PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Organik Tarımda Verim ve Maliyetler


organik memo
02.06.2010, 18:41
Organik Tarımda Verim ve Maliyetler

Türkiye’de organik tarım, gelişmekte olan ülkelerin çoğunda olduğu gibi, yurtdışından gelen talep üzerine gelişmiş ülke pazarlarına daha fazla ürün ihraç edebilme ve yeni pazarlara girme adına yapılmaya başlanmıştır.

Türkiye’nin doğal yapısı, tarımda kimyasal kullanımının gelişmiş ülkelere göre daha düşük olması, uygun iklim koşulları gibi faktörler organik tarımın dış pazara yönelik üretim açısından gelişmesine katkıda bulunmuştur. Ancak, aynı gelişmeleri iç pazar açısından söylemek mümkün değildir.

Diğer taraftan yeni bir üretim sisteminin üreticiler tarafından benimsenmesi ve uygulanmasında bu üretim sisteminin verim düzeyi, üretim maliyeti, net kar gibi ekonomik değerlendirmeler etkili olmaktadır.

Organik tarım sisteminin ekonomik yönünü ele alan çalışmalar daha çok organik/entegre/konvansiyonel yetiştiriciliğin mukayesesini konu almaktadır.

Bu çalışmada, organik tarımın ekonomik yönünü inceleyen literatür bilgileri ve Enstitüde yapılan çalışma sonuçları ele alınmıştır.

ORGANİK TARIMDA VERİM

Verim, birim maliyetler üzerinde en büyük etkiye sahiptir. Hedef düşük maliyet ile yüksek verim dolayısıyla yüksek kar elde edebilmektir. Bu nedenle organik tarımda ürün verimlerinde meydana gelebilecek değişmeler önem taşımaktadır. Bu konuda özellikle ABD ve AB gibi gelişmiş ülkelerde bir çok araştırma çalışması yürütülmüş ve yürütülmektedir. Ancak, ekonomik yönden yapılan araştırmalar daha çok tek yıllık bitkilerde ve tek bir üretim dönemini kapsayan çalışmalar şeklindedir.

Türkiye’de 1984 yılından bu yana organik ürün yetiştiriciliği yapılmakla birlikte, organik tarım sisteminin ekonomik değerlendirmesine yardımcı olacak araştırmalar oldukça yetersizdir.

Tek yıllık bitkilerde verimlilik üzerine yapılmış tek yıllık çalışmalardan elde edilen genel sonuç, ekolojik tarım tekniğinin uygulandığı ürünlerde verim düzeyinin, konvansiyonel üretim tekniğinin uygulandığı ürünlerin verim düzeyinden %7 ile %43 arasında daha düşük olduğudur.

Bir yıldan daha fazla üretim dönemini inceleyen bir çalışma ise, ekolojik tarım tekniğinin uygulandığı tek yıllık bitkilerde verim düşüşünün ekolojik tarıma başlanan ilk yıllarda fazla olduğu, sonraki yıllarda ise verimin yükselmeye başladığını ortaya koymuştur

1992 yılında ABD yapılan bir çalışmada konvansiyonel (geleneksel), entegre ve ekolojik olmak üzere 3 domates üretim (açıkta) şekli karşılaştırılmıştır. En fazla verim entegre (5 524 kg/da) mücadelenin uygulandığı parselden alınmış, bunu konvansiyonel (5 486 kg/da) ve ekolojik (3 025 kg/da) parseller izlemiştir.

Ekolojik parselden elde edilen pazarlanabilir domates verimi konvansiyonelin %55’i civarında olmuştur. Ancak ekolojik parselden elde edilen ürünün %50'si birinci kalite olduğu halde diğer iki uygulamadan elde edilen domateslerin ancak üçte biri birinci kalitede olduğu belirlenmiştir (Brumfield, 1993). Organik patates yetiştiriciliği ile ilgili bir diğer çalışmada üç ayrı parselde yürütülen araştırma çalışmasında organik patates yetiştiriciliğinde verim, parsellere göre konvansiyonelden %18-32 ve 59 oranında düşük çıkmıştır.

Yine ABD'de (Washington) 1994-1999 yılları arasında yürütülen bir başka çalışmada, elma yetiştiriciliğinde ekolojik, entegre ve konvansiyonel üretim teknikleri karşılaştırılmıştır. Bazı yıllarda, organik yetiştiriciliğin yapıldığı (1997 ve 1998 yılları) parsellerden daha yüksek verim alınırken, bazı yıllarda konvansiyonel parsellerden daha yüksek verim alınmıştır. Ancak toplamda her üç sistemden de elde edilen verimler arasında istatistiksel olarak önemli farklılık görülmemiştir(Şekil 1).

Şekil 1:Konvansiyonel, entegre ve ekolojik tarım sistemlerinin verim açısından
karşılaştırılması

http://i47.tinypic.com/333iqyw.jpg

İspanya’da yapılan bir çalışmada konvansiyonel ve organik portakal ile mandarin yetiştiriciliği karşılaştırılmıştır.

Organik tarım teknikleri kullanılarak yapılan portakal ve mandarin yetiştiriciliğinde verim konvansiyonele göre sırasıyla %9-10 oranında düşmüştür. Bu verim düşüklüğe karşılık organik ürün fiyatları konvansiyonelden %28-33 oranında daha yüksek olarak işlem görmüştür. Bu durumda işletme net geliri organik ürünler lehine yüksek olmuştur

Türkiye'de yapılan bir araştırmada ekolojik ve konvansiyonel (geleneksel) yöntemlerle üretilen çekirdeksiz kuru üzümün verimi ve üretim maliyeti karşılaştırılmıştır

Salihli yöresinde ekolojik olarak üretilen kuru üzümün ortalama verimi ile konvansiyonel yöntem ile üretilen çekirdeksiz kuru üzümün ortalama verimi arasında istatistiksel bir fark bulunmamıştır.

Kemalpaşa yöresinde ise ekolojik olarak üretilen kuru üzümün veriminin konvansiyonel olarak üretilen çekirdeksiz kuru üzümün veriminden %35 oranında daha yüksek olduğu belirlenmiştir.

Verim düşüklüğünün oranı:
Üründen Ürüne,
Daha önce kullanılan yoğun sentetik girdilerin etkisiyle toprağın biyolojik dengesinin bozulma durumuna (özellikle gelişmiş ülkelerde),
Üreticinin organik tarım konusundaki teknik bilgi düzeyi gibi birçok faktöre bağlı olarak değişmektedir.
Çok yıllık bitkilerle yapılan çalışmalardan elde edilen verimde bariz bir değişikliğin olmadığı söylenebilecektir.

ORGANİK TARIMDA MALİYET

Yine mevcut literatürlerden edinilen bilgilere göre ekolojik tarım ile konvansiyonel tarımda üretim maliyetleri arasında kesin ifadeler kullanılabilecek bir farklılık sözkonusu değildir. İzmir ilinde yapılan çalışmada ekolojik tarımda kullanılan girdiler için yapılan harcamanın konvansiyonel tarıma göre %12 civarında daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Bu farkı yaratan en büyük etken ise çiftlik gübresinden kaynaklanmaktadır. Yine zararlı mücadelesinde kullanılan biyolojik kontrol ajanları şu anda ülkemizde az bulunması ve yüksek fiyatlarla satılması gibi nedenlerle mücadele masraflarını arttırmaktadır.

ABD'de yapılan ve yukarıda bahsedilen elma ile ilgili çalışmada ise denemenin iki ayrı yılında (1995 ve 1997) ekolojik ürün üretim maliyeti diğer iki sistemden daha yüksek çıktığı halde, 1999 yılında organik tarım maliyeti bariz şekilde diğer iki sistemin maliyetinden düşük çıkmıştır. Ayrıca daha az miktarda girdi kullanılması nedeniyle ekolojik tarımda üretim masraflarının geleneksel tarıma göre daha düşük düzeyde olduğunu ortaya koyan çalışmalarda vardır.

Diğer taraftan İspanya’da yapılan bir çalışmada organik ve konvansiyonel Portakal Maliyeti karşılaştırılmıştır. Organik yetiştiricilikte mücadele ve su giderlerinde azalma olmakla birlikte özellikle işçilik giderlerinde önemli oranda artış sözkonusudur.

Organik tarımda konvansiyonel yetiştiricilikte sözkonusu (en azından şu anda, bundan sonra kayıtlı ve sertifikalı üretim zorunlu hale gelebilecektir) olmayan kontrol ve sertifikasyon ayrı bir gider kalemi oluşturmakta buda ek bir maliyet anlamına gelmektedir.

Tablo 4: Organik ve konvansiyonel portakal üretim maliyeti (Pst/ha)

Girdi/İşçilik Organik Konvansiyonel
Gübre 165 000 74 876
Mücadele 12 883 135 440
Su 151 600 160 000
İşçilik 433 412 172 790
Toplam 770 895 551 076

Organik tarımın ekonomik açıdan değerlendirilmesinde en önemli göstergelerden birisi de net gelirdir. Gelişmiş ülkelerde genel olarak verimin biraz düşük ve maliyetin yüksek olmasına karşılık net gelir daha yüksek olmaktadır. Burada etkili olan faktör organik ürünlerin satış fiyatının piyasa fiyatına belirli oranda prim eklenerek oluşması nedeniyle konvansiyonelden daha yüksek olmasıdır. Türkiye’de ise ne etkili bir destekleme nede yeterli prim ödemesi sözkonusu olmamakla birlikte bazı organik ürünlerin satış fiyatı konvansiyonele göre %10-20 oranında daha yüksektir.

SONUÇ

Başta taze meyve ve sebze olmak üzere uluslararası ticaret daha çok satın alıcı yada tüketiciye dayalı olarak gelişmektedir. Tüketicilerden gelen talebi karşılamaya çalışan süpermarketler kaliteli, sağlıklı ve yeterli miktarda ürünü istenilen zamanda ve yerde temin etmeye çalışmaktadır. Türkiye Avrupa’nın bahçesi (şimdilerde İspanya için söyleniyor) olabilecek potansiyele sahip olup bu durum organik tarım için de geçerlidir.

Ancak organik tarımda iyi bir üretim yönetimine ihtiyaç duyulmaktadır. Pazar araştırmalarına dayalı kısa, orta ve uzun dönemli planlama yapılması şarttır. Makro düzeyde, destekleme politikaları oluşturulmalı ve ihracat teşvik edilmelidir. Bu düzenlemelere esas oluşturabilecek, üreticinin bilinçlenmesi ve aktif bir tüketici talebi oluşturulabilmesi için “Doğru ve Kolay Ulaşılabilir” bilgi ağı oluşturulması gerekliliği vardır.

Maliyetin düşürülüp verimin artırılabilmesi için gerekli olan alternatif girdilere ilişkin araştırma çalışmaları son derece yetersizdir. Sentetik girdilerin yerini alabilecek doğal ve Türkiye kökenli hammaddeye dayalı girdiler konusu öncelikle ele alınmalıdır.

Bir ürünün “ekolojik tarım sistemi ” ile yetiştirilmiş olması gerekli ancak pazarda satılabilmesi için yeterli değildir. Bu nedenle “kalite” ve “güven” konusu mutlaka sağlanmalıdır.

Verim ve üretim maliyeti işletmecinin teknik bilgi seviyesi, üretim yapılan ekolojinin durumu, girdilerin temin edilme kolaylığı gibi birçok faktörün etkisi altındadır.

Konvansiyonel tarım sisteminden gerçek anlamda kar sağlayacak ölçüde bilinçli üretim yapan bir üreticinin organik tarımda başarılı olmaması için hiç bir sebep yoktur.