PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Ortak Tarım Politikası - CAP


Mr.Muhendis
03.01.2010, 16:00
Konular

— Genişleyen AB'de tarımın geleceği
— Önemli bir sektör olarak yakıt üreten bitkiler
— Genetik olarak değiştirilmiş organizmalar (GMO) ve gıda güvenliği
— Üretim sübvansiyonlarında sahtekarlıkla mücadele
— Ortak Tarım Politikasının gözden geçirilmesi

AB'nin tarım politikasının geçmişi, savaş sonrası yaşanan kıtlığın hala hafızalarda taze olduğu dönemde, Roma Anlaşması'nın kurucularının ortak bir tarım politikası için genel hedefleri tanımladığı 1957 yılına uzanır. Ortak Tarım Politikasının (CAP) prensip ve mekanizmaları, Avrupa Ekonomik Topluluğu'nun altı kurucu üyesi tarafından kabul edildi ve CAP 1962'de yürürlüğe girdi.

Ortak Tarım Politikası (CAP), Avrupa'nın gıda üretiminde kendi kendisine yetmesini güvenceye almak üzere tasarlandı. Ortak Tarım Politikasının (CAP) temel prensipleri onlarca yıl aynı kaldı: tarım ürünleri için genellikle dünya fiyat seviyelerinin üzerinde garantili fiyatlar ve üretim fazlası sorununa pek de önem vermeyen üretim miktarına bağlı sübvansiyonlar.

Ortak Tarım Politikası (CAP) AB politikaları içindeki en bütünleşik olan politikadır. 1970'lerde, AB bütçesinin yaklaşık % 70'i tarıma ayrılıyordu. Bir dizi reformdan sonra bütçedeki tarım harcamaları payı 2007-2013 mali dönemi için % 35'e düştü. Aynı dönem içinde, kırsal kalkınma ve AB'nin diğer sorumluluklarının artırılması için daha fazla para (% 9,7) ayrıldı.

Ortak Tarım Politikası (CAP) reformlarının ilk dalgası, üretim fazlasını azalttı, tereyağı yığınlarını eritti ve süt havuzlarını boşalttı. Fakat 2002'ye gelindiğinde, bazı unsurlar AB'nin tarım politikasının önemli ölçüde gözden geçirilmesini zorunlu hale getirdi; arka arkaya gelen gıda krizleri, AB'nin doğuya doğru planlanan genişlemesi, Dünya Ticaret Örgütü'nün Ortak Tarım Politikasına (CAP) itirazları ve Göteborg Zirvesi'nde tanımlanan sürdürülebilir kalkınma stratejisi bu politikalar arasında yer alır. 2003'te, o zamanlar Tarım, Balıkçılık ve Kırsal Kalkınmadan Sorumlu Komisyon Üyesi olan Franz Fischler, AB'nin tarım politikasındaki gelmiş geçmiş en kökten ilerleme olarak tarif ettiği bir Ortak Tarım Politikası (CAP) reform paketi sundu. Ana önerileri şunları içeriyordu:

— sübvansiyon ve üretimin ayrıştırılması
— çevre, gıda güvenliği ve hayvan refahı standartları için yüksek gerekliliklerin sübvansiyon alma için ön koşul olması
— doğrudan ve pazar sübvansiyonlarının aksine kırsal kalkınmaya daha fazla para
— birçok sektörde müdahale fiyatlarında kesintiler

Hararetli bir tartışmanın ardından, tarım bakanları Ortak Tarım Politikası (CAP) reformunun üzerinden geçmeyi kabul etti. Tarım sübvansiyonlarıyla üretim miktarı arasındaki bağlantı, ilk öneride olduğu gibi, tümüyle kaldırılmamış olsa da, büyük bir değişiklik yapılarak, çiftçi gelirlerinin büyük bölümünün artık üretimlerinin değil de stoklarının büyüklüğü esas alınarak, dolaysız yardımlardan gelmesi sağlandı.

Reform ayrıca AB'yi Dünya Ticaret Örgütü'nün (WTO) uluslararası ticareti liberalleştirme oturumlarının “Doha” turuna hazırladı. Bu organizasyonda AB, 2013 yılına kadar ihracat sübvansiyonlarını toptan kaldırmayı teklif etti. Oturumlar 2006'da kesintiye uğradı. Ticaret oturumlarının sonucu ne olursa olsun, AB, özellikle gelişmekte olan ülkelerden, dünyanın en büyük gıda ithalatçısı olarak kalmayı sürdürmektedir.

Şeker, şarap, muz ve diğer meyve ve sebzeler de dahil olmak üzere birkaç hassas sektör 2003 Ortak Tarım Politikası (CAP) reformunun dışında tutuldu. O tarihten sonra, şeker sektöründe köklü bir reforma 2005'te karar verildi. 2006'da ve 2007'nin başlarında Komisyon ayrıca şarap, muz, meyve ve sebze sektörlerinde köklü reform önerilerinde bulundu.

Barroso yönetimindeki Komisyon'da Mariann Fischer Boel, yenilenen adıyla Tarım ve Kırsal Kalkınma Genel Müdürlüğü'nün yönetimini devraldı. Boel, daha yüksek gıda kalitesi ve güvenliği, 2007-2013 Kırsal Kalkınma Politikası'nın verimli şekilde uygulanması, enerji kesinti planları ve Ortak Tarım Politikasının (CAP) basitleştirilmesi ve bürokratik zorlukların kaldırılması için gayret sarf etmeyi sürdürüyor.

AB'nin 15 üye devletten 27'ye genişlemesi, Ortak Tarım Politikasında (CAP) yeni zorlukları da beraberinde getirdi; AB'deki çiftçi sayısı % 70'in üzerinde arttı.

Bu arada tarım kuruluşları, ulaşımda biyo-yakıt kullanılması için 2020'ye kadar minimum % 10'luk bir hedef koyan AB kararını sıcak karşıladılar. COPA kuruluşuna göre, AB ayrıca iklim değişikliğiyle mücadelede tarımın daha büyük bir rol oynama ihtimalini de oluşturdu.


Ortak Tarım Politikası Sağlık Kontrolü

2008'de Fransa'nın AB Başkanlığı'nın ana amacı, Ortak Tarım Politikasını (CAP) yeni küresel zorluklarla baş edecek şekle sokmaktı. Bu amaçla, Komisyon'un ve üye devletlerin büyük çoğunluğunun desteğiyle, kırsal kalkınma, çiftçilere doğrudan yardım ve tek pazar için mevzuat mekanizmalarına (mandıra kotaları, müdahaleler vb.) odaklanan dört metin Kasım 2008'de kabul edildi.

Bu anlaşmalar, ayrıca, küresel gıda dengeleri, rekabet gücü, sürdürülebilir kalkınma ve kırsal bölgelerin ekonomik dinamizmi konularını da değerlendirerek, 2013 sonrası Ortak Tarım Politikasının (CAP) geleceği hakkında AB tartışmalarını resmen başlattı.

2009'un ilk döneminde Çek Cumhuriyeti başkanlığındaki AB, 2013 sonrası Ortak Tarım Politikasının (CAP) geleceğiyle ilgili bir anlaşmaya varamadı. Ancak, Tarım Konseyi, tarım ürünlerinin kalitesi ve yardımın Az Tercih Edilen Bölgelere (LFA) yönelik yeniden hedeflendirilmesi hakkında oybirliğiyle alınan kararları kabul etti.

Kalite politikası, etiketlerin daha anlaşılır hale getirilmesinin ve umulan odur ki çiftçiler, toptancılar ve tüketiciler arasında daha iyi bir iletişimin ve anlayışın önünü açıyor. Konsey ayrıca, Komisyon'a uygun olan ulusal ve özel gıda sertifikalarını iyi uygulama ilkeleri olarak ele alacağını söyledi ve organik etiket ve coğrafi göstergeler gibi AB programlarına başvurmak isteyen çiftçi ve üreticiler için bürokratik zorlukları kaldırmayı taahhüt etti.

Az Tercih Edilen Bölgeler (LFA) programı, “yapılacak yardımı doğal açıdan engelli bölgelerdeki çiftçilere yönlendirmeyi” daha iyi bir düzeye getirmek üzere tasarlandı. Üye devletlerden 31 Ocak 2010 tarihine kadar iklim, toprak ve arazi hakkında belirli ayrıntıları da içeren haritalar hazırlamaları istendi.