PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Organik Tarım ve İzmir Tahtalı Havzası


Mr.Muhendis
29.08.2009, 12:53
Tahtalı Havzasında Mevcut Durum

İzmir’in içme suyu ihtiyacını karşılamak üzere inşa edilen Tahtalı Barajı ve baraja su sağlayacak havza yaklaşık 54.000 hektarlık bir alana sahiptir. Havzanın yaklaşık 1/3’ü tarım alanı olup küçümsenmeyecek üretim potansiyeline sahiptir. İzmir ilinde mevcut 82 çeşit bitkisel ve 13 tür hayvandan oluşan geniş tarım yelpazesi büyük oranda yöreye yansımıştır. Kalan 2/3’lük bölüm yerleşim alanları, yollar ile fundalık ve ormanlık alanlardır. Yöre genelde oldukça zengin bir flora ve faunaya sahiptir. Özellikle Dere Boğaz mevkiinden baraj gövdesine kadar uzanan vadi zengin doğal güzelliklere sahiptir.

Havzada tarım başlıca geçim kaynağı olduğundan, hem tarımsal faaliyetlerin sürmesi hem de su kaynaklarının korunması için sentetik maddelerin kullanılmadığı ekolojik tarım sistemine geçilmesi öngörülmektedir. Bu nedenle öncelikle bu sistemin avantajlarının ve dezavantajlarının ortaya konması gerekmektedir. Ekolojik tarımın faydalarına ilave olarak, genelde sorun olarak görülen hususların ülke düzeyinde değilse de Tahtalı Havzası düzeyinde düşünüldüğünde aslında avantaj teşkil ettiği düşünülebilir.

Tahtalı Havzasındaki üretim deseni ve üretim miktarlarındaki değişme, ülke genelinde herhangi bir olumsuz etki yapmayacaktır.

Havza bir bütün olarak ekolojik tarım alanı olarak ele alındığında işletmelerin birbirinden etkilenmesi söz konusu olmayacaktır.

Halkın çevre ve sağlık konularında bilincinin artması ve gelir düzeyinin yükselmesiyle birlikte ekolojik ürünlere talep artmaktadır. Konu ülkemiz için yeni olduğundan halkın bilgilendirilmesine ihtiyaç vardır. Örneğin ekolojik ürünler satan standlar oluşturulması tanıtım açısından yararlı olabilmektedir.

AB ülkeleri, ekolojik ürünler için en büyük pazar durumundadır. Bu ülkelerde yerleşik firmalar, dünyanın her yerinde sözleşmeli ekolojik tarım yoluyla elde ettikleri ürünleri pazarlamaktadırlar. Ülkemizde ekolojik üretim daha çok incir, üzüm, fındık, kayısı gibi kurutulmuş ürünlerde yoğunluk göstermektedir. Ancak ekolojik ürünlere hayvansal ürünleri ya da yaş sebze ve meyveyi dahil etmek mümkündür. Ülkemiz bu yönden oldukça şanslı bir durumdadır.Ürün çeşitliliği, bilgi birikimi, ulaşım imkanları bakımından rakip olabilecek ülkelere göre avantajlarımız mevcuttur. Tahtalı Havzası mevcut durumu itibariyla özel bir önem arzetmektedir.

Ekolojik tarımın geliştiği ülkelerde bu tür tarımın önemini gündemde tutabilmek için ekolojik tarım ürünlerinden yemeklerin hazırlanıp satıldığı,içinde lokantaların bulunduğu ekolojik tarım çiftliklerini insanlar gezip görmektedir. Yine bu çiftliklerde tüketiciler istedikleri ürünü kendileri hasat edip satın almaktadır.Bu suretle ekolojik ürünlerin tanıtılması ve pazarlanması sağlanmaktadır.

Ekolojik tarım yeni bir konu olduğundan çitçilerimize tanıtılması ve benimsetilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle tarımsal yayım faaliyetleri konusunda Tarım İl Müdürlüğünce yapılan çalışmalar sonucu öncelikle yayım organizasyonu geliştirilmiştir. Buna göre Menderes, Çileme ve Karacaağaç’ta timler oluşturulmuş olup, elemanlar görevlendirilmiştir. Bu timler çiftçilerimize ekolojik tarımı tanıtmak amacıyla düzenli olarak çiftçi toplantıları düzenlemektedir.

Alternatif ürünlere geçiş nedeniyle verimde bir düşüş olmasına karşın ürün deseninin değişmesi ve brüt marjı yüksek ürünlerin yetiştirilmesiyle üretici gelirinde bir azalma beklenmemektedir. Ayrıca yetiştirilecek ürünlerin genelde ihracata yönelik olması nedeniyle daha yüksek fiyattan değerlendirilmesi mümkün olacaktır.

Mevcut ürünlerde zeytin alanları havzanın % 24 gibi çok önemli bir kısmını kaplamaktadır. Zeytin sahalarında genelde kimyasal gübre ve ilaç kullanılmamakta, bir nevi ekolojik üretim sistemi uygulanmaktadır. Zeytin ve zeytinyağında büyük bir ihraç potansiyali mevcuttur. Havzanın ekolojik tarım alanı olarak tespit edilmesiyle ve bu ürünlerin ekolojik şartlarda üretilmesi, işlenmesi, paketlenmesi, etiketlenmesi ve sertifike edilmesi sağlanacağından mevcut üretim daha yüksek fiyatla pazarlanabilecektir.

Mevcut ürünler içerisinde seralarda sebze yetiştiriciliği önemli bir ekonomik değere sahiptir. Bu bakımdan sera sahiplerini alternatif üretimlere yöneltmek mümkün görülmemektedir. Serada yetiştirilen ürünleri hastalık ve zararlılardan kurtarmak ve uygun verim için ilaçlı mücadele yapılması kaçınılmazdır. Ancak, kontrolsüz ilaç kullanımı hem çiftçinin ekonomik yönden kayıplara uğramasına hem de çevre kirliliğine sebep olduğu gibi; aynı zamanda seradaki zararlıların düşmanı olan ilaçlara daha hassas olan yararlı böcekler de zarar görmektedir. Bu nedenle seralarda entegre ve biyolojik mücadele yöntemlerine yer verilmektedir. Örneğin; son yıllarda kullanmaya başlanmış olan sarı yapışkan tuzaklar sera içinde birçok uçucu-emici böcekleri kontrol altına aldığı gibi, bu tuzakların kullanılması ile ilaçlama sayısı azalmaktadır. İl Müdürlüğümüzce pratikte bu konuda yapılan çalışmalar başarıyla sürdürülmektedir.

Halkın çevre ve sağlık konularında bilincinin artması ve gelir düzeyinin yükselmesiyle birlikte ekolojik ürünlere talep artmaktadır. Konu ülkemiz için yeni olduğundan halkın bilgilendirilmesine ihtiyaç vardır. Örneğin ekolojik ürünler satan standlar oluşturulması tanıtım açısından yararlı olabilmektedir.

AB ülkeleri, ekolojik ürünler için en büyük pazar durumundadır. Bu ülkelerde yerleşik firmalar, dünyanın her yerinde sözleşmeli ekolojik tarım yoluyla elde ettikleri ürünleri pazarlamaktadırlar. Ülkemizde ekolojik üretim daha çok incir, üzüm, fındık, kayısı gibi kurutulmuş ürünlerde yoğunluk göstermektedir. Ancak ekolojik ürünlere hayvansal ürünleri ya da yaş sebze ve meyveyi dahil etmek mümkündür. Ülkemiz bu yönden oldukça şanslı bir durumdadır.Ürün çeşitliliği, bilgi birikimi, ulaşım imkanları bakımından rakip olabilecek ülkelere göre avantajlarımız mevcuttur. Tahtalı Havzası mevcut durumu itibariyla özel bir önem arzetmektedir.

Ekolojik tarımın geliştiği ülkelerde bu tür tarımın önemini gündemde tutabilmek için ekolojik tarım ürünlerinden yemeklerin hazırlanıp satıldığı,içinde lokantaların bulunduğu ekolojik tarım çiftliklerini insanlar gezip görmektedir. Yine bu çiftliklerde tüketiciler istedikleri ürünü kendileri hasat edip satın almaktadır.Bu suretle ekolojik ürünlerin tanıtılması ve pazarlanması sağlanmaktadır.

Tarımsal üretimde kullanılan kimyasalların (ilaç, gübre gibi) olumsuz etkilerinin insan ve toplum sağlığı üzerindeki zararları artarak kendini hissettirmeye başlamıştır. Tüm bu olumsuz etkilerin ortadan kaldırılması amacıyla kimyasal gübre ve tarımsal savaş ilaçlarının hiç ya da mümkün olduğu kadar az kullanılması, bunların yerini aynı görevi yapan organik gübre ve biyolojik savaş yöntemlerinin alması temeline dayanan Ekolojik Tarım Sistemi geliştirilmiştir. FAO ve Avrupa Birliği tarafından konvansiyonel tarıma alternatif olarak da kabul edilen bu üretim şekli değişik ülkelerde farklı isimlerle anılmaktadır. Almanca ve Kuzey Avrupa dillerinde “Ekolojik Tarım”, Fransızca, İtalyanca ve İspanyolca’da “Biyolojik Tarım”, İngilizce’de “Organik Tarım” Türkiye’de ise "Ekolojik veya Organik Tarım" eş anlamlı olarak kullanılmaktadır.

Organik Tarım, ekolojik sistemde hatalı uygulamalar sonucu kaybolan doğal dengeyi yeniden kurmaya yönelik, insana ve çevreye dost üretim sistemlerini içermekte olup, esas olarak sentetik kimyasal tarım ilaçları, hormonlar ve mineral gübrelerin kullanımını yasaklaması yanında, organik ve yeşil gübreleme, münavebe, toprağın muhafazası, bitkinin direncini artırma, doğal düşmanlardan faydalanmayı tavsiye eden, bütün bu olanakların kapalı bir sistemde oluşturulmasını öneren, üretimde sadece miktar artışının değil aynı zamanda ürün kalitesinin de yükselmesini amaçlayan alternatif bir üretim şeklidi.