PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Fındık Morfolojik ve Biyolojik Özellikleri


Mr.Muhendis
22.10.2009, 19:10
Türkiye’deki fındık kültür çeşitleri, genellikle 3-4m’ye kadar ulaşan çalı formunda olmakla birlikte batı ülkeleri ile ABD’de uygulanan tek gövdeli yetiştiricilikte, ağaçlar 4-6 metreye kadar boyanabilmektedir. Dip veya kök sürgünü oluşumu çalımsı habitüse sahip çeşitlerde, ağaç formunda yetiştirilenlere göre daha fazladır. Fındıklarda kökler çok fazla derine gitmez. Kazık kök çok az bulunmaktadır.
Fındık çeşitleri arasında ağacın kuvvetli, büyüme şekli, dip sürgünü oluşturma eğilimi yönünden önemli farklılıklar vardır. Türk çeşitleri içinde Çakıldak, Kargalak, Kan, İncekara ve Kuş çeşitleri zayıf, Tombul, Palaz, Foşa, Kalınkara, Uzunmusa, Sivri ve Yuvarlak Badem çeşitleri orta düzeyde kuvvetli, Mincane, Cavcava, Acı ve Yassı Badem çeşitleri ise kuvvetli bir gelişme göstermektedir. Aşırı gelişme kuvvetli, genellikle düşük verim ile ilişkilendirilmektedir. Bazı araştırmacılara göre fındıkta ideal bir büyüme habitüsü; yuvarlak, dik-yayvan şeklindedir. Türk fındık çeşitlerinin büyüme şekilleri dik ve yayvan arasında değişim göstermektedir. Yarıdik büyüme habitüsüne sahip plan çeşitler, Tombul, Foşa, Mincane, Cancava, Uzunmusa, Kargalak, Sivri, Kuş ve Acı, yayvan büyüme habitüsüne sahip olan çeşitler ise palaz, Çakıldak, Kalınkara, İncekara, Kan, Yassıbadem ve Yuvarlak Badem’dir. Türk fındık çeşitleri içinde Palaz, Cavcava, Uzunmusa, Kargalak, Sivri, Acı ve Yassı Badem sık bir sürgün oluşumu gösterirken, Tombul, Foşa, Mincane, Kalınkara, Kan, İncekara, Kuş ve Yuvarlak Badem orta düzeyde sık sürüngenler oluşturmaktadır. Ekoloji, kültürel işlemler ve yıllara göre farklılık göstermekle birlikte, Çalışkan’a göre bir yaşındaki sürgün uzunluk değerleri fındık çeşitlerimizde 3.6 cm ile 33.1 cm arasında değişmektedir. Dip sürgünü, Westwood tarafından, ağacın kök yada kök ya da kök boğazı kısmından çıkan istenmeyen sürgünler olarak tanımlanmaktadır. Dip sürgünü oluşumu, özellikle tek gövdeli fındık yetiştiriciliğinde arzu edilmeyen bir özellik olarak dikkate alınmaktadır. Çeşitlerimizin tümü dip sürgünü oluşturmaya oldukça eğilimlidir. Bununla birlikte Tombul, Palaz, Foşa, Çakıldak, Kalınkara, Uzunmusa, Kargalak, Kan, Sivri, İncekara, Yassı Badem ve Yuvarlak badem çeşitleri, Mincane, Cavcava, Kuş ve Acı çeşitlerine göre daha fazla dip sürgünü oluşturma eğilimindedir. Fındıkların tek gövdeli ağaç formunda yetiştirildiği batı ülkelerinde, az dip sürgünü oluşturan çeşitlerde dip sürgünü kontrolü, herbisitler ile yapılmaktadır.

Tomurcuklar

Fındıkta tomurcuklar almaşık olarak dallar üzerinde sıralanır, yumurta biçiminde ve yuvarlaktır. Genel olarak Türk çeşitleri içinde Kargalak sivri, diğer çeşitlerimiz ise oval tomurcuk şekli göstermektedir. Tomurcuk renkleri ise yeşil ya da yeşilimtırak kırmızı arasında değişmektedir. Yerli çeşitlerimizden Çakıldak, Kargalak, Kan ve Kuş’ta tomurcuk rengi yeşilimtırak iken diğer çeşitlerimizde yeşil olarak bilinmektedir.

http://i34.tinypic.com/2i8c2dc.jpg

Yapraklar

Yapraklar, sonbaharda bitkinin dinlenmeye girmesi ile birlikte dökülür. Fındık yaprakları iri, yuvarlak veya hafif uzunca, sap tarafı yürek biçiminde, kenarları testere dişli ve yer yer derin dişli, üst yüzü buruşuk, alt yüzü hafif seyrek tüylü ve kısa saplıdır. Yerli çeşitlerimiz içinde yaprak büyüklüğünün 0.97 cm ile 1.62 cm arasında değiştiği belirlenmiştir.
Çiçekler

http://i36.tinypic.com/208d4py.jpg

Erkek çiçekler

Sonbaharda büyümeye başlayan erkek çiçekler 6-7 cm uzunluğunda püskül gibi sarkık, silindirik başaklar halindedir. Bunlar bir kedi kuyruğuna benzedikleri içi kedicik olarak da adlandırılırlar. Fındık çeşitlerimizdeki kedicikleri uzunluklarına göre kısa, orta ve uzun olmak üzere üç sınıfta inceleyen Çalışkan’a göre, Mincane ve Çakıldak çeşitleri kısa; Kargalak ve Yuvarlak Badem çeşitleri uzun; diğer çeşitler ise orta uzunlukta kediciklere sahiptir. Çoğunlukla kısa dalcıklar gibi ağaçlar üzerinde aşağıya doğru sarkar. Kediciklerde her braktenin dibinde kendisine yapışık, periantsız fakat iki yüksek yapraklı ve dibine kadar ikiye bölünmüş dört anteri olan bir çiçek vardır. Anterler olgunlaştıkları zaman bol miktarda çiçek tozu verir. Bir kedicikte 6 milyon çiçek tozu tespit edilmiştir. Kediciklerin rengi fındık çeşitlerimizde genellikle yeşil iken Kan çeşidinde pembemsi kahverengidir.

http://i33.tinypic.com/68ygt4.jpg

Dişi Çiçekler

Dişi çiçekler, çoğunlukla bir tepe tomurcuğu ya da yan tomurcuk içerisinde yer alır. Dişi çiçekleri taşıyan tomurcuklar küçük ve dik bir durumdadır. Aralık ya da ocak ayından itibaren çiçeklenmenin başlangıcına kadar, dişi çiçek salkımları, vejetatif tomurcuklardan genellikle göz ile kolayca ayırt edilemez. Dişi çiçek salkımları, tomurcuğun uç kısmından dışarıya doğru çıkan açık kırmızı stigmalar demetinden oluştukları için karanfil olarak da adlandırılırlar. Her dişi çiçek, bir braktenin dibinde iki çiçek olmak üzere 2,4 ve 6 tanesi bir arada bir başakcık oluşturacak şekilde bulunur. Döllenme zamanı tomurcuk pulları arasından bu çiçeklerin her birinden ikişer tane olmak üzere, uzun ve dar bir yelpaze şeklinde, koyu kırmızı veya menekşe renkli dişicik tepeleri ortaya çıkar. Çeşitlerimizde karanfildeki stigma sayıları 14 adet ile 24 adet arasında değişmektedir. Stigma renkleri ise Çakıldak ve Sivri çeşitlerinde mor-kırmızı, Kan’da mor, Yassı ve Yuvarlak Badem çeşitlerinde pembe, diğer çeşitlerimizde kırmızı olarak bildirilmektedir. Bununla birlikte tozlanan dişi çiçekler, kahverengi-siyah bir renk almaktadır. Tozlanmadan sonra oluşan yumurtalık iki bölmelidir. Her bir bölmede asılı olarak bir yumurta bulunur. Genel olarak bunlardan bir tanesi gelişir. İkisi birden döllenerek ikiz iç oluşur.

http://i36.tinypic.com/2pnp2.jpg

Zuruf Özellikleri

Fındık çeşitleri zuruf morfolojileri açısından oldukça farklılık göstermekte ve bu özellik çeşit ayrımında araştırıcılar tarafından yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Ağaç üzerinde fındık meyvesini saran yeşil zuruf, iki ve bazen de boru şeklinde tek parçalı bir koruyucu yapraktan oluşur. Zurufun ucu az veya çok derin dilimlidir. Türlere göre meyveyi tamamen veya kısmen örter. Ülkemizde yetiştiriciliği yapılan çeşitler genel olarak uzun ve kavrayıcı zuruflara sahiptir. Türk çeşitlerindeki zuruf uzunluğu, meyve boyunun 1-1.5 katı, 1.5-2 katı ile 2-2.5 katı arasında değişir. Türk fındık çeşitlerinde meyveler olgunlaştıkları zaman bu özellik nedeniyle zuruf içinde kalmakta ve derim el ile yapılabilmektedir. Batı ülkelerinde yetiştirilen Barcelona, Siciliana, Tonda Gentile dele Langhe ve Tonda Romana çeşitlerinde, fındık boyu ile hemen hemen aynı uzunluğa sahip açık ve serbest zuruf özelliği nedeniyle, olgunluk zamanında meyveler direk olarak yere düşmektedir. Bu serbest zuruf özelliği, mekanik hasadı kolaylaştırmaktadır.

http://i37.tinypic.com/35m2vj6.jpg

Meyve

Fındık meyvesinin içi, dış kabuğun şekline uygun olarak yuvarlak, sivri veya badem şeklindedir ve üzeri sarı, kahverengi veya kırmızı ince kabuk ile örtülür. Meyve içi, düz veya eğri bir göbek bağı ile kabuğa bağlıdır. Bütün fındık çeşitlerinde fındığın i.i, yenilebilen iki parçalı kotiledondan oluşur. Bunların ortasında, meyvenin uç kısmına doğru, bir embriyo bulunur.
Döllenme Biyolojisi

Fındıklar, diklin meyve türleridir. Diğer bir deyimle, erkek ve dişi çiçekler aynı ağaç üzerinde fakat farklı yerlerde bulunur. Tozlanma, rüzgar ile sağlanır. Fındıklarda bol çiçek tozu oluşumu ve dişicik tepesinin yapısı böyle bir tozlanma şeklini kolaylaştırmaktadır. Fındıklarda çiçeklenme süresi diğer meyve türlerine oranla çok uzundur. Fındık çeşitlerinin pek çoğu dikhogam olup protandri yaygındır. Amerika, Fransa ve İtalya’da üzerinde çalışılan çeşitlerin yaklaşık %90’ının protandri olduğu belirtilmektedir. Bununla birlikte Tombul, İncekara, Kalınkara ve Badem çeşitlerinde ise erkek çiçeklerin dişi çiçeklerden daha önce geliştiği, erkek ve dişi çiçekleri aynı zamanda olgunlaşan çeşitlere rastlanmadığı bildirilmektedir. Fındıkta tozlanma kasım ayından başlayarak şubat sonuna kadar devam eder. Tozlanmanın meydana geldiği bu periyotta dişi çiçeklerde eşe organları henüz tam olarak oluşmadığı için dişicik tepesi üzerine gelen çiçek tozu burada çimlenip kısa hücrelerinin oluşumu için 4-5 ay bekler, ilkbaharda yumurta hücreleri oluştuktan sonra döllenme olur ve meyve içi gelişmeye başlar.

http://i33.tinypic.com/r09zpt.jpg

Schuster ve diğer araştırıcılar tarafından yapılan çalışmalar, fındık çeşitlerinin kendine uyuşmaz olduğu yönündedir. Araştırıcılar bazı kombinasyonlarda melezlemede uyuşmazlık da bildirilmektedir. Uyuşmazlık sistemi tek bir lokus üzerindeki çoklu alel genler tarafından kontrol edilen saprofitlik bir tiptir. Polende S- alelleri arasında dominantlık ya da ko-dominantlığın oluşabildiği fakat bugün için ko-dominantlığın sadece stigmada var olduğu belirlenmiştir. Bu nedenle fındık bahçelerinde çeşit karışımı yapılması diğer bir deneyimle tozlayıcı çeşit bulundurulması verim yönünden önem taşımaktadır. İyi bir tozlayıcı, büyük miktarda, canlı ve ana çeşidin dişicik tepesi üzerinde çimlenebilecek poleni üretebilecek çok sayıda erkek çiçeğe sahip olmalı ve erkek çiçekler daha düşük sıcaklıklarda aktif duruma geçebildiğinden, polenlerini, esas çeşidin dişi çiçeklerinin en reseptif olduğu dönemde vermelidir. Erkek çiçek oluşumu, çiçeklenme safhasına kadar canlı kalma dereceleri, oldukça büyük farklılık olmakla birlikte polen dağılma zamanı ile stigmanın reseptif olduğu zamanlar da yıldan yıla değişim göstermektedir. Yetersiz tozlanma nedeniyle verimlilikte oluşan düşüş, farklı zamanlarda polen dağıtan 2 ya da 3 tozlayıcı kullanılarak azaltılabilmektedir. Tozlanmamış olan dişi çiçekler 2-3 ay reseptif kaldıkları için erkek çiçekleri çok erken açan tozlayıcıya göre daha geç zamanlarda çiçek açan tozlayıcıların kullanımı çok daha yararlıdır. Fındıklarda çiçek tozlarının çimlenme oranı ortalama %50-60 arasında değişim göstermektedir. En yüksek çimlenme oranı yerli çeşitlerimiz arasında %76 olarak Sivri fındık çeşidinde belirlenmiştir. Kültür çeşitlerimizdeki çiçek tozu çimlenme durumu ile karşılaşılmamıştır. Herhangi bir çeşitte erkek çiçek oluşum miktarı yıldan yıla değişim göstermekte ve büyük ölçüde ürün miktarı ile sürgün büyüme düzeyindeki dalgalanmalara bağlı olarak değişmektedir. Bununla birlikte, uzun yıllar yapılan gözlemler, çeşitler arasında belirgin farklılıkların olduğu ortaya koymaktadır.

http://i37.tinypic.com/ibdzkg.jpg

Karşılıklı olarak birbirini tozlayacak çeşitlerde çiçeklenme zamanı ve süreleri çakışmaktadır. Fındıktaki yaygın periyodisite nedeniyle, çeşitlerin farklı dinlenme ve verim yıllarında, yeterli bir tozlanma için ikiden fazla çeşit karışımı gereklidir. Yapılan çalışmalarda tozlayıcı olarak kullanıldığında bazı çeşitlerin meyve tutum oranını artırdığı belirlenmiştir. Tombul çeşidinin İncekara ve Sivri ile, Sivri çeşidinin İncekara ve Tombul ile, Badem çeşidinin İncekara ve Sivri fındık çeşitleri ile tozlandığında en yüksek meyve tutumu gösterdikleri ve bu çeşitler ile bahçe kurulurken, belirtilen çeşitler ile bir çeşit karışımı yapılmasının uygun olacağı belirtilmiştir. Fındıkta partenokarpi, içi boş meyveyi oluşturacağından arzu edilmeyen bir olaydır. Tozlayıcı ağaçların esas çeşide oranı 1/24 ya da %3 ile 30 arasında ortalama %10 civarındadır. Çeşitler bahçeye en yakın tozlayıcı ile aralarındaki mesafe 20m’den fazla olmayacak şekilde yerleştirilmelidir. Her ocakta bir kökün tozlayıcıya ayrılması, bahçedeki tozlayıcı çeşit miktarını artırmasının yanı sıra derim zamanında çeşit karışımına yol açmaktadır. Fındıklar genel olarak periyodisiye çok eğilimlidir. Bu durum fındıklardan her yıl düzenli ürün alınmamasına yol açar. Periyodiste döllenme şartlarının iyi bir şekilde düzenlenmesi, kültürel işlemlerin iyi bir şekilde uygulanması ile en az düzeye indirilebilir. Türkiye’de kültür fındıklarında başlıca iki periyotta döküm olmaktadır. Mart-nisan-mayıs aylarında gerçekleşen birinci döküme ilkbahar dökümü, ikinci döküme ise yaz dökümü adı verilir. Karanfil dökümü daha çok çiçek dökümü, çotanak dökümü ise yumurtaları gelişmiş dış kabukları sertleşmiş meyvelerin dökümüdür. Karanfil dökümü, daha çok ekolojik etkenlerle ve yetersiz döllenme nedeniyle oluşurken, çotanak dökümünde döllenme ve beslenme yetersizliklerinin yanı sıra kuraklık, en büyük rolü oynamaktadır.







Kaynak: Türk Fındık Çeşitleri Prof. Dr. A. İlhami Köksal