PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Organik Tarım


Livadi
03.05.2009, 01:40
Organik (ekolojik) tarım, belirli kural ve gereklilikler çerçevesinde yapılan ve doğayı sömürmeyen sürdürülebilir tarım yöntemidir.

Organik Tarım; üretimde kimyasal girdiii kullanmadan, üretimden tüketime kadar her aşaması kontrollü ve sertifikalı tarımsal üretim biçimidir. Organik tarımın amacı; toprak ve su kaynakları ile havayı kirletmeden, çevre, bitki, hayvan ve insan sağlığını korumaktır. Organik tarımın geçmişi 20.yüzyıla dayanmaktadır. Zira çevre bilinci ve ozon tabakasındaki incelme ve dünya geleceğinin tehlikeye girmesi gibi konular gündeme gelmiştir.

Önceleri çok çeşitli yöntemler ve teoriler geliştirilmiş, hatta bu yöntemlere astrolojik boyutlar katılarak ay ve yıldızların etkisini de üretime katan ekoller ortaya çıkmıştır. Tüm bu ekoller incelendiğinde görülen temel öğe; ekolojik dengenin korunarak, bitkisel ve hayvansal üretimin birlikte aile işletmeciliği şeklinde yapılması, dolayısıyla üretimden tüketime kısa devrelerin kurularak kendi kendine yeterliliğin sağlanmasıdır.

Bu özelliği nedeni ile 1. ve 2. Dünya savaşları arasında popüler olan organik tarım 1950 yılından sonra Amerika Birleşik Devletleri’nin Marshall yardımı ile önemini yitirmiş, sağlanan ekonomik katkılar ve aşırı desteklemeler sonucu entansif tarım süratle yayılmış, makineleşme, kimyasal ilaç ve gübreler ile kimyasal katkı maddeleri kullanılmaya başlanılmıştır. 60’lı yılların sonunda Avrupa Topluluğu’nun uyguladığı tarımsal destekleme politikaları, 1970 de pestisitlerin ve kimyasal gübrenin keşfi de bu gelişmeye katkıda bulunmuştur.

Ancak “Yeşil Devrim” olarak adlandırılan bu tarımsal üretim artışının dünyadaki açlık sorununa bir çözüm getirmediğini, aksine doğal dengeyi ve insan sağlığını süratle bozduğunu gören kişi ve gruplar bu konuda araştırmalara başlamışlardır. Bu araştırmaların sonucunda bilim çevreleri ve sivil toplum örgütlerinin baskısıyla 1979 yılından itibaren DDT grubu pestisitlerin kullanımı A.B.D.’den başlayarak tüm dünyada yasaklanmıştır. Bu durumda organik tarım tekrar gündeme gelmiş, 1980 yılından sonrada tüketicilerin baskısıyla aile işletmeciliği şeklinden çıkarak ticari bir boyut kazanmıştır. ABD’de 0-2 yaş grubu çocuk mamalarının imalinde organik ürünlerin kullanılmasını zorunlu tutan yasanın da bu ticari boyuta katkısını belirtmek gerekir.

Organik ürünler ticarete konu olunca beraberinde kontrol ve sertifikasyona ilişkin yasal düzenlemeler gündeme gelmiştir. Avrupa’da önceleri her ülke kendine göre bazı düzenlemeler yapmış, daha sonra 24 Haziran 1991 tarihinde Avrupa Topluluğu içinde organik tarım faaliyetlerini düzenleyen 2092/91 sayılı yönetmelik yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.

Ülkemizde organik tarım faaliyetleri 1986 yılında Avrupa’daki gelişmelerden farklı şekilde, ithalatçı firmaların istekleri doğrultusunda, ihracata yönelik olarak başlamıştır. Önceleri ithalatçı ülkelerin bu konudaki mevzuatına uygun olarak yapılan üretim ve ihracata, 1991 yılından sonra Avrupa Topluluğunun yukarıda adı geçen Yönetmeliği doğrultusunda devam edilmiştir. Daha sonra 2092/ 91 sayılı yönetmeliğin 14 Ocak 1992 tarihinde yayımlanan 94 /92 sayılı ekinde; Avrupa Topluluğuna organik ürün ihraç edecek ülkelerin uymak zorunda olduğu hususlar ayrıntıları ile belirtilmiş ve ülkelerin kendi mevzuatlarını uygulamaya koymaları ve bu mevzuatın da dahil olduğu çeşitli teknik ve idari konuları içeren bir dosya ile Avrupa Topluluğuna başvurmaları zorunluluğu getirilmiştir.

Avrupa Topluluğu’ndaki bu gelişmelere uyum sağlamak üzere Tarım ve Köyişleri Bakanlığı çeşitli kurum ve kuruluşların işbirliği ile Yönetmelik hazırlama çalışmalarına başlamış ve “Bitkisel ve Hayvansal Ürünlerin Ekolojik Metotlarla Üretilmesine İlişkin Yönetmelik” 24.12. 1994 tarihli ve 22145 sayılı Resmi Gazete’ de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu Yönetmeliğin bazı maddelerinde uygulamada rastlanılan aksaklıkları gidermek ve organik tarım faaliyetleri sırasında yapılacak kusur ve hatalara karşı uygulanacak yaptırımların da yönetmelikte yer alması için, 29.06.1995 tarihli ve 22328 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmelik ile değişiklik yapılmıştır.

Daha sonra 11.07.2002 tarihli ve 24812 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik” yürürlüğe girmiştir. Organik ürünlerin üretimi, tüketimi ve denetlenmesine dair kanun tasarısı Hükümetin acil eylem planı içerisinde yer almış ve 5262 sayılı “Organik Tarım Kanunu” 03.12.2004 tarihli ve 25659 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Bu Kanuna gereğince hazırlanan “Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik” 10.06. 2005 tarihli ve 25841 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Organik Tarım Kanun ve Yönetmelik esaslarına göre üretilen bitkisel ve hayvansal tüm ürünler organik olarak değerlendirilir ve Yönetmelikte ayrıntıları verilen etiket ve özel organik tarım logosu ile pazarlanır.

“Avrupa Topluluğuna Organik Ürün İhraç Eden 3.Ülkeler” listesinde yer almak üzere de gerekli bilgileri içeren bir “Teknik Dosya” hazırlanarak öngörülen süre içinde Dışişleri Bakanlığı kanalıyla resmi başvuru yapılmıştır.

Livadi
03.05.2009, 01:43
NEDEN ORGANİK TARIM YAPMALIYIZ?

Org. Tar. Tek. Gökhan KENANOĞLU
gokhankenanoglu@hotmail.com

Günümüzde insanlar için en önemli unsurun sağlık olduğu kabul edilmiştir. Hatta “ her şeyin başı sağlık “ denilerek sağlığın insan için ne kadar önemli olduğu vurgulanmıştır. İnsan sağlığı, kişilerin tükettiği gıdalar ve yaşadığı ortamla doğru orantılıdır.

Bu yüzden sağlıklı bir yaşamdan bahsedebilmek için; tıbben insan sağlığına zararı tespit edilmiş her türlü kimyasal girdileri ve yaşadığımız ortamı yaşanmaz hale getirebilecek her türlü olumsuz faktörleri ortadan kaldırmalıyız. Özellikle henüz hala alternatifi bulunamayan ve yaşamanın koşullarından olan beslenmenin ana maddesi olan gıdaları tüketirken çok dikkatli olmalıyız. Gıda tüketirken kimyasal zararlı ilaçlardan ve diğer zararlı bileşenlerden arınmış olmasına dikkat etmeliyiz.

İnsanın vazgeçilmezlerinden birisi de tabiî ki sudur. Hatta en önemlisi sudur. Peki, bu olmazsa olmazımız bugün ne durumdadır hiç merak ettiniz mi? Durumun hiç iç açıcı olmadığını baştan belirtmek isterim. Bugün ülkemizde yaygın bir şekilde uygulanan tarım metodu Konvansiyonel Tarım Metodudur. Yani kimyasal maddelerin ve zirai ilaçların en çok kullanıldığı bir tarım metodudur. Tamam, belki de bu metodun amacı bizim bitmeyen ve tükenmeyen gıda ihtiyacımıza yanıt vermektir. Ama bunu bize verirken bizden nelerimizi aldığını hiç düşündünüz mü? Öncelikle uğruna savaşlar bile yapılabilen en önemli değerlerimizden suyumuzu almaktadır.

Tarımda kullanılan kimyasal ve zirai girdiler çeşitli durumlarla karşılaşarak yeraltı su kaynaklarımıza ulaşmaktadır. Bu ulaşma, toprak ve ürünler üzerindeki kimyasal atıkların yağışlarla toprak altına sızarak su kaynaklarımıza karışmasıyla birlikte doğrudan da yeraltı su kaynaklarımıza ve içme sularımıza karışması mümkündür. Bunun yanında bilinçsizce ve savurganlıkla kullanılan suyun durumu vahimdir. Çünkü su, yenilenemeyen kaynaklarımızdandır. Bu yüzden her gün her alanda en önemlisi içme suyu olarak kullandığımız su, sağlığımızı tehdit etmektedir.

Konvansiyonel tarım metodunun bizden almaya çalıştığı önemli hususlardan birisi de sağlığımızdır. İnsana en saygısız tarım metodudur bence. Çünkü bizim hayatta kalmamız ancak ve ancak sağlıklı olmamızla bağlantılıdır. Fakat bu metot bizi adeta yok sayıyor.

Konvansiyonel üretim metodu yalnız insanları değil, tüm ekosistemi tehdit etmektedir. Hayvanlara olan zararı da göz ardı edilemez. Uygulanan alan üzerinde zararlı kalıntılar bırakan bu metot hayvanların ölümüne neden olabilmektedir.

Ayrıca çevreyi olumsuz etkilemektedir. Ya hala bir tarım ülkesi olan Türkiye ‘nin vazgeçilmezleri arasında bulunan Toprağının bu metotla birlikte katledilmesine ne diyeceksiniz. Toprağa uygulanan kimyasal ilaçlar, zamanla toprağın yapısını bozarak verimsizleşmesine neden olmaktadır. Hatta ileriki dönemlerde toprağın işlev görmemesine de neden olmaktadır. Yenilenemeyen kaynaklarımızın içinde bulunan Topraklarımıza yapılan bu muamele, ileride gıda sıkıntısı çekeceğimizi düşündürmektedir.

Dünyamızı ve Tüm Canlıları Kurtaracak Olan Uygulama… “ ORGANİK TARIM “

Bugün tarımda kullanılan kimyasal ilaçların ve gübrelerin insan sağlığına olan zararları bilimsel çalışmalarla kanıtlanmıştır. Bunun yanında bu maddelerin, doğal kaynaklarımızı ve çevremizi kirlettiği de bilinmektedir.

Bugün ağırlıklı olarak uygulanan tarım metodu “ fazla ürün elde etme “ anlayışına sahiptir. Bu yüzden insan sağlığı ikinci plana itilmiştir. İnsanlar yok sayılmakta, çevre ve doğal kaynaklarımız yok sayılmakta, gelecek nesil kimsenin uğrunda değil, yenilenemeyen kaynaklarımız haince kullanılıyor… Bu gibi durumların hâkim olduğu dönemlerde bulunmaktayız. Bu durumların vahim olduğunu fark eden milletler hemen harekete geçerek “ ORGANİK TARIM “ uygulamasını öne atmışlardır. Bu uygulamaya göre, ekolojik sistemde hatalı uygulamalar sonucu kaybolan doğal denge yeniden kurulmaya çalışılacaktır. Bu yapılırken de; insan ve çevreye dost olarak, kimyasal tarım ilaçları, hormonlar ve mineral gübreler yasaklanarak bir metot geliştirildi. Organik Tarım “ fazla ürün elde etme “ anlayışının dışında “ üründe kalite “ anlayışının sembolu olmuştur.

Organik Tarım, insan dostu, çevre dostu ve insan sağlığına saygılı bir tarım metodudur. Bu yüzden, Organik Tarım, bu anlayışı algılayan insanlar tarafından hemen benimsenmiş ve desteklenmiştir.

Organik Tarım, bir tarım metodunun dışında iyi bir yaşam anlayışı da olmuştur. Doğallığı, kaliteyi, güvenirliliği, temiz bir çevrenin olması gerektiğini ve geleceğimizi teminat altına alınmasının gerektiğini benimsemiş insanlar Organik Tarımı her hareketlerine yansıtmaya çalışmışlardır ve bu anlayışı yaşamlarıyla bağdaştırmayı istemişlerdir.

Organik Tarım gereklilikten ortaya çıkmıştır ve ekosistemi kurtarıcı bir görev üstlenmiştir. Bugün çok hızlı bir şekilde yayılan Organik Tarım, performansını tüm milletleri yakından ilgilendiren amaçlarına borçludur.

Organik Tarımın Hedefledikleri…

Her hareket bir amaca yöneliktir. Organik Tarımın da bazı amaçları vardır. Bunlar;

• Toprak erozyonunu önlemek,
• Su kalitesini korumak,
• Enerji tasarrufu yapmak,
• Kimyasalların insanlar üzerindeki olumsuz etkilerinden korunmak,
• Çiftçilerin ve tarımsal işletmelerde çalışan insanların sağlığını korumak,
• Küçük çiftçilere yardım etmek,
• Daha nitelikli ürün elde etmek,
• Gelecek nesilleri korumak.

Organik Tarım üretim metodunun bu amaçlara yönelik olduğunu bilen toplumlar hemen bu metodu savunarak Organik Tarım camiasına katılmışlardır. Amaçları ve avantajlarıyla göz kamaştıran Organik Tarım anlayışı biranda Dünya Görüşü haline geldi. Çünkü kimsenin itiraz edemeyeceği gerekçeleri savunarak ekosistemin yeniden kazanılmasında samimi ve güvenilir bir yol izlemeyi hedeflemiştir. .

Organik Tarım; metoduyla, sistemiyle, güvenilirliğiyle, samimiyetiyle insanları etkilemeyi başarmıştır. Çünkü yukarıda bahsettiğimiz organik tarımın amaçları tüm dünyayı çok yakından ilgilendiren konulardan meydana gelmektedir. Bu amaçları gerçekleştirmeyi hedefleyen sisteme büyük destek verilmesi gerekir. .

Bana göre Organik Tarım hakkında bilinçlenmek ve bu anlayışı anlamak da bir destektir. Organik Tarım hakkında bilgi sahibi olmuş bir kişinin herhangi bir ortamda konuyla ilgili bilgi vermesi Organik Tarımın yayılmasına yardımcı olacaktır. Organik Tarım hakkında bilgisi olan kişilerin yeri geldiğinde konuşmaları gerekmektedir. Çünkü bu dünya hepimizindir. Ölene kadar içerisinde yaşayacağımız bir ortamın geleceği tehlikeye düşmüşse hep beraber hareket edip kurtarmamız icap eder. .

Eğer sağlığımızı tehdit eden bir şeyler varsa bu şeyleri ortadan kaldırmaya çalışmak yine bizlere düşer. Eğer bizden geçti diyorsanız en azından gelecek nesiller için bir şeyler yapalım. Çünkü gelecek nesillere kötü yaşam koşulları bırakmaya hakkımız yok.

Organik Tarım Yaşam Anlayışına katılmamız için hiçbir ön koşul gerekmemektedir. Din, ırk, renk, millet, cinsiyet, mezhep… gibi bir ayrım söz konusu değildir. Çünkü bugün içinde bulunduğumuz ortam sağlığımızı tehdit etmektedir ve tüm dünyayı ilgilendirmektedir. Ayrıca hatalı yapılan tarımsal uygulamalarla ileride içerisinde yaşanmaz hale gelen bir dünya meydana gelecektir.

Buyüzden tüm dünya milletleri Organik Tarımın hızlı yayılması ve uygulanması için destek vermeleri gerekir. Tarım politikaları Organik Tarım üzerine kurulmalı ve son sürat çalışmalar başlamalıdır. Türkiye dâhil olmak üzere birçok ülke Organik Tarıma geçme çalışmaları başlatmıştır. Tüm dünya ülkelerinin organiğe geçiş yapmaları için ülkenin karar mekanizmalarının hızlı çalışması ve zaman kaybetmeden organik tarım lehine karar alıp uygulamaya geçmeleri gerekir.

Livadi
03.05.2009, 01:48
Organik tarım ürünlerini diğerlerinden ayırın:
İnsanlar çağlar boyunca salıklı ve uzun yaşamın sırrını aradı. Yaşadığımız yüzyıl maalesef çevre kirliliği ve sağlıksız gıdalarla tarihe geçecek. Gelecek kuşak, domatesin gerçek tadını belki de hiç alamayacak. Yine de hâlâ umut var. İnsanlar doğayı korumanın ve ekolojik gıdanın önemini daha çok hissediyor ve anlıyor.

Kimyasal gübre ve tarımsal savaş ilaçlarının hiç ya da mümkün olduğu kadar az kullanılması, bunların yerine aynı görevi yapan organik gübre uygulaması temeline dayanan tarıma ‘organik tarım’ deniyor. Bu şekilde üretilen ürünler de ‘doğal olarak’ organik oluyor. Peki bu şekilde üretilen ve paketlenen bir ürün, diğerlerinden nasıl ayırt edilebilir?

* Ürünlerin ‘Organik üründür’ yazısıyla tanıtılması ve satışa sunulması, onların organik ürün olduğu anlamına gelmiyor. Ambalajında Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın logosu bulunmalı. Ayrıca, ‘Kontrol ve Sertifikasyon Firması’nın logosu ile ‘organik tarım esaslarına göre üretilmiştir’ yazısı da olmalıdır. Markaya değil, bu yazılara dikkat edin. Sertifika sistemi ürünlerin ekolojik standartlara göre sanayi tesislerinden, karayollarından, çevre kirliliğinden uzak; toprağı, suyu ve havası temiz alanlarda üretildiğinin, işlendiğinin ve paketlendiğinin garantisidir.
* Organik ürünlerin satıldığı yerden alışveriş yapmaya dikkat edin.
* Marketinizden organik ürünler getirmesini isteyin.
* Eğer sertifikalı ürünler bulamadıysanız, sebze ve meyveleri mevsiminde, en ucuz ve bol olduğu zamanda alın. Ancak yine de bu ürünlerde hormon ve sentetik tarım ilaçları kullanılmış olabilir.

Livadi
03.05.2009, 01:52
Organik Tarla Tarımı Nedir?



Basit olarak sentetik gübre ve pestisit kullanılmayan bir ortam içinde yetiştirilen ürünler organik tarla ürünü olarak tanımlanabilir. Dışarıdan müdahale ile herhangi bir genetik değişikliğe uğramış çeşitler organik yetiştiricilikte kullanılamaz. Bu standarda uygun olarak yetiştirilen nohut bitkilerinden elde edilmiş ve genetik yapısına dışarıdan herhangi bir müdahale yapılmamış, yani genetik yapısı değiştirilmemiş, sentetik pestisitler, radyasyon ve mikrodalga ışınları ile muamele görmemiş üretim materyalidir. Ekolojik tarımda kullanılacak nohut tohumlarının, ekolojik oldukları belgelendirilmelidir. Ancak ekolojik tarıma geçiş döneminde, Yetkili Denetleme Kuruluşunun izniyle diğer tohumluklar da kullanılabilir. Bu standardın amacı; tüketiciye güvenilir ve sağlıklı ürün arzını sağlamak, geçimini nohuttan sağlayan üreticilere, yeterli kazanç ve güvenli bir çalışma ortamı yaratmak, nohut yetiştirilen alanlar ile bunların çevresinde bulunan bitkilere, yararlı organizmalara ve yaban hayatına ait yaşama ortamlarını ve bunlar arasındaki doğal dengeyi korumak ve böylece genetik çeşitliliği muhafaza etmek, nohut üretimi yapılan toprakların uzun süreli verimliliğini temin etmek, geleneksel nohut üretiminde kullanılan kimyasal ilaçların ve gübrelerin sebep olduğu, tarım topraklarının, yer altı ve yer üstü su kaynaklarının kirlenmesini, yetiştirme tekniklerinden kaynaklanan toprak erozyonunu ve çevre kirliliğini önlemektir.



Genel Kurallar



Organik tarla bitkileri üretimi yapılan alanlarda, yüksek enerji tüketen ve çevre kirliliği yaratan hiçbir girdi kullanılmamalıdır. Organik tarla tarımına geçiş dönemi, ekolojik yönetimin başlamasından, ekolojik ürünün belgelendirilmesine kadar geçen dönemi kapsar. Bu dönem tarla ürünleri için genel olarak, tarlanın işlenmesinden itibaren iki yıldır. Ancak geçiş dönemi başlangıcından önce, aşağıdaki uygulamalar yapılmış ise bu geçiş süresi, Denetlemeye Yetkili Kuruluşun izni ile kısaltılabilir:



a) Bakir topraklarda üretim yapılacak olması,

b) Geleneksel üretimde, organik tarımda müsaade edilen girdilerin kullanılmış olması,

c) Önceki yıllarda herhangi bir “Entegre Mücadele Teknik Talimatına” uygun olarak Entegre Mücadele Programı uygulanmış olması,

d) Kullanılan zirai mücadele ilaçlarının parçalanma sürelerinin çok kısa olması,

e) Toprağın önceki kullanım durumunun biliniyor olması.



Organik tarla bitkileri üretimine geçmek isteyen üreticiler, geçiş programlarında işletmenin tarihçesi, mevcut durumu, üretilen ürünler, kullanılan bitki besleme maddeleri, zirai mücadele uygulamaları ve hayvan yetiştiriciliği ile ilgili bir durum tespiti yapar. Buna göre, ekolojik tarıma geçiş döneminde yapılacak değişiklikler bir iş takvimine bağlanır.



Ekolojik Tarımda Üretim Akanının Hazırlanması




Organik tarla bitkileri yetiştiriciliği yapılan tarlada bulunan zararlıların, hastalıkların ve yabancı otların mücadelesinde, EK 2’de verilen maddelerin veya yöntemlerin yeterli olmaması halinde; TS 12611’in ekinde verilen ve Organik Tarım Yönetmeliğinde müsaade edilen diğer maddeler veya yöntemler de kullanılabilir. Ancak bu durumda, mücadelede kullanılacak ilaçların ve maddelerin, ülkemizde ruhsatlı olması, resmi tavsiyesinin bulunması, kullanılacağı hastalık, zararlı ve yabancı ota karşı etkili olması ve Denetlemeye Yetkili Kuruluş tarafından da uygun görülmesi gerekir.

Organik tarla bitkileri yetiştiriciliği yapılacak tarlada toprak işleme, toprağın a!t üst edilmeden kabartılması ve havalandırılması şeklinde yapılmalıdır. Bunun için toprağı dipten kabartan ve yırtarak işleyen tırmık, kazayağı, dip kazan, yaylı ve yaysız çizer, dik rotovatör gibi aletler kullanılmalıdır. Meyilli tarlalarda toprak işlemesi, meyil yönüne dik olarak yapılmalıdır.

Toprak Islahı: Tarlalarda ekimden önce toprak analizi yapılmalıdır. Topraktaki organik madde miktarını ve mikroorganizmaları artırmak için, uygun baklagil bitkileri yetiştirilmeli, kompost, fındık zurufu kompostu, vs. gibi organik maddeler uygulanmalıdır. Bunlara ilave olarak, toprak pH`nı düzeltmek, uzun vadede toprak verimliliğini arttırmak ve mineral madde dengesini sağlamak için, mevcut organik maddelerin dolaşımı sağlanmalıdır. Gerektiğinde yeşil gübreleme yapılarak, topraktaki azot/potasyum, azot/fosfor ve azot/karbon dengesi kurulmalıdır. Toprak ıslahında kullanılacak maddeler, Denetlemeye Yetkili Kuruluş tarafından bu standarda uygun olarak belirlenmeli ve yine bu kuruluşun denetiminde ve kontrolünde kullanılmalıdır



Organin Tarımda Tohumluk Seçimi




Tohumlar, herhangi bir kimyasal madde ile muamele edilmemelidir. Aynı zamanda bunlar, yörenin toprak ve iklim koşullarına uygun , mümkünse hastalık ve zararlılara dayanıklı olmalıdır. Tohumluk, üretimin sürekliliğini garanti etmeli ve yeniden üretim programına alınmaya uygun olmalıdır. Tekrar ekime alınması düşünülen tohumlar, hasattan 6 hafta önceye kadar, tamamen organik yöntemle üretilmiş olmalıdır. Ekolojik tarıma geçiş döneminde, şartlara uygun Organik tarla bitkileri tohumu bulunamaması halinde, Denetleme Yetkili Kuruluşun uygun göreceği başka tarla bitkileri tohumları da kullanılabilir.



Bitki Besleme




Organik tarla bitkileri yetiştirilecek her tarla için toprak ve yaprak analizi yaptırılmalıdır. Analizi yapılacak toprak ve yaprak örnekleri, uygun devrede alınmalıdır. Bu analizler sonunda Organik besin maddesi ihtiyacı, tarla bitkisinin durumu ve topraktan alınabilir formda bulunan bitki besin maddeleri tespit edilir. Organik tarla bitkileri yetiştiriciliğinde kullanılmasına müsaade edilen bitki besleme maddeleri, çizelge halinde verilmiştir. Denetlemeye Yetkili Kuruluş, bitki besleme maddelerinin (özellikle iz elementlerin) noksan olduğu durumlarda; bitkinin gelişme hızı ve gelişme devresi ile besin maddelerinin suda tam olarak çözünebilen ve bitkinin alabileceği mutlak gerekli besin maddelerini, bunların tuzlarını veya alkaloitlerini ve organik şelatları dikkate alarak, bir “Bitki Besleme Programı” hazırlar. Bu programda, bitkinin besin maddesi ihtiyacı ile toprakta alınabilir vaziyette bulunan bitki besin maddeleri karşılaştırılır. Aradaki fark kadar bitki besin maddesi, hazırlanan programa uygun olarak tarlaya verilir. Organik tarla bitkileri arzının güvenlik altına alınması için; münavebe bitkisi olarak baklagillerin ekimi tavsiye edilmeli, yeşil gübre ile aynı işletmeden veya yerel kaynaklardan sağlanan ahır gübresi, kompost, fındık zurufu kompostu, Denetlemeye Yetkili Kuruluş tarafından belgelendirilmiş mikroorganizmalar, kaya unu, vb gibi maddeler kullanılmalıdır. Organik tarla bitkileri yetiştiriciliğinde kullanılacak organik gübre materyali, analiz edilerek sahip oldukları bitki besin maddeleri miktarları tespit edilmelidir. Kullanılacak organik gübre miktarı, bunların sahip olduğu bitki besin maddeleri dikkate alınarak belirlenmelidir. Yeşil gübrelemede kullanılacak baklagiller, çiçeklenme başlangıcından hemen sonra; baklagil olmayanlar ise başağa kalkmadan hemen önce sürülerek toprağa gömülmelidir.Gerek mineraller ve kayaçların, gerekse humik asitlerin birlikte kullanılmaları halinde tarla bitkilerine sağlayacağı yararın, bunların ayrı ayrı kullanılmasına göre daha fazla olacağı dikkate alınmalıdır. Organik tarla bitkisinin, kullanılacak organik materyalden daha fazla istifade etmesini sağlamak amacıyla, kullanılacak çiftlik gübrelerinin Karbon/Azot oranının 20’ nin altında olması tavsiye edilir. Organik tarla bitkileri yetiştirilecek alanlarda yeşil gübre olarak yetiştirilecek baklagil bitkileri ile simbiyotik olarak yaşayan Rhizobium bakterilerinden yararlanılır. Ayrıca gerek tarla bitkisi gerekse yeşil gübre olarak kullanılmak amacıyla yetiştirilen baklagil olmayan bitkiler için, havanın serbest azotunu bitkilerin istifadesine sunan ve toprakta serbest olarak yaşayan Azotobakterilerden geniş olarak faydalanılmalıdır. Organik tarla yetiştiriciliğinde, bitkilere fosfor ile birlikte diğer mikro elementlerin alınabilir formda sunulmasını sağlayan, mikorganizmalardan da faydalanılmalıdır.




Organik Tarla Bitkileri Yetiştiriciliği ( Tavsiye Edilen Yönetim Uygulamaları) :

Tohum seçimi:




Bölge ekolojisine uygun hastalıklara dayanıklı ve pazar potansiyeli olan çeşitler seçilmelidir. Geleneksel olarak yetiştirilmiş fakat herhangi bir kimyasal uygulama yapılmamış tohumluk kullanılabilir.


Yer Seçimi:




Hangi tarlada organik tarla bitkileri yetiştiriciliği yapılacağına uygulanacak münavebe sistemine göre karar verilmelidir. Aynı zamanda organik tarım için sertifikalandırılmış alan olmalıdır. Münavebe sistemi: Organik üretim genel olarak mısır, soya , tahıl, baklagil, yem bitkileri ve yıldan yıla değişen 5 ürün içeren bir münavebe sistemine ihtiyaç gösterir.



İzolasyon:



Organik olmayan tarla bitkileri ve diğer ürünlerle arada 5mt bir izolasyon mesafesi bırakılmalıdır. Tarlanın etrafına sınır olacak şekilde 8-10 sıra ekim yapılabilir ve bu sıralar hasat edildikten organik olmayan tarla ürünü olarak dikkate alınır.


Tohum Yatağı Hazırlanması:




Organik üretim tohum ve toprağın iyi olduğu ve hemen hemen %100 çimlenme ve çıkışa izin verecek bir tohum yatağına ihtiyaç gösterir. Organik tarla ürünü ekilecek alan ekimden önce ilkbaharda pullukla sürülüp tırmık çekilerek düzeltilmelidir. Ekim, Mayıs ayında hava ve toprak sıcaklığı uygun olduğu zaman mibzerle yapılmalı ve ekim derinliği 4 cm ile 5 cm arasında olmalıdır.


Bitki Sayısı:




Organik tarla bitkileri üretiminde genel olarak toprak yapısına ve çeşide göre değişmekle birlikte iyi ürün alabilmek için m2 de en az 45 bitkinin olması gerekmektedir. Ağır topraklarda ve azaltılmış toprak işlemesi durumlarında m2’deki bitki sayısı 55 ile 85 arasında değişebilmektedir. Organik tarım için 30-40 cm sıra arası uygundur.

Gübreleme:

Toprağın besin elementi ve verimlilik dengesini korumak amacıyla ekimden önce toprak tahlili yapılmalı ve organik üretimde kullanılması gereken ve sentetik olmayan besin elementleri kullanılmalıdır.


Toprak organik maddesi:


Ekim yapılan alanlarda genellikle toprağın organik madde miktarı azalmaktadır. Ahır gübresi ve kompost uygulamalarının yanısıra yeşil yem bitkileri ve ekim anızının birleştirilmesi ile toprağın organik madde seviyesi iyileştirilebilir. Toprağın organik maddesinin iyileştirilmesi toprak neminin toprak profilinde kalmasını sağlamakta ve topraktaki mikrobiyal aktiviteyi ve çeşitliliği arttırmaktadır. Bütün bunlar da besin elementlerinin elverişliliğini iyileştirmektedir. Besin noksanlığı bitkideki belirtileri çok net olarak ortaya çıkmadan önce ekonomik kayıplara neden olabilmektedir. PH ‘ı 6-7 arasında olan bir toprak, bitki üzerine olan stresi en aza indirecek ve soya bitkilerinin alacağı besin maddesinin elverişliliğini arttıracaktır. Ancak pH üst sınır kabul edilmektedir.



Azot (N):



Tarla bitkilerinin iyi bir nodül bağlayamaması haricinde azot gübrelemesi önerilmemektedir. Toprak tahlili sonucuna göre ve imkanlar doğrultusunda bitki besin elementi ihtiyacı organik ticari gübre, yanmış ahır gübresi veya yeşil gübrelerden biriyle karşılanabilir. Toprakta mevcut besin elementi ve kullanılacak organik gübrenin besin içeriği doğrultusunda gerekli miktarda gübre toprağa uygulanmalıdır. Ahır gübresi uygulanması durumunda gübre toprağa tohum yatağı hazırlamadan önce verilmeli ve gübrenin yanmış olmasına dikkat edilmelidir.



Fosfor (P):



Bitkinin alacağı fosfor, seviyesi düşük olan yerlerde, fosfor kaya fosfatından sağlanmaktadır. Kaya fosfatları genel olarak iki tip olarak sınıflandırılmaktadır: Sert kaya ve yumuşak kaya fosfatı. Sert kaya fosfatını jeolojik kaynaklardan temin etmek mümkündür ve görünüş ve toprak reaktivitesi bakımından farklılık göstermektedir. Yumuşak kaya fosfatı ise sert kaya fosfatından elde edilmiş kil bazlı kurutulmuş bir üründür ve çok farklı yapıdaki topraklar için iyi bir fosfat kaynağı olarak bilinmektedir.



Potasyum (K):


Genel olarak potas-magnezyumun sülfat formundan temin edilir. (Sul-Po-Mag).



Hastalık ve Zararlı Yönetimi:



Organik tarla bitkileri yetiştiriciliğinde uygun bir gübreleme yönetimi ile kombine edilmiş iyi bir ürün münavebesinin hastalık ve zararlıların kontrolünde başarılı olduğu bildirilmektedir. Genel olarak organik tarla bitkileri yetiştiriciliğinde hastalık ve zararlıların çok fazla bir problem oluşturmadığı rapor edilmektedir. Yaprak ve bakla ile beslenen tırtıllar (Bacillus thuringiensis), kurstaki (Bt) preperatlarının zamanında uygulanmasıyla kolayca kontrol edilebilmektedir. Faydalı böceklerin ve omurgalı hayvanların ortamlarının muhafaza edilmesi de zararlı yönetiminde diğer bir stratejidir. (Kuepper,2000; Kraenzel,2001). Dana burnu problemi halinde kültürel tedbir olarak zararlının gübreli ve sıcak toprakları sevmesinden dolayı tarlanın uygun yerlerine yaz sonuna doğru gübre kümelerinin bırakılarak ilkbahar başlarında burada bulunan nimf ve erginlerin öldürülmesidir. Bunun yanısıra toprağın iyi ve zamanında işlenmesiyle de zararlının toprak altında bulunan yumurta, nimf ve erginleri yok edilebilmektedir (Anonim,1995). Genel bir ifade ile hastalık ve zararlı durumuna göre gerekirse organik üretimde kullanılmasına izin verilen ve bakanlığımız tarafından hazırlanan organik el kitabında yer alan preperatlar kullanılmalıdır.



Yabancı ot Kontrolü:


Başarılı bir organik üretimde yabancı ot mücadelesi anahtar rolündedir. Bu nedenle yabancı ot mücadelesi için tarla bitkileri çıkışından hemen sonra ve bir kez de çıkıştan 5 gün sonra dönerli çapa ile sıra araları çapalanmalıdır. Daha sonraki dönemde yabancı ot durumu da dikkate alınarak kanopi oluşumundan önce 2 kez daha çapalama yapılmalıdır. Organik kültürel işlemin rutin bir parçası olarak büyük yabancı otlar mayıs ayında elle temizlenmelidir.



Hasat Ve Hasat Sonrası İşlemler:


Organik tarla ürünleri pazarında kalite özellikle önemli olduğu için hasat ve hasat sonrası işlemlerine dikkat etmek gerekmektedir. Normal olarak yapılan işlemler organik olmayan tarla bitkileri yetiştiriciliğindekiyle aynıdır. Kullanılacak alet ve ekipmanların temizliği önemlidir. Üreticilerin organik tarla ürünleri hasadından önce herhangi bir çeşit karışımına neden olmaması için hasat makinalarını temizlemeleri gerekmekte, ve tarlada başka bir ürünle karışıklık olmamalıdır. Hasat öncesi yeşil yabancı otların uzaklaştırılması ve taneye toprak karıştırılmaması önem arz etmektedir. Bunun yanı sıra tohumda çatlamayı ve pörsümeyi önlemek için tanenin hasat neminin %13-14 olması önerilmektedir.



Depolama:


Tarla ürünleri depoya konulmadan önce küflü ve pörsümüş taneler uzaklaştırılmalıdır. Taneler depolara temiz kaplar içersinde üniform tane sıcaklığını sağlamak için silme şekilde konulmalıdır.