi, yeterli bir drenaj sisteminin bulunup bulunmamasına bağlıdır. Başlangıçta problem olmayan topraklarda bu olayların dikkate alınmaması sonucu tuzlanma olabilir.
Her suda mutlaka bir miktar erimiş tuz bulunur. Mesela elektriksel geçirgenliği 200 mikromhoz/cm olan birinci sınıf bir sulama suyundan hektara 200 mm su verildiğini kabul edelim. Bu durumda hektara verilen tuz şu şekilde hesaplanır.
(ECx106) x0.64 = 128ppm
ppm*10'3=kg/m3 eşitliğinden 0.128 kg/m3tuz değeri elde edilir. 200mm su bir hektarda 200x10000=2x106 veya 2000 ton/ha suya eşdeğer olur. 2000 ton suda eriyebilir tuz miktarı ise 2000x0.256 kg veya 0.256 ton 'dur. Örnek sayısını değişik miktarlarla çoğaltmak mümkündür. Şayet yeterli yıkama yapılmadığı taktirde bu tuzlar zamanla toprakta birikir ve toprakta tuzluluk problemi ortaya çıkar.
Tuzlanma genellikle kurak ve yarı kurak bölgelerde meydana gelir. bu bölgelerde uygun kalitede ve yeterli sulama suyu temin edilemezse bitki kök bölgesine verilen sular evapotransprasyon yoluyla tüketilir. Bu durumda tabandan yukarıya doğru kapiller hareket başlar. Kapiller hareket sonucunda her defasında bitki kök bölgesinin daha derinlerinde bulunan eriyebilir tuzlarda yukarıya doğru taşınır. Zaten yıkanmanın olmadığı bu durumda su, bitki rüzgar ve ısı yoluyla topraktan uzaklaştırılınca buharlaşmayan tuz toprakta kalır.
Kurak ve yarı kurak bölgelerde sulama yönünden kalitesiz su kullanıldıkça ve hiçbir tedbir alınmadığı sürece toprağa sürekli tuz birikimi devam edecektir. Bu durumda topraktaki tuz konsantrasyonu artacağından bitki öz suyunun konsantrasyonuna yaklaşır ve bitkinin topraktan su almasını zorlaştırır. Bu olay devam ettiği sürece bitkiler ozmotik basınç yolu ile topraktan su alamayacağı gibi toprağa su vermeye başlar.
Bu anlatılmaya çalışılan hadise hemen birkaç yıl içerisinde gerçekleşen hadiseler değildir. Uzun yıllara yayıldığından üreticiler ve yetiştiriciler bu olayı fark edemeyebilirler. Ancak sonuç ortaya çıktıktan sonra telafisi çok zor ve pahalı bir durumla karşı karşıya kalınır.
Gerek sulama gerekse diğer yollarla toprakta biriken tuz bileşikleri bitkiler için üç şekilde zararlı olabilir.
1 -Toksik (zehirli) etkiye sahip tuzlar toprakta gereğinden fazla birikerek bitkiye zararlı olabilecek seviyeye
ulaşabilirler.
2 - Fazla miktarda bulunan bazı tuzlar bitki besin maddelerini teşkil eden tuzlarla bileşik yaparak bitkinin
yeterli besin almalarını engellerler.
3 - Uygun olmayan sodyum-kalsiyum oranı yüzey topraklarının dispers hale gelmelerine ve bunun neticesi
olarak da suyun kök bölgesine girişini engelleyerek bitkilerin susuzluktan dolayı solmalarına neden olurlar.
Ayrıca fazla tuzlu toprak suyunun ozmotik basıncı artacağından bitkiler tarafından suyun alınması zorlaşır.
Sulama suları tuzluluk yönünden kalitesinin belirlenmesinde suyun taşıdığı kimyasal maddelere göre değişik değerlendirmeler yapılır. Mesela sodyum oranı, bor ve klor miktarları, bikarbonat konsantrasyonları vb. bunların tespiti biraz zor olduğundan pratikte biz daha çok eriyebilir tuzların toplam konsantrasyonlarını dikkate alacağız. Bu da suyun elektriksel geçirgenliği ile belirlenir. Elektriksel geçirgenlik = micromhoz/cm dir.
Toplam tuz içeriğine göre sulama suları dört guruba ayrılır.
1 - Düşük Tuzlu Sular (T1) : Elektriksel geçirgenliği 250 micromhoz/cm den az olan sular. Bu sular sulama
yönünden en uygun sulardır. Pek çok toprakta ve bitkilerde bu su kullanılır. Toprakta tuz biriktirme ihtimali azdır.
2 - Orta Tuzlu Sular (T2) : Bu sınıfa giren suların elektriksel iletkenlikleri 250-750 micromhoz/cm arasındadır.
Orta derecede tuzlu sulama suyu yıkama sağlandığında güvenle kullanabilir.
3 - Yüksek Tuzlu Sular (T3) : Elektriksel iletkenliği 750-2250 micromhoz/cm arasında olan sulardır. Böyle
sular drenajın yeterli bulunduğu durumlarda tuza dayanıklı bitkiler yetiştirmek kaydı ile kullanılabilir.
4 - Çok Yüksek Tuzlu Sular (T4) : 2250 micromhoz/cm den yüksek olan sulardır. Normal şartlar altında
sulamada kullanılmaya elverişli değildir. Yalnız çok özel şartlarda bazen kullanılabilir.