PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Sürdürülebilir Kalkınma ve Biyolojik Çeşitlilik


Mr.Muhendis
26.06.2010, 19:26
Sürdürülebilir kalkınma, insanın, parçası olduğu ve varlığını sürdürebilmesi için temel desteği sağlayan ekosistemlerle uyumlu ve denge içinde yaşam kalitesinin yükseltilmesini ve geliştirilmesini içerir. Bu anlamda, ekonomik olarak yapılabilirlik, sosyal eşitlik ve çevresel sürdürülebilirlik, sürdürülebilir kalkınmanın temel bileşenleridir. Biyolojik çeşitliliğin sürdürülebilir kullanımı konusunda özgün politikalar geliştirilebilmesi için, öncelikli olarak ülkenin arazi kullanım politikalarında köktenci bir iyileştirme ve ulusal tarım, hayvancılık, istihdam ve sağlık politikalarında ciddi bir değişim gerekmektedir. Bu bütünsel yaklaşım aynı zamanda, yoksullukla mücadele ve gıda temininde dışa bağımlı olma tehlikesi önlenerek, gıda güvenliğinin güvence altına alınması için de gereklidir. Bu doğrultuda, soyu tehlikedeki ve endemik türler ile ekosistem ve yaşam ortamlarının korunmasının yanı sıra, tarım, hayvancılık ve su ürünleri ile ilaç sanayisinde üretim ve tüketim biçimlerinin sürdürülebilirlik anlayışına göre yeniden biçimlendirilmesi bir zorunluluktur.

Biyolojik çeşitlilikte, tür koruma ile sürdürülebilir kalkınma ilişkisi önemlidir. Özellikle soyu tehlikedeki türlerden ekonomik öneme sahip olanların, ender oldukları için, fiyatları da yüksektir. Bu türlerin bulunduğu ortamlarda yaşayan insanların yoksul olması durumunda, kısa sürede yüksek kazanç sağlamaya yönelik yaklaşımlar, uzun dönemde sürdürülebilir yöntemlerle ulaşılacak kalkınma olanaklarını da ortadan kaldırmaktadır. Bu bağlamda, özellikle tarım, hayvancılık ve su ürünlerinde, yerli türlerin ve geleneksel üretim biçimlerinin korunmasına, geliştirilmesine ve özellikle gen kaynaklarının kullanımında bölgeler arası eşitlik ve kuşaklar arası adalet anlayışının gözetilmesi önem taşımaktadır.

Koruma alanları ilan edilmesi, biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilirliği için tek başına yeterli değildir. Biyolojik çeşitliliğin yoğun olduğu ve duyarlı bölgeler için, ulusal kalkınma politikalarının tümleşik bir parçası olarak benimsenmiş özel planlama modelleri gerekmektedir. Deneyimler, koruma alanlarında, duyarlı bölgeleri de kapsayan korunacak ve kullanılacak alanların derecelendirilerek ayrılması, kullanım alanlarında doğrudan o bölgede yaşayanlar için alternatif gelir kaynaklarının oluşturulması ve bu süreçlerin katılımcı bir biçimde yaşama geçirilmesinin çok önemli olduğunu göstermektedir.

Biyolojik çeşitlilik ile toplumsal cinsiyet etkileşimini dikkate alan yaklaşımlara da gereksinim duyulmaktadır. Çevre sorunlarının kadın ve çocukları daha fazla etkilediği bilinmektedir. Benzer bir biçimde, kadınların tarımsal biyolojik çeşitliliğini korunmasındaki rolleri de göz ardı edilmemelidir. Tarımda daha çok kadınların istihdam edildiği bölgelerde, yerli türlerin ve geleneksel üretim biçimlerinin desteklenmesinde en önemli aktörlerin kadınlar olduğu dikkate alınmalıdır.

Ormanlar kişilere, topluluklara ve çeşitli sektörlere ekonomik yarar sağladığı gibi, iklim değişikliğinden su üretimine, erozyonun önlenmesinden sağlıklı yaşam ve ekosistemlere kadar uzanan çok önemli kamusal yararların da kaynağıdır (Konukçu, 2002). Salt ekonomik büyümeyi hedefleyen kalkınma politikaları, ormanların, değeri/fiyatı doğru olarak belirlenmemiş bir biçimde kullanımına yol açmaktadır. Sürdürülebilir ormancılık politikasının temel hedeflerinden biri de, kamusal yarar göz ardı edilmeksizin, kullanıcılarının refah düzeyinin ülkenin refahı ile eşgüdüm içinde yükseltilmesi olarak tanımlanabilir. Orman köylülerinin yoksulluğunun orman dışına çıkarılan arazilerle kalıcı olarak giderilemeyeceği gerçeğinden hareketle, orman ürünlerinden sürdürülebilir yöntemlerle ve bilinçli olarak yararlanmanın sağlanması ve aracı mekanizmalarıyla (kişi ya da gruplar) özendirici önlemlerde düzenlemeler yapılması gerekmektedir.

Öte yandan, biyolojik çeşitliliğin doğru fiyatlandırılması, etkin koruma, sürdürülebilir işletme ile doğru seçilmiş geliştirme yöntemleri ve kullanıcıların bilinçlenmesinin sağlanması, sınırlı ve yenilenemez biyolojik kaynakların optimal kullanımı ve sürekliliği için gereklidir.

Günümüzde geniş bir kabul gören yaşam kalitesinin yükseltilmesi ve sürdürülebilirliğinin sağlanması politikalarının, biyolojik çeşitliliği de içerecek biçimde genişletilmesi gerekmektedir. Çevresel güvenliği sağlamak için, insanın da bir parçası olduğu biyolojik çeşitliliğin yaşam kalitesini de korumak ve sürdürülebilirliğini sağlamak zorunludur.