PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Organik Tarımın Avantajları ve Dezavantajları


Mr.Muhendis
29.08.2009, 12:51
Organik Tarım Sisteminin Avantajları


Ülkemizde sentetik kimyasallar çiftçilerimizin büyük bir kısmı tarafından ya çok az kullanılmakta, ya da hiç kullanılmamaktadır. Bu nedenle ekolojik tarıma geçişin kolay olması beklenebilir.

Üretici geliri ürüne bağlı olarak artmaktadır (Ortalama %10 artış olduğu tahmin edilmektedir.).

Fiyatı hızla artan kimyasal gübre, pestisit ve enerji girdilerinden tasarruf edilmektedir.

Sözleşmeli tarımla üreticinin tüm ürününün alınması garanti edilmektedir.

Ekolojik ürünlerin ihraç fiyatı diğer ürünlerden % 10-20 oranında daha yüksektir.

Ekolojik Ürünlerin ihracatı ile ülkemiz tarım ürünleri için ilave bir kapasite yaratılmaktadır. Dolayısıyla ihraç edilen her ton daha önce ulaşılamayan tüketici kitlesine gitmektedir.

Özel bilgi isteyen ekolojik tarım modeli Ziraat mühendisleri için yeni istihdam sahaları yaratmaktadır.


Organik Tarım Sisteminin Dezavantajları


Ülkemizde tarımsal ürün arzında yıldan yıla önemli dalgalanmalar görülmektedir. Hızla artıp gençleşen nüfus, tüketim düzeyinin ve çeşitliliğinin sürekli artması ve çevredeki ülkelerin hemen hepsinin tarımsal ürün talep eden özellikleri sebebiyle organik tarımın (verimde meydana gelebilecek azalma nedeniyle) kısa vadede gelişmesi zor görünmektedir.

Ekolojik tarım metoduyla bitkisel üretimde ortaya çıkan bir sorun, arazilerin çok küçük, parçalı ve birbirine yakın olmasıdır. Bu durum organik üretimi olumsuz yönde etkilemektedir. Çünkü ekolojik üretim yapan bir işletmenin çevrede üretim yapan diğer klasik işletmelerde kullanılan kimyasallardan etkilenmemesi mümkün değildir

Ekolojik tarım sisteminde yetiştirilen ürünlerin pazarlanması özellikle iç piyasa için yeni ve belirsiz bir konudur. .

Konunun yeni olması nedeniyle yeterli tarımsal yayım çalışmaları ve eleman bulunmaması ekolojik tarımın diğer olumsuz yanıdır.

Livadi
26.05.2010, 13:58
27 03 2008
Kimyasal sentetik ilaç ve gübrelemeye dayalı geleneksel tarım uygulamaları ile yüksek oranda verim artışı sağlanırken, bunların aşırı kullanımı sonucu maliyet ve çevre kirliliği de gittikçe artmaktadır. Aynı alan ve aynı zamanda birden fazla bitki türünün birlikte yetiştirilmesi anlamına gelen birlikte ekim (intercropping); geleneksel tarımın söz konusu problemlerini azaltabilecek, modern tarımla uyumlu ekonomik ve ekolojik bir tarım tekniği özelliği taşımaktadır.

Birlikte ekim; bitki türleri bakımından çeşitlendirilmiş bir tarım tekniğidir. Bu bitkisel çeşitlilik bazı zararlı böcek türlerinin yoğunluğunun azaltılmasında etkili olmakta, biyotik, strüktürel ve mikroklimatik farklılıklar nedeniyle bazı yabancı ot türleri ve patojenler ile ve bir çok nematod türü bu çeşitlilikten olumsuz etkilenmektedir.
Petrokimyasallara dayalı pestisit ve gübre kullanımını azaltan birlikte ekim, kimyasal ilaç ve gübrelemenin yasaklandığı, bunun yerine doğal mücadele yöntemleri ile doğal bitki besin maddelerinin kullanıldığı ekolojik tarım sistemleri içerisinde yer alabilecek bir tarım tekniğidir.

Ekolojik tarım, günümüzde üzerinde durulması gereken tarım sistemlerinden biridir. Sürekli monokültür tarım ve münavebenin gereği gibi yapılmaması hastalık ve zararlıların aşırı derecede artmasına neden olmuştur. Ayrıca pestisitlerin bilinçsizce kullanımı nedeniyle bazı faydalı böcek ırkları da kaybolmuş ve biyolojik mücadele ortamı olumsuz yönde etkilenmiştir. Aynı şekilde daha çok ürün almak amacıyla tarım topraklarında kullanılan sentetik kimyasal girdiler doğal dengenin bozulmasına, çevre kirliliğine, ürünlerde ilaç kalıntılarına, yıkanan gübrelerin (özellikle azotlu gübreler) yeraltı sularına karışması ile canlılarda nitrat zehirlenmelerine dahi neden olabilmektedir. Bu nedenle günümüzde doğal dengeyi bozmayan, çevre kirliliğini asgariye indiren, insan ve hayvan sağlığına zararlı olmayan tarım sistemlerine önemli ölçüde yönelim başlamıştır.

Aynı alanda ve zamanda birden fazla bitki türünün yetiştirilmesi anlamına gelen Birlikte Ekim (Kass, 1978) monokültür tarımın söz konusu problemlerini azaltabilecek, modern tarıma uyumlu ekonomik ve ekolojik bir tarım tekniğidir. Birlikte Ekim, bitki türleri bakımından çeşitlendirilmiş bir tarım tekniği olup, bu çeşitlilik bazı zararlı böcek türlerinin yoğunluğunun azaltılmasında etkili olmaktadır (Perrin,1977; Bottenberg ve Irvin, 1992). Benzer şekilde farklı bitki türlerinin karışımı ile ortaya çıkan biyolojik, strüktürel ve mikroklimatik çeşitlilik, patojenler ve bazı nematod türlerinin de azalmasına etki yapmaktadır (Perrin, 1980; Zitter ve Simms, 1980). Monokültür tarım tekniklerinde yabancı otların gelişmesine elverişli geniş boşlukların bulunması, birim alandaki yabancı ot popülasyonunun artmasına neden olmaktadır. Oysa birlikte ekim sistemleri, çeşitliliğe bağlı olarak yabancı otların büyüme alanlarını kapatarak daha iyi rekabet etmektedir.

Monokültür tarım tekniklerinde yüksek verim alma isteği aşırı gübre kullanmayı teşvik etmektedir. Buna karşın birlikte ekim sistemlerinde yer alan baklagillerin azot fikse eden bakteriler vasıtasıyla diğer bitkiye ek azot kaynağı sağladığı da bazı araştırıcılar tarafından bildirilmektedir.

Birlikte ekim planlamasında, bitkilerin toprak üzerinde ve kendi aralarındaki etkileri toprak verimliliğini önemli ölçüde etkilemektedir. Uzun yıllar aynı bitkilerin ekildiği monokültür tarım tekniklerinde, yüksek miktarda mineral gübre kullanımı, toprak verimliliğinin azalmasına, çoraklaşmaya ve doğal kaynakların daha yoğun bir biçimde sömürülmesine ve tahrip edilmesine neden olmuştur. Bu nedenle erozyonu, çölleşmeyi, toprak tuzlulaşmasını azaltan yeni tekniklerin geliştirilmesi kaçınılmaz olarak görülmektedir.

Aşırı sentetik gübre kullanımı, koruyucu toprak uygulamalarının da terkine neden olmuştur (Akman, 1993). Birlikte ekimde baklagiller, atmosferdeki azotun toprağa fiksasyonu ile toprağın azot içeriğini artırmaktadır. Ayrıca bugün yabancı ot mücadelesinin temelini ilaçlı mücadele oluşturmaktadır. Oysa birlikte ekimde kullanılan baklagillerin yaygın ve derine giden kök sistemi ile hem kendinden önceki bitkiye verilen gübreden daha iyi faydalanmakta, hemde toprak üstü aksamının oluşturduğu gölge tavı ile toprak nemini uzun süre muhafaza ederek toprağın verimlilik kapasitesini artırmakta, aynı zamanda daha derinlerdeki besin elementlerini kullanarak toprakta tek yönlü bir tüketimin önüne geçmektedir (Francis, 1986). Daha sonra kökler ve hasat artıkları çürüyerek toprağın organik madde içeriğini ve havalanmasını artırmaktadır.

Ayrıca karışımdaki baklagiler, diğer bir çok bitkide olmayan Rhizobium bakterileri ile ortak yaşam halindedir. Bu ortak yaşam, bitkinin diğer bitki besin elementlerinin alabilme yeteneğini artırmaktadır. Böylelikle toprak, bitkiler tarafından daha etkin bir şekilde kullanılmaktadır. Bunun yanında, toprak sık bir bitki örtüsü ile kaplı olduğundan verimli olan üst tabakanın su ve rüzgar erozyonu ile kaybı önlenmektedir. Böylece birlikte ekim geleneksel tarımın olumsuz etkilerini ortadan kaldırarak toprak verimliliği muhafaza etmektedir.

Birlikte ekimlerde, Rhizobium bakterileri vasıtasıyla azot fikse eden baklagil türlerinin yetişme dönemi boyunca diğer bitkiye ek azot sağlayarak daha etkin bir kaynak kullanımı sağladığı bildirilmektedir (Patra ve ark., 1986; Ofori ve Stern, 1987). Baklagil dışındaki diğer bir bitki türünün topraktan alabileceği azot miktarı, fasulye gibi yıllık bir baklagil bitkisinin birlikte ekiminde daha da artabilir. Ofori ve Stern (1987) baklagillere ait azotun arkadaş bitki tarafından alınabilirliğinin bitkinin bünyesine topladığı azotun miktarına, mikrobial mineralizasyon hızına ve baklagil bitkisi tarafından fikse edilen azotun miktarına bağlı olduğunu bildirmektedirler. Dernek (1987), tarafından yürütülen bir ça*lışmada, mısır-fasulye birlikte ekiminin farklı azot dozlarına toplam verim açısından verdiği tepki ve sistemin azot ta*sarrufu araştırılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre, maksimum azot dozu 1. yıl dekara 10 kg, 2. yı1 13 kg olarak bulu*nurken, optimum azot dozları, ilk yı1 dekara 9.5 kg ve ikinci yıl 11 kg olarak bulunmuştur. İki yıllık ortalamalara göre dekara ortalama 10 kg azot sağladığı tespit edilmiştir. Mısır için de*kara ortalama 15 kg saf azotun önerildiği göz önüne alındığında sistemin sağladığı azot tasarrufu açıkça görülmektedir.

Birlikte üretimlerde, karışımlardaki bitkilerin dayanıklılığı veya bağışıklılığı, patojenin üreme ya da yayılma hızını önlemeyi başarabilme hipotezine dayanmaktadır. Genellikle havadan bulaşan patojenlere karşı kılıf (kafes) görevi gören bitki türlerini içine alan birlikte ekim sistemleri, patojenlerin hücumunu engelleyebildiği gibi ortamdaki hava hareketleri, sıcaklık, ışık ve nem gibi klimatik koşullan da değiştirerek, sporların bulaşımını ve patojenlerin etkinliğini azaltabilmektedir (Francis, 1986). Larios ve Moreno (1977) Ascochyta phaseolerum’un mısırla birlikte ekilen börülceye göre yalın ekilen börülcede daha fazla hastalık oluşturduğu ve birlikte ekimdeki mısırın hastalığın yayılma hızını engelleyici rol oynadığını bildirmişlerdir. Yine aynı çalışmada börülce mozaik virüsü ve kloratik mozaik virüsü ile bulaşık bitki sayısı birlikte ekimlerde yalın ekime oranla daha az olmuş, bu da söz konusu hastalığın vektörü olarak bilinen bir Crosemelid böceğine (Diabrotica cerotoma), birlikte ekim parsellerinde daha az rastlanması ile açıklanmıştır. Zitter ve Simms (1980), soya ve yerfıstığı sıraları arasında mısır gibi tampon bir bitki yetiştirildiğinde hastalık patojenin yayılma hızının azaldığını tespit etmişlerdir.
Bitkisel üretimde yabancı ot kontrolü, yetişme dönemi süresince yoğun bir iş gücünü gerektirmektedir. Etkili bir yabancı ot kontrolünde, sulama yöntemleri ve tekniği ile toprak işleme ve herbisitlerin önemi büyüktür. Bununla birlikte herbisitlerle yabancı ot kontrolüne tam anlamıyla güvenmeyen birçok bilim adamı ve üretici vardır (Walker ve Buchanan, 1982). Birçok yabancı ot türünün herbisitlere dayanıklılığı ve maliyetleri günden güne artmaktadır. Herbisitler hem ekonomik açıdan hem de çevre ve insan sağlığı bakımından birtakım olumsuzluklara sahiptir. Zira herbisitler kültür bitkilerine zarar vermeksizin yabancı ot kontrolünü sağlayacak bileşenlerin bir araya getirmenin zor olduğu özel ürünlerdir (Moody ve Shetty, 1981).

Bir çok özelliği ile modern tarımla uyum içinde olan Birlikte Ekim (intercropping), hem toplam verimi artırma hem de doğal kaynakları daha etkin kullanma ve çevresel riskleri en aza indirmesi bakımından ekolojik tarım uygulamaları içinde yer alabilecek alternatif bir tarım tekniği olup konuyla ilgili daha kapsamlı araştırma ve yayım faaliyetlerine ihtiyaç vardır.

Livadi
26.05.2010, 13:58
27 03 2008
Kimyasal sentetik ilaç ve gübrelemeye dayalı geleneksel tarım uygulamaları ile yüksek oranda verim artışı sağlanırken, bunların aşırı kullanımı sonucu maliyet ve çevre kirliliği de gittikçe artmaktadır. Aynı alan ve aynı zamanda birden fazla bitki türünün birlikte yetiştirilmesi anlamına gelen birlikte ekim (intercropping); geleneksel tarımın söz konusu problemlerini azaltabilecek, modern tarımla uyumlu ekonomik ve ekolojik bir tarım tekniği özelliği taşımaktadır.

Birlikte ekim; bitki türleri bakımından çeşitlendirilmiş bir tarım tekniğidir. Bu bitkisel çeşitlilik bazı zararlı böcek türlerinin yoğunluğunun azaltılmasında etkili olmakta, biyotik, strüktürel ve mikroklimatik farklılıklar nedeniyle bazı yabancı ot türleri ve patojenler ile ve bir çok nematod türü bu çeşitlilikten olumsuz etkilenmektedir.
Petrokimyasallara dayalı pestisit ve gübre kullanımını azaltan birlikte ekim, kimyasal ilaç ve gübrelemenin yasaklandığı, bunun yerine doğal mücadele yöntemleri ile doğal bitki besin maddelerinin kullanıldığı ekolojik tarım sistemleri içerisinde yer alabilecek bir tarım tekniğidir.

Ekolojik tarım, günümüzde üzerinde durulması gereken tarım sistemlerinden biridir. Sürekli monokültür tarım ve münavebenin gereği gibi yapılmaması hastalık ve zararlıların aşırı derecede artmasına neden olmuştur. Ayrıca pestisitlerin bilinçsizce kullanımı nedeniyle bazı faydalı böcek ırkları da kaybolmuş ve biyolojik mücadele ortamı olumsuz yönde etkilenmiştir. Aynı şekilde daha çok ürün almak amacıyla tarım topraklarında kullanılan sentetik kimyasal girdiler doğal dengenin bozulmasına, çevre kirliliğine, ürünlerde ilaç kalıntılarına, yıkanan gübrelerin (özellikle azotlu gübreler) yeraltı sularına karışması ile canlılarda nitrat zehirlenmelerine dahi neden olabilmektedir. Bu nedenle günümüzde doğal dengeyi bozmayan, çevre kirliliğini asgariye indiren, insan ve hayvan sağlığına zararlı olmayan tarım sistemlerine önemli ölçüde yönelim başlamıştır.

Aynı alanda ve zamanda birden fazla bitki türünün yetiştirilmesi anlamına gelen Birlikte Ekim (Kass, 1978) monokültür tarımın söz konusu problemlerini azaltabilecek, modern tarıma uyumlu ekonomik ve ekolojik bir tarım tekniğidir. Birlikte Ekim, bitki türleri bakımından çeşitlendirilmiş bir tarım tekniği olup, bu çeşitlilik bazı zararlı böcek türlerinin yoğunluğunun azaltılmasında etkili olmaktadır (Perrin,1977; Bottenberg ve Irvin, 1992). Benzer şekilde farklı bitki türlerinin karışımı ile ortaya çıkan biyolojik, strüktürel ve mikroklimatik çeşitlilik, patojenler ve bazı nematod türlerinin de azalmasına etki yapmaktadır (Perrin, 1980; Zitter ve Simms, 1980). Monokültür tarım tekniklerinde yabancı otların gelişmesine elverişli geniş boşlukların bulunması, birim alandaki yabancı ot popülasyonunun artmasına neden olmaktadır. Oysa birlikte ekim sistemleri, çeşitliliğe bağlı olarak yabancı otların büyüme alanlarını kapatarak daha iyi rekabet etmektedir.

Monokültür tarım tekniklerinde yüksek verim alma isteği aşırı gübre kullanmayı teşvik etmektedir. Buna karşın birlikte ekim sistemlerinde yer alan baklagillerin azot fikse eden bakteriler vasıtasıyla diğer bitkiye ek azot kaynağı sağladığı da bazı araştırıcılar tarafından bildirilmektedir.

Birlikte ekim planlamasında, bitkilerin toprak üzerinde ve kendi aralarındaki etkileri toprak verimliliğini önemli ölçüde etkilemektedir. Uzun yıllar aynı bitkilerin ekildiği monokültür tarım tekniklerinde, yüksek miktarda mineral gübre kullanımı, toprak verimliliğinin azalmasına, çoraklaşmaya ve doğal kaynakların daha yoğun bir biçimde sömürülmesine ve tahrip edilmesine neden olmuştur. Bu nedenle erozyonu, çölleşmeyi, toprak tuzlulaşmasını azaltan yeni tekniklerin geliştirilmesi kaçınılmaz olarak görülmektedir.

Aşırı sentetik gübre kullanımı, koruyucu toprak uygulamalarının da terkine neden olmuştur (Akman, 1993). Birlikte ekimde baklagiller, atmosferdeki azotun toprağa fiksasyonu ile toprağın azot içeriğini artırmaktadır. Ayrıca bugün yabancı ot mücadelesinin temelini ilaçlı mücadele oluşturmaktadır. Oysa birlikte ekimde kullanılan baklagillerin yaygın ve derine giden kök sistemi ile hem kendinden önceki bitkiye verilen gübreden daha iyi faydalanmakta, hemde toprak üstü aksamının oluşturduğu gölge tavı ile toprak nemini uzun süre muhafaza ederek toprağın verimlilik kapasitesini artırmakta, aynı zamanda daha derinlerdeki besin elementlerini kullanarak toprakta tek yönlü bir tüketimin önüne geçmektedir (Francis, 1986). Daha sonra kökler ve hasat artıkları çürüyerek toprağın organik madde içeriğini ve havalanmasını artırmaktadır.

Ayrıca karışımdaki baklagiler, diğer bir çok bitkide olmayan Rhizobium bakterileri ile ortak yaşam halindedir. Bu ortak yaşam, bitkinin diğer bitki besin elementlerinin alabilme yeteneğini artırmaktadır. Böylelikle toprak, bitkiler tarafından daha etkin bir şekilde kullanılmaktadır. Bunun yanında, toprak sık bir bitki örtüsü ile kaplı olduğundan verimli olan üst tabakanın su ve rüzgar erozyonu ile kaybı önlenmektedir. Böylece birlikte ekim geleneksel tarımın olumsuz etkilerini ortadan kaldırarak toprak verimliliği muhafaza etmektedir.

Birlikte ekimlerde, Rhizobium bakterileri vasıtasıyla azot fikse eden baklagil türlerinin yetişme dönemi boyunca diğer bitkiye ek azot sağlayarak daha etkin bir kaynak kullanımı sağladığı bildirilmektedir (Patra ve ark., 1986; Ofori ve Stern, 1987). Baklagil dışındaki diğer bir bitki türünün topraktan alabileceği azot miktarı, fasulye gibi yıllık bir baklagil bitkisinin birlikte ekiminde daha da artabilir. Ofori ve Stern (1987) baklagillere ait azotun arkadaş bitki tarafından alınabilirliğinin bitkinin bünyesine topladığı azotun miktarına, mikrobial mineralizasyon hızına ve baklagil bitkisi tarafından fikse edilen azotun miktarına bağlı olduğunu bildirmektedirler. Dernek (1987), tarafından yürütülen bir ça*lışmada, mısır-fasulye birlikte ekiminin farklı azot dozlarına toplam verim açısından verdiği tepki ve sistemin azot ta*sarrufu araştırılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre, maksimum azot dozu 1. yıl dekara 10 kg, 2. yı1 13 kg olarak bulu*nurken, optimum azot dozları, ilk yı1 dekara 9.5 kg ve ikinci yıl 11 kg olarak bulunmuştur. İki yıllık ortalamalara göre dekara ortalama 10 kg azot sağladığı tespit edilmiştir. Mısır için de*kara ortalama 15 kg saf azotun önerildiği göz önüne alındığında sistemin sağladığı azot tasarrufu açıkça görülmektedir.

Birlikte üretimlerde, karışımlardaki bitkilerin dayanıklılığı veya bağışıklılığı, patojenin üreme ya da yayılma hızını önlemeyi başarabilme hipotezine dayanmaktadır. Genellikle havadan bulaşan patojenlere karşı kılıf (kafes) görevi gören bitki türlerini içine alan birlikte ekim sistemleri, patojenlerin hücumunu engelleyebildiği gibi ortamdaki hava hareketleri, sıcaklık, ışık ve nem gibi klimatik koşullan da değiştirerek, sporların bulaşımını ve patojenlerin etkinliğini azaltabilmektedir (Francis, 1986). Larios ve Moreno (1977) Ascochyta phaseolerum’un mısırla birlikte ekilen börülceye göre yalın ekilen börülcede daha fazla hastalık oluşturduğu ve birlikte ekimdeki mısırın hastalığın yayılma hızını engelleyici rol oynadığını bildirmişlerdir. Yine aynı çalışmada börülce mozaik virüsü ve kloratik mozaik virüsü ile bulaşık bitki sayısı birlikte ekimlerde yalın ekime oranla daha az olmuş, bu da söz konusu hastalığın vektörü olarak bilinen bir Crosemelid böceğine (Diabrotica cerotoma), birlikte ekim parsellerinde daha az rastlanması ile açıklanmıştır. Zitter ve Simms (1980), soya ve yerfıstığı sıraları arasında mısır gibi tampon bir bitki yetiştirildiğinde hastalık patojenin yayılma hızının azaldığını tespit etmişlerdir.
Bitkisel üretimde yabancı ot kontrolü, yetişme dönemi süresince yoğun bir iş gücünü gerektirmektedir. Etkili bir yabancı ot kontrolünde, sulama yöntemleri ve tekniği ile toprak işleme ve herbisitlerin önemi büyüktür. Bununla birlikte herbisitlerle yabancı ot kontrolüne tam anlamıyla güvenmeyen birçok bilim adamı ve üretici vardır (Walker ve Buchanan, 1982). Birçok yabancı ot türünün herbisitlere dayanıklılığı ve maliyetleri günden güne artmaktadır. Herbisitler hem ekonomik açıdan hem de çevre ve insan sağlığı bakımından birtakım olumsuzluklara sahiptir. Zira herbisitler kültür bitkilerine zarar vermeksizin yabancı ot kontrolünü sağlayacak bileşenlerin bir araya getirmenin zor olduğu özel ürünlerdir (Moody ve Shetty, 1981).

Bir çok özelliği ile modern tarımla uyum içinde olan Birlikte Ekim (intercropping), hem toplam verimi artırma hem de doğal kaynakları daha etkin kullanma ve çevresel riskleri en aza indirmesi bakımından ekolojik tarım uygulamaları içinde yer alabilecek alternatif bir tarım tekniği olup konuyla ilgili daha kapsamlı araştırma ve yayım faaliyetlerine ihtiyaç vardır.

ysfaydogan92
16.11.2014, 13:39
organik tarım hakkında makele lazım nerden ulaşabilirim

Mr.Muhendis
16.11.2014, 17:24
organik tarım hakkında makele lazım nerden ulaşabilirim
Science Direct, Web of Science gibi siteler aracılığıyla bulabilirsiniz.

Arzu45
27.10.2015, 16:11
Merhaba hocam Tarım danışmanıyım. Organik zeytin yetiştiren çiftçilerim var yönetmelik haricinde elimde kaynak yok besleme ve bitki korama hakkında nasıl yol izlemeliyim yardımcı olur musunuz?Şimdiden teşekkürler...

Mr.Muhendis
28.10.2015, 10:46
Merhaba hocam Tarım danışmanıyım. Organik zeytin yetiştiren çiftçilerim var yönetmelik haricinde elimde kaynak yok besleme ve bitki korama hakkında nasıl yol izlemeliyim yardımcı olur musunuz?Şimdiden teşekkürler...

Merhaba,

Bakanlığın ilgili birimlerinden, tarım il/ilçe müdürlüklerinden destek alabilirsiniz. Bu konuda bilgim yok.