PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Sığırlarda Sıcaklık Stresi


Zooteknist
17.11.2010, 21:09
Sığırlarda sıcaklık stresi süt verimini ve döl verimini kötü yönde etkiler. Ülkemizde soğuktan korkulmakla birlikte, sıcaklığın, özellikle 22°C'nin üzerine çıkan ortam sıcaklığının sığırlara ne derece zarar verdiği bilinmez. Özellikle sıcaklıkla nem de birleşirse stres etkileri artar. Verimde azalmalar ve hayvan refahında bozulmalar görülür. Atalarımız “Soğuktan değil sıcaktan kork!” deyimi ile bu durumu vurgulamışlardır. Biz de üreticilere bunları belirtmekteyiz.

Süt sığırı yetişitiriciliğinde ve süt üretiminde maksimum verimi elde etmeye etki eden fiziksel etmenlerin başında, hava sıcaklığı ve oransal nem gelmektedir. Sığırlar için ideal sayılan iklim koşullarının dışına çıkıldığında belirli sınırlar dahilinde bu çevre koşulları tolere edilmektedir. Bu iklim etmenlerinin ekstrem durumlara doğru gitmesi durumunda, olumsuz koşullarda oluşacak stres ortamında etkilenmede hayvanın ırkı ve verim düzeyi önemli rol oynarken, bireysel farklılıklardan da söz etmek olasıdır. Hayvanların stres kaynaklarına karşı gösterdikleri direnç fizyolojik, metabolik, endokrinolojik, immünolojik, davranışsal ve psikolojik açılardan büyük farklılıklar gösterir.

Sıcaktan etkilenen sığırlar genel olarak, sık soluma, yem tüketiminde isteksizlik, nabız ve vücüt sıcaklığında artış, çok su içme ve suluklara ağız sokma, hareket etmede isteksizlik, gözlerde kızarma gibi davranışsal ve fizyolojik değişiklikler gözlemlenir.

Sığırlar için yaşama sıcaklığı -5 ile 25 °C olsa da termik konfor bölgesi 10-15 °C, %60-70 oransal nem, orta derecede solar radyasyon ve saatte 5-8 km'lik rüzgar hızı olarak nitelendirilebilir. Ahır içinde sağlık ve verim açısından, bu koşulun mümkün olduğunca yerine getirilmesi gerekir.

Sıcaklık Stresini Azaltmak İçin Önlemler:

Evaporatif Soğutma: Sıcak havalarda çatılar ıslatılarak duş, yağmurlama ve su tesisatı olanağı sağlanmalıdır.

Yemliklerin Üzerine Gölgelik Temini: İneklerin yemliklerde daha rahat etmesi dolayısıyla da daha fazla yem üketmeleri sağlanmalıdır.

Yemleme Saatlerinin Değiştirilmesi: Sıcak iklim bölgelerinde yemlemenin önemli kısmının sabah 04:00-06:00; akşam 21:00-23:00 saatlerine çekilmesi önerilir.

Ahır Temizliği, Uygun Hava Sirkilasyonu ve Kuru Zemin Oluşturulması: Bulaşıcı patojenler ve mikroorganizmalar için uygun ortam oluşumunun önlenebilmesi için barınak içi temizliğe önem verilerek, uygun hava akımı ve kuru zemin sağlanmalıdır.

Uygun Rasyon: Artan enerji açığının yağ ilavesi ile kapatılmalı, soğuk havalarda kesif yem oranı artırılmalı, saıcak havalarda da verilen yemin kolay sindirilebilir ve kaliteli olmasına özen gösterilmeli, rasyonlar vitamin ve mineral bakımından desteklenmelidir.

Kaba Yemlerin Islatılarak Verilmesi: Kaba yem tüketimi düşerse sığıra verilen kaba yemlere bir miktar su ilavasi, yem tüketiminde artışa yol açar. Silaj veriliyorsa biraz daha sulandırılarak, saman ve kuru ot veriliyorsa ıslatılarak verilmesi yeterlidir.

Soğuk Su Temini: Verilen suyun kışın donması, yazın ise ısınması önlenmeli, 10 °C düzeyinde olması sağlanmalıdır.

Bazı Yem Katkı Maddelerinin Kullanımı: Canlı maya, niasin ve fungus gibi yem katkı maddelerinin kullanımı ile stresin etkisi azaltıldığı gibi, süt veriminde de artış sağlanabilir.

Sıcaklık stresi sadece süt veriminin yanında döl verimine de etki yaptığı bilinmektedir. ABD’de kullanılan ''İneği soğuk tut'' yöntemi ise gerçekten işe yaramakta, ineklerin süt verimine ve döl verimine olumlu yönde etki yapmaktadır. Bu yöntemde fanlar ve püskürtücüler bize yardımcı olur. Fanlar yemlik üstüne, ineğin ayağını bastığı yerden 3 metre yüksekliğe, %10-20 eğimle ineğin sırtına üfleyecek şekilde yerleştirilir. Spreyler (püskürtücüler) ise ineğin sırtına su püskürtecek ve tamamen ıslatacak şekilde ayarlanır. Püskürtücüler 15 dakikada bir 3 dakika çalışırlar. Püskürtücüler ve fanlar hızlı soğutucu etki yaparak ineği rahatlatırlar. Isı sensörleri ve zaman sensörleri ile ayarlanan sistem ortam sıcaklığı 20-22°C'nin üzerine çıktığında kendiliğinden devreye girerek işlevini sürdürür.

Fanların barınakta dizilişi de çok önemlidir. Fanlar aynı yönde, çaplarının on katı aralıklarla dizilmelidirler. Eğer hayvanların yattığı yerlerde de ihtiyaç olduğu hissedilirse, yatak yerleri hizasına da bir sıra fan dizilmesinde yarar vardır. Çapının on metre mesafesinde aralıklarla dizilen fanlar kötü havayı birbirlerine ileterek barınak dışına atarlar. Böylece ortam, amonyak, karbondioksit, metanla dolmuş ve ısınmış havadan temizlenmiş olur.