PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Türkiye Tohum Gen Bankası açıldı


Livadi
18.03.2010, 12:21
Dünyanın üçüncü büyük tohum gen bankası olan Türkiye Tohum Gen Bankası açıldı.

http://cdn1.cnnturk.com/handlers/file.ashx?FileID=314530&Width=292&Height=0&BlackWhite=False

Tarım Bakanlığı'nın Yenimahalle Kampüsü'ndeki bankanın açılışını yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Ülkemizin yedi bölgesinin tamamında dünyada eşi benzeri olmayan bitkiler bulunuyor. Bildiğiniz gibi ülkemiz toprakları Güneydoğu Anadolu Bölgemiz, Harran ovası dünyada tarımın ilk kez yapıldığı topraklar olarak bilinir. Bu noktada da binlerce yıllık bir tecrübenin sahibiyiz aslında. Evet, bizim petrolümüz yok, bizim uçsuz bucaksız altın madenlerimiz de yok ama belki bunlardan çok daha önemli, çok daha değerli bereketli topraklarımız var" dedi.

Erdoğan, daha sonra meşhur bir Kızılderili atasözünü paylaştı:

"Son ağaç kesildiğinde, son nehir kirlendiğinde ve son balık öldüğünde o zaman paranın yenmediğini anlayacaksınız."

Kaynakların sınırsız şekilde kullanılmasının, tabiatın sorumsuzca kirletilmesinin, gelecek nesiller düşünülmeden imkanların büyük bir iştah ile tüketilmesinin gelecek adına herkesin kaygılanmasına yettiğini anlatan Başbakan Erdoğan, "Bugünden önlem almak zorundayız. Sorumlu davranmak, öngörülü davranmak, tedbirli olmak ve bugünden gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya teslim etmenin mücadelesini vermek zorundayız. Aslında hepimiz sorumluyuz" dedi.

Bankanın önemi

Dünyanın sayılı ve önemli bir gen merkezi olan Türkiye'deki 12 bin civarındaki bitkinin 3 bin 900'den fazlası endemik (başka yerde olmayan) bitki. Türkiye ekonomik öneme sahip birçok bitki türünün de anavatanı.

Buğdayın 24, arpanın 8, çavdarın 4, yulafın 6 yabani akrabası Türkiye'de bulunuyor. Hububat, baklagillerin yanı sıra meyve ve sebze açısından da gen kaynağı olan Türkiye'de, Türk insanının eliyle geliştirilen, birçok yerel çeşit de bulunuyor.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, yerel çeşitler başta olmak üzere genetik kaynakların öncelikle toplanması, muhafazası ve çeşitlendirmesine dönük birçok çalışma yürütüyor. Bu kapsamda toplanmış 62 binden fazla tohum numunesi İzmir ve Ankara'daki gen bankalarında muhafaza ediliyor.

8 binin üzerinde meyve ve asma çeşidi de 16 değişik Araştırma Enstitüsünde arazi gen bankalarında koruma ve değerlendirmeye alınmış durumda.

Türkiye Tohum Gen Bankası ise dünyanın üçüncü büyük tohum gen bankası. Çin ve ABD'den sonra üçüncü olacak 250 bin örnek kapasiteli bankanın kapasitesi ileri ki aşamada 300 bin çeşide kadar çıkarılabilecek.

Eski 20 derecede saklanacak

Tohum gen bankasında tohumlar, eksi 20 derecede uzun süreli, özel ambalajlı ve özel iklim şartları altında, sıfır derecede orta süreli ve artı 4 derecede kısa süreli muhafaza olmak üzere 3 şekilde saklanacak.

Tohumların gen bankalarında muhafazası bakımından Türkiye'nin, bölgesinde önder bir konumda bulunduğunu belirten yetkililer, Türkiye'nin bu alandaki çalışmalara 1964'te başladığını, Ulusal Tohum Gen Bankası'nın 1974 yılında şimdiki adı Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü (ETAE) olan Bitki Araştırma ve İntrodüksiyon Merkezi'nde kurulduğunu ifade etti.

Türkiye Tohum Gen Bankası'nın faaliyete girmesi biyolojik çeşitlilik, genetik kaynakların korunması ve değerlendirilmesinde önemli bir adım olarak niteleniyor.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığının, Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğüne bağlı 28 Araştırma Enstitüsünde bitkisel biyolojik çeşitlilik ve genetik kaynaklar konusunda çalışmalar yapılıyor.

Gen bankasında şu çalışmalar yürütülecek:

- Ülke genelinde genetik materyalin toplanması ve yurt içinde ihtiyaç duyulan genetik materyallerin yurt dışından temini.

- Türkiye'deki bitki genetik kaynakları materyalinin bitki ıslahında kullanılmak üzere saklanması ve çeşit geliştirme çalışmalarında kullanımı.

- Genetik kaynakların kaydedilmesi.

- Doğal kaynaklarla ilgili veri tabanı oluşturulması.

- Halkın bilinçlendirilmesi.

- Muhafazaya alınan materyalin ülke içindeki üniversiteler, araştırma enstitüleri ve ilgili diğer kuruluşlar işbirliği içerisinde karakterizasyonu.

- Endüstride, çeşitli çevre kirliliği sorunlarının çözümünde ve tarımda değişik amaçlarla kullanılabilecek Mikrobiyal Kültür Koleksiyonunun oluşturulması ve saklanması.

Mr.Muhendis
20.03.2010, 12:09
Temeli 30 Temmuz 2009’da atılan ve alanında dünyanın 3. büyüğü olan “Türkiye Tohum Gen Bankası” Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker, Bakanlar, milletvekilleri, üst düzey yöneticiler ve çok sayıda davetlinin katıldığı bir törenle açıldı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın Yenimahalle Kampüsü'ndeki “Türkiye Tohum Gen Bankası”nın açılış törenine katıldı. Burada bir konuşma yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin tarım alanında lider ülkelerden biri haline gelmesini sağlayacak olan bir büyük projenin daha hayata geçtiğini ifade ederek, “Bu banka 250 bin numune saklama kapasitesiyle ABD ve Çin'den sonra dünyanın en büyük 3'üncü gen bankası olma özelliği taşımaktadır” dedi.

Bankanın faaliyetlerine 10 bin adet tohum örneğiyle başladığını ve gerekli görülmesi halinde kapasitenin 300 bine çıkarılabileceğini belirten Başbakan Erdoğan, ”İzmir'de bulunan gen bankasındaki 55 bin tohum gen örneğinin birer kopyası bu bankaya taşınacak. Zaman içinde Türkiye'deki bütün bitki türleri bu bankada muhafaza edilecek” şeklinde konuştu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, aynı anda dört mevsimin yaşandığı, tarımın hemen her türünün yapıldığı, son derece bereketli ve verimli topraklara sahip olduğumuzun altını çizererek, dünyada mevcut olan 11 bin civarındaki endemik bitki türünün üçte birinden fazlasının yani yaklaşık 4 bin tanesinin ülkemizde bulunduğunu vurguladı.

”Bildiğiniz gibi Güneydoğu Anadolu Bölgemiz, Harran Ovası dünyada tarımın ilk kez yapıldığı topraklar olarak bilinir. Bu noktada da binlerce yıllık bir tecrübenin sahibiyiz aslında. Evet, bizim petrolümüz yok, bizim uçsuz bucaksız altın madenlerimiz de yok ama belki bunlardan çok daha önemli, çok daha değerli bereketli topraklarımız var. Burada bir Kızılderili atasözünü paylaşmak isterim, ‘Son ağaç kesildiğinde, son nehir kirlendiğinde ve son balık öldüğünde o zaman paranın yenmediğini anlayacaksınız'. Kaynakların verimli kullanılması ve adil biçimde paylaşımı için küresel ölçekte önlem alınması bugün her zamankinden daha fazla önemlidir” diyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ”Tahminlere göre şu anda dünya üzerinde 1.3 milyar insan açlığın pençesinde bulunuyor. Küresel finans krizi bu sayının artmasında önemli rol oynamaktadır. Kaynakların sınırsız şekilde kullanılması, tabiatın sorumsuzca kirletilmesi, gelecek nesiller düşünülmeden imkanların büyük bir iştah ile tüketilmesi gelecek adına herkesi kaygılandırmalıdır” şeklinde konuştu.

Sorumlu ve öngörülü davranmanın, tedbirli olmanın ve bugünden gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya teslim etmenin mücadelesini vermenin önemine değinen Başbakan Erdoğan, Türkiye'de tarım sektörünü çok köklü biçimde ele aldıklarını ve uzun vadeli bir bakış açısıyla tarımda çok büyük yatırımları gerçekleştirdiklerini, iktidarları döneminde tarımda başlattıkları birçok uygulamanın ilk olma özelliği taşıdığını sözlerine ekledi.

Mazot desteğinin ilk kez kendi iktidarları döneminde verilmeye başlandığını hatırlatan Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Tarımı bu ülkenin en büyük zenginliği, en büyük birikimi ve geleceğin de garantisi olarak gördük, görüyoruz. Bu anlayışla çiftçimizi, köylümüzü yalnız bırakmamanın gayreti içindeyiz. GAP, DAP ve KOP Projeleri... Hep konuşuruz, 'Hollanda'dan büyük Konya Ovamız var'. Tamam da kardeşim, ne yaptın? Önce bunu söyle. Ama ne oldu. Biz iki şeyi çok iyi başardık. Suya baktık... Hep söylüyoruz ya 'su akar Türk bakar'. Sularımız aktı gitti, değerlendirdik mi? Yok. Toprağa baktık.

Dünya, muhtemel bir gıda krizi beklentisi içindeyken biz bu devasa boyuttaki projelerle Türkiye'nin dünyanın bir gıda üssü, bir tahıl ve tarım merkezi yapmak için tüm imkanlarımızı seferber ettik. Onun için bu projeler hayata geçiyor. Beş yıl sonra bu farklı gelişmelerin neticelerini hep birlikte alacağız. Şu anda her 3 proje de belirlediğimiz takvim çerçevesinde ilerliyor.

Bu hafta sonu Şanlıurfa'ya gideceğim, Eğitimden sağlığa, ulaştırmadan kültüre kadar her alandaki yatırımlarla bölgenin çehresini değiştiriyoruz.

Konya Ovası Projesi ile 703 bin hektar tarım arazisini suyla buluşturmayı hedefliyoruz. 429 bin hektar alanı su ile buluşturduk. GAP'a bu yıl 3.1 milyar TL kaynak tahsis ettik. Özellikle GAP bölgesinde su ile buluşturmayı hedeflediğimiz arazi yüzölçümü 1 milyon 820 bin hektar. Şu anda 300 bin hektar su ile buluştu. 2013 yılına geldiğimizde 1 milyon 60 bin hektarlık kısmı su ile buluşturmayı hedefliyoruz. Bölgedeki önemli uygulamalarımızdan biri de arazi toplulaştırma projeleri oldu. GAP bölgesinde bu proje ile yaklaşık 2 milyon hektar alanda arazi toplulaştırması gerçekleşecek. Projeye ilişkin ihalelerin bir bölümü 2009 sonu itibarıyla tamamlandı. Ülkemizde bugüne kadar yapılan toplam toplulaştırma yaklaşık 1 milyon hektardır. Bizim planladığımız toplulaştırma alanı ise Cumhuriyet tarihimizin tamamının iki katı, 2.1 milyon hektar.

Sadece bölgenin değil, Türkiye'nin 7 coğrafi bölgesinin, 81 vilayetinin çehresi değişiyor. Hükümeti tarıma, çiftçiye, köylüye hiçbir şey yapmamakla itham edenleri, lütfen o toprakları, o toprakları ekip biçen vatandaşlarımı ziyaret etmeye çağırıyorum. Çiftçinin ayağına gitmezseniz, çiftçiyi toprağında çalışırken alın teri dökerken ziyaret etmezseniz, sorununu da anlayamazsınız, çözümü de üretemezsiniz. Sıkıntı yok mu, elbette var ama aşmak için de ortada hükümetin samimi gayreti var, çabası var orta ve uzun vadeli projeleri var. Üstelik biz, tarıma da, tarımın geleceğine de dar bir vizyon ile bakmıyoruz. Yerel değerlerden yola çıkıyor, önümüze küresel ve evrensel boyutta hedefler koyuyoruz.

Tarım sektörü, 2008 yılında küresel krize rağmen yüzde 3.5 oranında büyüme kaydetti. 2009 yılının ilk 3 ayında ise 3.3 büyüme gerçekleşti. Diğer taraftan tarımsal dış ticaret hacminde de 2002 yılına göre 2.6 kat artış kaydedildi. 2002 yılında yüzde 59 olan tarımsal kredi faiz oranlarını yüzde 13'e çektik. Daha önce faiz boyunduruğu altında inim inim inletilen çiftçinin yaşamını kolaylaştırdık. Çiftçiye daha öncekilere göre daha uygun kredi olanakları sağladık.

Kullandırılan kredinin yüzde 94'ü sübvansiyonlu kredi kapsamına alındı ve faiz oranları da yüzde 0 ila 9,75 aralığına çekildi. Türkiye, bu rakamlara ilk kez şahit oldu.

Türkiye tarıma adeta petrol rezervi gibi, altın rezervi gibi yaklaşmak hem de hiçbir zaman tükenmeyecek bir rezerv gibi yaklaşmak ve buna göre politikalar üretmek zorundadır. Bu anlayışla hareket ettik ve inşallah çok daha fazlasını Türkiye'ye, milletimize kazandıracağız. Ben tarımın geleceğine ilişkin çok büyük umutlar taşıyorum. Milletimin, ülkemin geleceği adına büyük umutlar taşıyorum. Hükümet olarak biz, su kanallarını inşa edeceğiz, barajlar, göletler inşa edeceğiz, çiftçimizi her açıdan destekleyecek, tarımın neye ihtiyacı olursa onu yerine getireceğiz, bizim çalışkan çiftçimiz de emeğini, alın terini toprağa tohum olarak ekecek ve bunun karşılığını da kat kat alacak. Kazanan çiftçimiz olacak, kazanan ülkemiz olacak. Tarım sektörümüz adına hayati önem taşıyan bu Tohum Gen Bankasının bir kez daha hayırlı olmasını diliyorum, emeği geçen herkesi tebrik ediyorum.”

Törende bir konuşma yapan Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker de, Türkiye Tohum Gen Bankası’nın altyapısında dünyadaki son teknolojinin kullanıldığını ve bankanın sanayicinin, üreticinin ve bilim adamlarının faydalanabileceği şekilde dizayn edildiğini söyledi. Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker, Başbakan Erdoğan’ın Gen Bankası konusunda 9 ay önce kendisine talimat verdiğini belirterek, ''Talimatınızla kuruldu, sizin eseriniz. Türkiye için çok önemli bir kurum'' dedi.

Türkiye'nin jeostratejik önemi yanında yüksek düzeyde agrostratejik önemi bulunduğunu belirten Bakan Eker konuşmasında şu hususlara yer verdi:

“Dünyadaki 8 gen merkezinden üçü Anadolu'da kesişiyor. Türkiye'de kaydedilmiş 12 bin bitki türünün 3 bin 905'i endemiktir. 10 milyon kilometre karelik Avrupa topraklarındaki endemik bitki türü sayısınin 2 bin 400 olduğu dikkate alınırsa Türkiye'nin ne kadar önemli bir gen kaynağı olduğu ortaya çıkar.

Dönemimizde çıkan Tohumculuk Yasası ve Islahçı Hakları Yasası'ndan sonra tohumculuk alanındaki çalışmalar hızlandı. 2005'te 620 bin dönüm sera alanında kullanılan hibrid tohumun yüzde 10'u yerli iken geçen yıl itibariyle bu oran yüzde 35'e çıktı. 2012'de ise bu oranı yüzde 65-70'e ulaştırmayı hedefliyoruz. Tarla bitkileriyle ilgili tohumların halen ortalama yüzde 98’i yerli üretimle karşılanıyor. Tarımsal araştırmalar konusunda TÜBİTAK'la önemli işbirliği yapıyoruz. Soğanlı Yumru Süs Bitkileri Projesiyle 260 endemik bitki türü tescil edildi ve üretimine başlandı. Bunlar kısa sürede endüstride kullanılabilir hale getirilecek. Hayvan gen kaynakları konusunda da TÜBİTAK'la işbirliği içindeyiz.”

Gen Bankası hakkında da bilgi veren Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker, öncelikle bitki tohumlarının burada kayıtlarının yapıldığını, ayrıca kısa, uzun ve orta dönemde kullanımını sağlamak üzere değişik sıcaklıklarda koruma altına alındığını belirtti.Gen Bankası'nın altyapısının dünyadaki en son teknolojiyle hazırlandığını, gen kaynaklarının sanayici, üretici ve bilim adamlarının faydalanacağı şekilde dizayn edildiğini bildirine Bakan Eker, Gen Bankası'nda ayrıca tarımda kullanılan mikroorganizmaların da -196 derecede korunarak istendiği anda hizmete sunulabileceğini söyledi.

Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker, Türkiye'de halen 66 bin hububat, bakliyat, sebze, meyve, tohum çeşidinin kayıt ve koruma altında olduğunu, bunların birer örneğinin Gen Bankası'na nakledileceğini, burada ayrıca bir bitki müzesi de kurulduğunu açıklayan Bakan Eker, Gen Bankası’nın kapasitesinin 250 binden 300 bine çıkarılmasının da mümkün olacağını kaydetti. Bakan Eker, “Uluslararası sözleşmeler gereği diğer ülkelerden de gen kaynağı alınacak. Gen Bankası tarım sektörü ve gıda sanayi için gerçek bir zenginlik olan tarımsal kaynakların kullanılmasını sağlayacak'' dedi.