PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Süs Bitkilerinde Çoğalma


Mr.Muhendis
16.02.2010, 16:11
İç ve dış mekanlarda kullanılan süs bitkileri genel olarak iki yöntemle çoğaltılmaktadır. Generatif (eşeyli) çoğaltma ve vegetatif (eşeysiz) çoğaltma.

1. Generatif Çoğaltma (Eşeyli Çoğaltma)

1.1. Tohumla çoğaltma

Çiçek açan tüm bitkiler özellikle, annual-(tek yıllık)- ve biannual-(iki yıllık)-süs bitkileri eşeyli olarak yani tohumla üretilir. Tohumla üretim şu koşullarda geçerlidir: Ekimden itibaren bitki gelişene dek geçen kültür süresinin uzun zamana gereksinim göstermediği, çimlenme yeteneğine haiz, iyi kaliteli tohum elde etmenin kolay olduğu, çelikle üretim için elde yeterince anaç bitkinin bulunmadığı, fazla sayıda bitki ve yeni çeşit elde etmenin söz konusu olduğu durumlar.

Eşeyli üretimde en önemli hususlar:

* Tohum alınacak bitkilerin saptanması,
* Hasat olgunluğuna ulaşmış tohumların saptanması,
* Tohumların toplanma zamanlarının saptanması

Ekim yapılacak kasa, tava veya yastıkların diplerine, suyun drene olmasını sağlayarak genç fideciklerde kök çürümelerine engel olmak üzere küçük saksı kırıkları veya çakıldan l .5-2 cm yükseklikte bir drenaj tabakası yapılmalı, bu tabakanın üzerine de sterilize edilmiş harç yerleştirilmelidir Az miktarda tohum ekiminde, dibi delikli tahta veya plastik kasaların kullanılması elverişlidir. İdeal bir çimlenme ortamı, tohumların çimlenmesini sağlayacak kadar neme, tohuma sürekli su temin edebilecek fiziksel özelliklere ve iyi bir havalandırma yeteneğine sahip olmalıdır Çimlendirme ortamı olarak toprak, kum, yaprak çüruntüsü, torf, perlit, vermikülit veya bunların değişik oranlarda karıştırılmasından elde edilen harçlar kullanılır. Tohum ekiminde, tohumlara verilecek asgari derinlik genellikle tohum büyüklüğü kadardır Çok ince, hafif tohumların üzen örtülmez, çimlendirme ortamına düz bir tahta ile hafifçe bastırılır. Tohum ekim kabı, ekimden sonra suya batırılarak alttan su emmesi sağlanır. Tohumların yerlerinden oynamaması için üstten sulama yapılmamalıdır.

Ekilen tohumların üzeri çimlenme görülünceye kadar plastik bir örtü, cam bir levha veya gazete kağıdı ile kapatılarak oransal nemin aynı seviyede tutulması sağlanır Tohumların çimlenmesinden bir süre sonra fideler birbirlerinin beslenme, havalanma ve ışıklanmalarını engellememek ve kaliteli fide elde etmek için 2-3 gerçek yapraklı iken başka bir ortama nakledilirler. Bu işleme "şaşırtma" yada "seyreltme1 adı verilir. Bazı süs ağaç ve çalılarının tohumları fizyolojik çimlenme engeline sahip olup, tohum kabukları da geçirgen olmayan bir yapıya sahiptir. Bu yapıya sahip bitkilerin tohumlan optimum çimlenme koşullarına ekilseler dahi, önceden gerekli bazı ön işlemlere tabi tutulmadıkları takdirde çimlenemezler. İste, tohum kabuğunu yumuşatmak, dinlenme halindeki embriyoları çimlenme olgunluğuna getirmek amacıyla yapılan bu ön işlemlerden en çok uygulananı "katlama"dır. Katlama, çimlenme engeli olan tohumların serin bir ortamda ve nemli kum içinde, tohumların tür ve çeşidine göre değişen sürelerde ve derecelerde bekletilmesidir. Gül, Ladin, Göknar, Erguvan, Akçaağaç gibi süs bitkilerinin tohumları katlama işleminden sonra ekilirler.

Tek veya çok yıllık çiçek açan süs bitkilerinin tohumları kasa, tava veya yastıklara ekilebilir. Sera içinde ve alttan ısıtmalı sıcak yastıklara yapılacak ekim için her yıl yeni torf kullanılmalı veya eski torf metil bromit ile dezenfekte edildikten sonra kullanılması gerekmektedir. Kasa veya tavalara yapılacak ekimlerde alt kısma suyun drene edilmesi ve kök çürümelerini engellemek amacıyla çakıl taşlan veya saksı kırıkları serilir üzerine ince deliklere sahip elek teli serilir ve torf ilave edilir. Az miktarda tohum ekiminde dibi delikli tahta veya plastik kasalar kullanılabilir. Çiçek tohumları serpme, tek tek veya elek kullanılarak birbirine temas etmeyecek şekilde torfun üzerine ekilir. Ekim sırasında torflu yüzeyin düzgün olması gerekir. Aksi taktirde tohumlar derinde kalır ve çıkış oranı (çimlenme) azalır

Tohumların üzerlerinin kapatılması (kapaklama) için bir miktar torf ayrılmış olmalıdır Ayrılan bu torf demir telden yapılmış ince delikli eleklere konularak elek hafifçe sallanır ve tohumların üzerinde 1-2 mm kalınlık oluşturacak şekilde serilir. Tohumlar ekildikten ve üzerleri torf ile kapaklandıktan sonra süzgeçli kovalar yardımıyla tavalardaki torfun yukarıdan aşağıya doğru en az 4-5 cm 'lik kısmı ıslanacak şekilde ilaçlı su ile sulanma yapılır. Sulama sırasında suyun damlalar şeklinde değil çok ince zerrecikler şeklinde olması gerekir Aksi taktirde tohumların üzeri açılabilir. İlk sulama sırasında sulama suyuna kök boğazı çürüklüğü ve çökerten hastalığına karşı PREVİCUR-N (veya PROPIANT) ilacı katılmalıdır. Tohumlar ekildikten ve ilk sulama suyuna yukarıda adı geçen ilaç katıldıktan sonra her üç günde bir bu ilacın katıldığı su ile sulama yapılarak hastalıklara karşı önlem alınmalıdır. Sulamada mistleme sisteminden yararlanılır. Ancak mistleme başlıklarının açık olması, tıkalı, bozuk olmaması ve suyu damlatacak şekilde bırakmaması gerekmektedir. Sulama sıklığı TORF YÜZEYİ KURUDUKÇA SULA prensibine dayanır. Alttan ısıtma tavalarındaki sıcaklık (bottom heating) 18-20 °C olmalıdır.

iyi bir çimlenme ortamı yeterli neme, iyi fiziksel özelliklere ve havalanmaya sahip olmalıdır. Bu amaçla toprak, kum, yaprak çürüntüsü, torf, perlit, vermikülit veya daha önce de belirtildiği gibi bunların değişik oranlarda karıştırılması ile elde edilen harçlar kullanılmaktadır.

Tohum ekiminde çimlenmede ışığın rolü dikkate alınarak (Celosia - vapur dumanı mutlak ışık ister) yüzeye veya tohum kalınlığı kadar derine ekilir. Çok ince ve hafif olan tohumların üzen örtülmeyebilir. Tohumlar sıraya veya serpme olarak ekilir. Ekim öncesi ortam tahta veya mala ile düzeltilir ve hafifçe bastırılır. Ekim sonrası süzgeçli kova ile veya mistleme yardımıyla üstten sulama yapılır. Kasa veya küçük kaplara yapılan ekimlerde kap su içine batırılarak alttan su emmesi sağlanır. Üstten yapılacak sulamalarda tohumlar yerinden oynayabilir.

Ekilen tohumların üzeri çimlenme başlayana kadar plastik örtü, cam, levha veya gazete ile kapatılarak oransal nem aynı seviyede tutulur. Fidelerde gerçek yapraklar çıkınca torbalara şaşırtma yapılmalıdır. Bu işlem ışık, beslenme ve havalanma bakımından fidenin isteklerinin karşılanmasını ve kaliteli fide elde etmeye imkan sağlar. Şaşırtma yapılmayacak ise mutlaka seyreltme yapılmalıdır.

Gül, ladin, göknar, erguvan ve akçaağaç gibi süs bitkilerinin tohumları büyük ve sert kabuklara sahiptir. Suya karşı geçirgen olmayan bu kabukların yumuşatılması ve çimlenmeyi engelleyici maddelerin tohum bünyesinden uzaklaştırılması amacıyla yapılan işlem katlama'dir.

1.2. Sporla çoğaltma

Eğrelti olarak bilinen çiçeksiz süs bitkileri (Adiantum, nephrolcpis) spor ile üretilir. Spor, tek hücreden oluşmuş nemli ortamlarda yaşayan ve yaprakların alt yüzeyinde meydana gelen oluşumlardır Spor kesesi içinde yer alan bu sporlar kesenin olgunlaşıp patlaması ile etrafa yayılarak uygun ortam bulunca çimlenerek gelişmeye başlarlar

Sporlar özel ortamlarda çimlendirilir. Bu amaçla 1:1 oranında torf+ince kum veya 1:1:1 oranında tınlı toprak+yaprak çürüntüsü+kaba kum karışımları kullanılmaktadır. Bu karışımlar, spor ekiminden önce elekten geçirilerek sterilize edilmelidir. Sporların ekiminde iki yöntem izlenir Bunlardan biri sporlar yaprakların üzerinden ayrılmadan yaprak parçalarının sporlu kısmı harç üzerine yerleştirilir diğerinde ise sporlar yapraklardan ayrıldıktan sonra elle karışım üzerine ekilir.

Spor ekimi özellikle ağustos-eylül veya aralık-mart ayları içinde yapılır. Spor ekimi yapılan tavaların üzeri cam ile örtülür veya 21-24°C'lik alttan ısıtma sıcaklığı uygulanır Çimlendirme ortamı sürekli nemli tutulmalıdır. Yapraklar oluşuncaya kadar alttan sulama yapılırken sonra üstten yapılır. Çimlenme başladıktan sonra yastığın üzerindeki cam veya plastik örtü biraz ışık girmesi için aralanır Sporların tümü çimlendikten sonra

Bitkilerin vegetatif organlarıyla (sürgün, gövde, kök, yaprak gibi) yapılan üretimdir. Süs bitkileri genelde generatif yöntemden çok vegetatif yöntemlerle üretilmektedir. Vegetatif üretim sonucu ana bitkiye benzer özellikler taşıyan bitkiler elde edilmektedir. Bununla birlikte vegetatif üretilen bitkilerde zaman zaman mutasyonlar sonucu genetik yapıda farklılıklar görülebilir. Mutasyonlar, hücre bölünmeleri sırasında kromozomlarda meydana gelen değişiklikler sonucu ortaya çıkmaktadır. Kısmen mutasyona uğramış dokular himeyre adı verilen farklı bir yapı meydana getirmektedir Buna örnek olarak sarı kenarlı Paşa Kılıcı bitkisi verilebilir

2. Çelikle çoğaltma

Bir bitkinin gövde, değişikliğe uğramış gövde, yapraklar veya kökler gibi vegetatif organlarının ana bitkiden kesilip ayrılarak uygun çevre koşulları altında başka bir yerde köklendirilmesiyle yapılan üretim yöntemine "çelikle üretim" denir. Üretimde kullanılan bitki parçasına ise "çelik" denir. Çeliklerin köklendirilmesinde köklendirme ortamı olarak toprak, kum, torf, yaprak çürüntüsü, sphagnum yosunu, perlit veya bunların değişik oranlarda karıştırılmasından oluşan harçlar kullanılır. Toprak olarak iyi havalanma sağlayan tınlı- kumlu topraklar tercih edilir. Kum olarak temiz, ince organik materyal, toprak ve tuzdan arınmış kum istenir. Torf, su yeteneğini artırmak amacıyla kum yada perlite değişik oranlarda karıştırılarak kullanılır. Perlit ise, iyi bir drenaja ve havalanmaya olanak vermesi nedeniyle köklendirme materyali olarak gerek tek başına gerekse diğer köklendirme materyalleriyle değişik oranlarda karıştırılarak kullanılır Ayrıca kolay 'köklenen bitki türlerinin çelikleri suda da köklenmektedir Fakat, büyük çaplı üretimlerde uygulama alanı bulamamıştır. Suyun en önemli sakıncası havalanmanın olmayışıdır Çelik alınacak ana bitkinin beslenmesi, alınan çeliklerin köklenme ve sürgün verme oranım önemli ölçüde etkiler. Çelikte iyi bir köklenme için, çeliğin karbonhidrat kapsamı yüksek, fakat azot düzeyinin düşük olması istenir İdeal olan çelik sert, büküldüğünde kırılan, pişkinleşmiş çeliktir Çelik alınacak ana bitkiye verilecek azot miktarı azaltılmalı ve tam güneş ışığı altında yetişen bitkilerden çelik alınmalıdır. Yine, genç bitkilerden alınan çelikler yaşlı bitkilerden alınan çeliklere oranla daha iyi köklenmektedir. Köklendirmeden iyi sonuç alabilmek için, çelik alma zamanı iyi seçilmelidir. Pratik olarak, odun çelikleri kış dinlenme döneminde bir yıllık dallardan, yapraklı ve yeşil çelikler ise büyüme döneminde henüz odunlaşmamış kısımlardan alınır. Zor 'köklenen bitkiler yeşil çeliklerle üretilirler. Çünkü, yeşil çeliklerin köklenmesi odun çeliklerine göre daha kolaydır. Ancak daha fazla özene ihtiyaç gösterirler. Çelik, sabahın erken saatlerinde bitki henüz turgor halindeyken alınmalıdır. Çeliğin yapraklı olması, kök oluşumunu olumlu yönde etkiler. Çünkü yapraklarda köklenmeyi teşvik edici oksin grubu hormonlar üretilmektedir. Bu nedenle solmaya meydan vermeyecek miktarda, en fazla yaprak yüzeyini bitkide bulundurmak zorundayız. Yine çelik üzerinde tomurcuk, özellikle büyümeye başlamış tomurcuk bulunması da köklenmeyi olumlu yönde etkilemektedir. Çelikler, kullanılan parçaya göre gövde çeliği, yaprak çeliği, kök çeliği ve tepe çeliği olmak üzere 4 kısımda incelenirler:

3. Gövde çelikleri ile çoğaltma

a) Sert odun çelikleri: Kışın yapraklarını döken ve herdem yeşil (sürekli yeşil) iğne yapraklı süs ağaç ve çalılarının üretilmesinde kullanılan çeliklerdir. Odun çelikleri kışın yapraklarını döken süs bitkilerinde kış dinlenme döneminde (sonbahar sonu - ilkbahar başı), bir yaşlı dallardan yapraksız olarak alınırlar. Hazırlanmaları ve taşınmaları kolay olup, köklenme sırasında özel ekipmana gerek göstermezler. Gül, Altın çanak, Leylak, Mor salkım gibi süs bitkileri odun çelikleriyle çoğaltılmaktadır Herdem yeşil iğne yapraklı süs bitkilerinden bazılarının (Göknar, Ladin, Çam gibi) odun çeliklerinin köklenmesi genellikle güçtür. Çeliklerin alınma zamanı şiddetli soğuklardan önce bitkilerin dinlenmeye girdikleri kış başlandır. Genellikle köklenmeyi uyartici maddelerle (IBA, NAA gibi) çeliklerin muamele edilmesi yarar sağlar. Porsuk, Yalancı servi gibi süs bitkilerinin köklendirilmeleri ise diğerlerine göre daha kolaydır Odun çelikleri adı, dipçikli ve ökceli olmak üzere 3 tipte hazırlanırlar

Adı çelik 10-30 cm uzunlukta düz bir dal parçasından ibarettir. Çelik alınacak sürgün üzerinde en az iki ya da üç gözün olması istenir Çelik alttaki gözün hemen altından düz olarak üstteki gözün l cm üstünden ters tarafa meyilli olarak kesilir. Ökçeli çelik, dibinde iki yıllık odunun küçük bir kısmı bulunan çelik tipidir. Dipçikli çelik, dibinde iki yıllık odundan tam bir kesit bulunan çelik tipidir. Bu parça çeliğe kökler oluşuncaya kadar yedek besin maddesi sağlar. Odun çelikleri yeşil çeliklere göre çok daha uzun zamanda köklemrler. Bu tip çelikler köklenmeden önce kallus adı verilen yara dokusu oluşturmaktadır. Bu doku bitki türüne ve çeşidine göre değişmekle beraber genellikle 4-10°C'lerde 30-120 gün arasında serin, nemli ortamlarda meydana gelmektedir Kışların sert geçtiği yerlerde, alınan çelikler aynı boyda hazırlanıp demetler haline getirilir ve kallus oluşana dek depolarda kum içersinde saklanırlar. İlkbaharda havalar ısınmaya başlayınca yerlerine dikilirler.

b) Yarı odun çelikleri: Geniş yaprak herdem yeşil süs ağaç ve çalılarının üretilmesinde kullanılan çeliklerdir. Bu çelikler, yaz aylarında büyümenin başlamasından ve yeni sürgünlerin kısmen odunlaşmasından sonra alınır. Bu çelikler de adı, dipçikli yada ökçeli olarak hazırlanabilir. Pittosporum, Kamelya, Taflan, Ateş dikeni, Açelya, Defne gibi bitkiler yarı odun çelikleriyle üretilmektedir. Bu çelikler 7.5-15 cm uzunluğunda yapraklı olarak hazırlanır. Alt yapraklar temizlenir, üst yaprakların da bir kısmı terleme ile su kaybını azaltmak için kopardır ya da yarı yarıya kesilerek yaprak alanı daraltılır. Hazırlanan çelikler dipten ısıtılan, mistleme sisteminin (suyun ince zerreler halinde püskürtüldüğü sistem) olduğu köklendirme ortamlarına dikilirler. Çeliklerin dikim öncesi köklendirme hormonlarıyla muamelesi yarar sağlar.

c) Yumuşak odun çelikleri (yeşil odun çelikleri): Bu tip çelikler, odunsu bitkilerin etli yumuşak, yeni ilkbahar sürgünlerinden alınır. Çelik alınacak bitkiye bağlı olarak nisan ayından haziran sonlarına dek yumuşak odun çelikleri hazırlanabilir. Bu çeliklerde odunlaşma henüz söz konusu olmadığından ve çelik taze yeşil olduğundan "yeşil odun çeliği" adı da verilebilir. Çelikler 7.5-15 cm uzunlukta adı çelik tarzında ve yapraklı olarak hazırlanır Çeliklerin köklendirme ortamına dikileceği alt kısımlarındaki yapraklar yan yarıya azaltılabilir. Çelikler dipten ısıtılan (tercihen 24-27°Ç) ve suyun çok ince zerreler halinde püskürtüldüğü mistleme sisteminin bulunduğu ortamlarda veya soğuk yastıklarda hormon uygulaması ile köklendirilir. Hormon uygulamasında %0.3' lük toz veya 2000-2500 ppm'lik sıvı uygulama (IBA, N A A) önerilmektedir. Bitkilerin yeşil odun çelikleriyle köklendirilmesi, odun ve yan odun çelikleriyle köklendirilmesinden daha kolay ve daha çabuk (2-6 hafta) olmaktadır Bununla beraber daha fazla dikkat ve ekipmana ihtiyaç göstermesi bakımından fazla tercih edilmemektedir.

d) Otsu çelikler (yeşil çelik) : Otsu yapıdaki çok yıllık bitkilerden alınan çeliklerdir. Örneğin Sardunya, Karanfil, Krizantem, Begonya gibi bahçe ve sera bitkilerinden alınan gövde çelikleri otsu çeliklerdir. Bu çelikler de yumuşak odun çeliklerinde anlatıldığı şekilde hazırlanıp köklendirilirler. Bu çeliklerin köklendirilmesi su içinde de yapılabilir. Yeşil çelik ve yapraklı çelikler mantari hastalıklara karşı bir fungusitle ilaçlanmalıdır. Bu amaçla örneğin; 2 gr Benlate + 15 mi Previcur karışımı 10 litre su ile seyreltilerek dikim ortamına ve çeliklerin üstüne 15 günde bir püskürtülür.

4. Yaprak çelikleri ile çoğaltma

Yaprak çelikleri, üretim için uygun sürgün veya gövdeye sahip olmayan geniş ayali ve köklenme kabiliyetinde yapraklara sahip olan süs bitkilerinde uygulanır. Üretimde kullanılan yaprağın göz bulundurup bulundurmamasına göre yaprak çelikleriyle üretim iki kısımda incelenir.

a) Gözlü yaprak çelikleri: Gözlü yaprak çeliği bir yaprak ayası, yaprak sapı ve üzerinde göz bulunan kısa bir dal parçasından oluşur Normal yaprak çeliği olarak köklendiği halde sürgün oluşturamayan türlerde gözlü yaprak çeliği kullanılmaktadır. Kamelya (Camellia japonica) ve Kauçuk (F/cus elastica) gözlü yaprak çeliğiyle üretilen iç mekan süs bitkilerine örnek olarak verilebilir. Geniş yaprak ayasına sahip olan türlerde yapraklardan aşırı nem kaybını azaltmak amacıyla, yaprak hum şeklinde kıvrılarak iple bağlanabileceği gibi, ayanın bir kısmı kesilerek küçültme yoluna da gidilebilir. Ancak yaprakların oksin üreterek köklenmeyi teşvik ettiği göz önünde bulundurularak fazla miktarda yaprak küçültülmemelidir. Diffenbachia gibi sağlam ve kalın gövdeli bitkilerde yapraksız gözlü gövde çelikleri kullanılmaktadır Her parçada bir göz bulunacak şekilde kesilen çelikler köklendirme ortamına, göz toprak yüzeyinden 1-1.5 cm yukarıda kalacak şekilde yatay olarak yerleştirilir. Çeliklerin kesim yüzeylerinin dikim öncesi eritilmiş parafinle sıvanması ya da odun kömürü tozuna batırılması çürümeyi önleyeceğinden yararlıdır. Çeliklerin köklenmeleri nem, sıcaklık ve ışık gibi çevre koşullarının etkisi altındadır. Yapraklı çeliklerin üzerine, nem kaybına karşı şişleme yapılır. Yapraklı çeliklerin köklenmeleri için ışık bulunmalıdır. Çünkü ışık, kök oluşumunu uyaran oksinin üretilmesi için mutlak gereklidir. Sıcaklık da köklenme üzerine direkt etkili çevre faktörlerinden biridir. Çelik yastıklarında (çelik dikiminin yapıldığı, içinde köklendirme ortamı bulunan üretim birimleri) gündüz 21-27°C ve gece 16-21°C'lik sıcaklık birçok süs bitkisinde köklenme için yeterli olmaktadır.

b) Gözsüz yaprak çelikleri: Gözsüz yaprak çelikleriyle üretim iki şekilde yapılır : Birinci şekilde, yaprak çeliği yaprak ayası ve sapıyla beraber alınır ve sapın uç kısmı köklendirme ortamına dikilir Örnek olarak Afrika Menekşesi (Saintpaulia ionantha) verilebilir. Orta olgunlukta bir yaprak steril ve keskin bir bıçakla, sapıyla birlikte kesilir Yaprak sapının uzun olması istenir. Çünkü, sapta çürüme olduğunda, çürüyen uç kısım kesilerek yaprak tekrar üretimde kullanılabilir. Ayrıca yaprak çeliği, yeni oluşacak bireye gölge yapmaması için köklendirme ortamına eğik olarak dikilmelidir. Gözsüz yaprak çelikleriyle üretimde kullanılan ikinci şekilde ise yaprağın yalnız ayası kullanılır. Hegonia rex'e has olan bu yöntemde yaprak ayasından değişik şekillerde yararlanılmaktadır:

5. Yaprak damarları üzerinde yaralama yapılarak

Olgun yaprak sapıyla beraber alınır Yaprak damarları görülecek şekilde ters çevrilir. Damarlar, kesişme yerlerinden steril bir jiletle çizilir. Çizilen kısım nemli köklendirme ortamı üzerine gelecek şekilde yatırılır. Yaprak sapı da ortama gömülür Yaprağın üzerine birkaç küçük taş parçası konularak ortama temas sağlanır. Ortam sıcaklığı 21 -28°C olduğunda 3-4 hafta içinde kesilen damar yerlerinden yem bitkicikler oluşur.

Yaprak ana damarı boyunca parçalara ayırarak : Yaprak, ana damar boyunca 2-3 cm2 büyüklüğünde parçalara ayrılır. Bu parçalar yüzeysel şekilde köklendirme ortamı içerisine daldırılır veya yatırılır.

Yaprakların enine parçaları kesilmesi : Bu yöntemde yapraklar enine parçalara kesilir. Kesilen parçaların, yaprak üzerinde bulundukları duruma göre alt ve üst kısımların karıştırılmamasına özen gösterilmelidir. Paşa kılıcı (Sansevieria trifasciatd) gibi uzun yapraklı salon bitkilerinde de bu yöntem kullanılır. Orta olgunlukta bir yaprak alınır. 7.5-10 cm uzunluğunda enine parçalara bölünür.

Elde edilen parçalar uzunluklarının yarısına veya dörtte üçüne kadar köklendirme ortamına gömülürler. Kesim sırasında, kesilen parçaların üst ve alt kısımlarının karışmasını önlemek amacıyla çeliklerin alt tarafına bir çentik atılır. Çentikli olan kısım ortama gömülür.

6. Tepe çelikleri ile çoğaltma

Tepe çelikleriyle üretimde, adından da anlaşılacağı gibi bitkinin yumuşak olan sürgün uçlarından yararlanılır Gövdenin yalnızca 7.5-10 cm uzunluğundaki uç kısmını içerir. Alınacak çelikler çok sert olmamalıdır. Bu nedenle odunsu bitkilerde ilkbahar döneminde, otsu bitkilerde çiçeklenme dönemi sonunda hazırlanmalıdır. Çelik, yaprak boğumunun hemen altından elle veya keskin bir bıçakla alınır. İyi ve kısa sürede köklenmeyi sağlamak amacıyla kesim yerlerinin düzgün olması gerekir. Sera bitkilerinin çoğu bu yöntemle üretilebilir. Örneğin, Atatürk çiçeği (Euphorbia pulchernma) ve Kroton' Codiaeum variegalum) gibi.

7. Kök çelikleri ile çoğaltma

Kök çeliği, yeni kökler ve sürgünler oluşturabilen etli veya odunsu köklerde alınan parçalardır. Çelikler, 2.5-5 cm uzunluğunda üst kısımları düz, alt kısımları ise eğik olacak şekilde kesilirler. Kök çeliklerinin bitki köklerinin depo maddeleri yönünden zengin olduğu dinlenme döneminde alınması başarıyı arttırır Hazırlanan çelikler köklendirme ortamına yatay veya dikey olarak dikilebilirler. Yatay dikimde, çelikler köklendirme ortamına yatırılıp üzerleri ortam ile kapatılarak sulanırlar. Dikey olarak yapılan dikimde, çeliğin üst yüzeyi ortam ile aynı seviyede olacak şekilde köklendirme ortamına gömülür Daha sonra üzerleri 1.5-2 cm kalınlıkta kum ile kapatılıp sulanır Üretim ortamlarının cam veya plastik ile kapatılması yarar sağlar. Kök çeüklenyle üretilen iç mekan süs bitkilerine örnek olarak; Salon eğreltisi (Nephrolepis exeltata) ve Yumru Begonya (Begonia tuberhybrida) verilebilir. Bahçe bitkilerinden Alev çiçeği (Phylox sp.), Gaylardia (Gaillardia sp.), Manisa lalesi (Anemone sp.) kök çelikleriyle üretilebilir.

8. Stolon uçlarıyla çoğaltma

Bu yöntem, stolon (toprak üstü sürünücü gövdesi) oluşturabilen bitki türlerinde uygulanır. Bitkinin uç kısmında genç bitki taşıyan stolonlar kesilerek ana bitkiden ayrılır ve içinde köklendirme ortam, bulunan saksılara dikilir. Nem kaybını önlemek amacıyla saksıların üzerleri plastik örtüyle örtülmelidir. Ayrıca, genç bitkiler direkt güneş ışınlarından korunmalı ve köklendirme ortamının kurumamasına özen gösterilmelidir 18-2I°C arasında sıcaklık sağlandığında türe göre değişmekle beraber yaklaşık 10 gün içinde köklenme görülür. Köklenmeden sonra bitkinin üzerindeki plastik örtü kaldırılıp bitkiler daha ışıklı ve serin bir yere alınabilir. Bu yöntemle üretilen iç mekan süs bitkilerine örnek olarak, Salon Eğreltisi (Nephrolopis exeltata), Kurdela (Chloropytum comosum) verilebilir.

9. Daldırma ile çoğaltma

Çelikleri kolaylıkla köklenemeyen bitkilerde ve küçük çaplı üretimlerde bitkinin herhangi bir dalının ana gövdeden ayrılmadan toprak içinde köklendirilmesine "daldırma ile üretim" denir. Daldırma yapılacak bitkinin dallan esnek ve kıvrılabilir nitelikte olmalıdır, iyi bir kök oluşumu için sürekli neme, iyi bir havalanmaya ve köklenme bölgesinde bitki türüne göre değişen optimum sıcaklık seviyesine ihtiyaç vardır. Adi daldırmada gövdenin alt kısmındaki bir dal yay şeklinde kıvrılarak toprağa gömülür ve ucu topraktan çıkarılır Bu tip daldırma daha çok dış mekan bitkileri için söz konusudur Daha önce, toprak içinde kalacak olan bir gözün hemen altından bir çentik açmak suretiyle köklenme teşvik edilir. Ayrıca, dalın gövdeye kadar olan bütün gözleri köreltilir. Açılan çentikten köklenme olduğunda, kesilerek ana bitkiden ayrılan köklü çelik ayrı bir yere dikilir. Uzun sürgünlere sahip bitkilerde sürgün birkaç kez toprağa kavisli olarak daldılırsa buna" yılankavi daldırma" denir. Adi daldırma uygulanacak bitkilere örnek olarak Zakkum (Nerium oleander), Altın çanak (J'brsythia intermedia), Leylak (Syringa vulgaris), bitkileri verilebilir.

İç mekan süs bitkilerinde "hava daldırması" uygulanır. Bu yöntem daha çok alt yapraklan döküldüğü için dış görünümü bozulmuş olan yada dalları toprak yüzeyine dek bükülemeyen bitkilerde uygulanır Bu iş için en uygun zaman mayıs- temmuz ayları arasıdır Daldırma yapılacak gövde üzerinde, toprak seviyesinden itibaren en az 3-4 göz kalacak şekilde iki göz arasındaki bir noktadan keskin bir bıçakla çentik ya da bilezik açılır. Yaranın veya çentiğin arası bir parça yosunla açık tutulur Daha sonra plastik bir örtü, yarayı çevreleyecek şekilde bitkiye sardırılır ve kesim yerinin altından ve üstünden plastik örtü, rafya ile gövdeye bağlanır. Plastik örtünün içi hacim olarak 2 kısım sphagnum yosunu,! kısım torf ve l kısım kum karışımından oluşan köklendirme materyali ile doldurulur ve nemlendirilir. Yara yerinde köklenmenin gerçekleşip gerçekleşmediği zaman zaman plastik örtü açılarak kontrol edilir. Bu arada köklendirme materyali kurumuş ise nemlendirilir ve plastik örtü yeniden bağlanır. Yara yerinde köklenme görüldükten sonra gövde köklenmiş kısmın altından keskin bir bıçakla kesilerek saksı içindeki ana bitkiden ayrılır ve başka bir saksıdaki harca dikilir Tepesi kesilmiş olan ana bitki de, gövdesi üzerinde bırakılmış olan gözlerden birinin zamanla aktif hale geçmesiyle yeni sürgünler oluşturur. Hava daldırma yöntemi uygulanan iç mekan süs bitkilerine örnek olarak, Difenbahya (Dieffenbahchia spp.) Kardeş kanı (Dracaena derememis) ve Kauçuk (Mcus elastica) verilebilir.

10. Ayırma ile çoğaltma

Küçük çaplı üretimlerde kullanılır Kökleri kazık kök yapısında olmayan, birden fazla sürgün oluşturan iç ve dış mekan süs bitkileri bu yöntemle üretilebilir Ayırma için en uygun zaman ilkbahar ve sonbahar aylarıdır Bu zamanlarda bitki, tüm kök kitlesiyle birlikte saksıdan veya topraktan çıkarılır. Kök kitlesine hafifçe vurularak kök etrafındaki toprağın dökülmesi sağlanır. Bu sırada bazı bitkilerde yeni sürgünler toprağın silkelenmesi ile birlikte ana bitkiden ayrılır Kendiliğinden ayrılmayan sürgünler ise steril bir bıçakla, her parçada en az bir sürgün ve yeterince kök bulunacak şekilde kesilir. Uzun olan kökler kısaltılır ve köklü sürgünler hemen saksılar içindeki harca dikilirler.

Aşı, iki ayrı bitki parçasının birbirleriyle sürekli olarak birleştirilme tekniğine verilen isimdir. Üzerine aşı yapılan ve kökü oluşturan kısma anaç, aşı yerinin üstünde olan ve bitkinin tacını oluşturan, üretilmek istenilen kültür çeşidinden alınan kısma ise kalem denir Aşıyla üretim, çelikle üretimi zor olan yada çelikle üretimle iyi bir kök sistemi oluşturmayan ve gerçek tohum bağlamayan bitkilerde uygulanan bir yöntemdir. Aşılar iki kısma ayrılırlar: Göz aşılan ve Kalem aşıları. Anaç üzerine takılan kısım tek bir gözden oluşan bir kabuk parçasıysa bu aşıya göz aşısı denir. Eğer takılan kısım, üzerinde 3-4 göz bulunduran bir dal parçasıysa buna da kalem aşısı denir Göz aşısında, üretilmek istenen çeşidin bir yıllık sürgününden alınan göz, anacın gövdesi üzerinde toprak seviyesine yakın bir kısımda, kabukta, T şeklinde açılmış olan yaranın içme yerleştirilir. Daha sonra takılan gözün rafya ile alt ve üstünden bağlanır. Aşı tutup da göz sürmeye başladığında gözün üzerinden anaç kesilir. Güllerde yaygın olarak kullanılmaktadır.

Kalem aşısında ise, anaç üzerinde çeşitli şekillerde açılan yarığa, üretilmek istenen çeşitten alınan kalem yerleştirilir ve bağlanır. Aşıda en önemli nokta anacın ve kalemin kambiyum tabakalarının birbirleriyle temas halinde olmasıdır Kalem aşılarının kabuk aşısı, kakma aşı ve yarma aşı gibi çeşitleri bulunmaktadır.

Aşı ile üretim, iç mekan süs bitkilerinden çok, süs ağaç ve çalılarının çoğaltılmasında yaygın olarak kullanılmaktadır. Bununla beraber iç mekan süs bitkilerinin bazılarında da aşıyla üretim yapılmaktadır. Açelya, Kamelya ve Kaktüsler aşıyla üretilebilmektedir.

11. Toprakaltı organlarla çoğaltma

Bu organlar, aslında gıda maddesi depo etmek üzere özelleşmiş bitki kısımlarıdır. Bunlara sahip olan bitkiler çok yıllık olup, sürgünleri büyüme mevsimi sonunda ölmesine karşın toprak altı organları canlı kalır. Bu organlar, ertesi yıl yeni sürgünler oluşturmak üzere tomurcuklanırlar. Yani, bunların görevi vegetatif yolla üremeyi sağlamaktır.

Soğan; yaprak pullarından oluşmuştur Soğanla ve soğan yavruları ile üretilen iç mekan süs bitkilerine örnek olarak Klivya (Clivia miniata), Şövalye yıldızı (Hippeastrum vittatum), dış mekan süs bitkilerine Lale (Tulipa sp.), Sümbül (Hyacmthus sp.), Zambak (Lilium sp.), verilebilir.

Yumru kökler, Tipik kök özelliğinde olan yumru kökler, gerçek yumrulardan, üzerlerinde boğum ve boğum aralan bulunmasıyla ayrılırlar. Yumru köklerle üretilen iç mekan süs bitkilerine örnek olarak Yumru begonya (Regoma tiiberhybrida), Siklamen (Cyclamen persicum), Yıldız (Dahlia sp.) verilebilir.

Soğanımsı gövdeler (korm); Gövde ekseninin kuru pul benzen yapraklarla kaplanmış dip kısmıdır. Yaprak pullarından oluşmuş soğanın aksine korm, boğum ve boğum araları ile iyice belirgin yekpare bir gövde yapısındadır. Korm, hacminin büyük bir kısmı paranşim hücrelerinden ibaret depo dokusudur. O yıl çiçek veren korm çürürken, üzerinde yeni korm ve bunlar arasında çok sayıda kormel oluşturur Bunlar üretimde kullanılır. Kormlu bitkilere örnek olarak Glayöl (Gladiolus sp.), Safran (Crocus sp.) Kayısı çiçeği (Freesia sp.), verilebilir.

Yumru; yedek besin maddelerinin depolanması nedeniyle inleşmiş olan toprakaltı gövdesinin uç kısmıdır. Kesitlerinde boğum ve boğum aralan yoktur, epidermis bütündür ve hemen her yönden kök sürme yeteneğindedir Caladium (Caladium bicolor) yumru ile çoğaltılmaktadır Ana yumru her parçada bir göz olacak şekilde parçalara bölünerek ayrı ayrı dikilir (Bölme Yöntemi).

Rizom; toprakaltında büyüyen yatay bir gövdedir Bitkinin ana ekseni olup alt yüzünden kök verir; toprağın üstüne doğru yaprak ve çiçek sürgünleri oluşturur. Rizom değişik formlarda olabilir, üzerinde daima boğum ve boğum araları bulunur Süsen (iris spp.), Kala (Çala spp.) rizom ile çoğaltılan bitkilerdir. Rizomlu bitkiler her parçada bir göz olacak şekilde parçalara ayrılarak çoğaltılırlar.

12. Doku kültürü ile çoğaltma

Doku kültüründe bitkilerin değişik organlarından alınan çok küçük parçacıklar (explant) steril koşullarda ve özel olarak hazırlanmış büyüme ortamlarında yetiştirilir ve tekrar tam bitki olarak geliştirilirler, "in vitro" yapay koşullarda tüpler içinde anlamına gelmektedir. Bu yöntem, kullanılan bitki organlarına göre meristem, kallus (yara dokusu), anter, polen, embriyo, hücre ve protoplazma kültürü olarak isimler alır. in vitro kültürünün diğer vegetatif üretim yöntemlerinden üstün yönleri

* Hastalıklardan ari bitki kazanma ve bunların varlığını sürdürme,
* Çok sayıda, homojen ve kısa sürede bitki üretimi,
* Diğer yöntemlerle üretimi zor olan bitkilerin üretimi
* Az sayıdaki anaçla çok sayıda üretim,
* Yıl boyu üretim.

Anaç bitki yetiştiren işletmelerin mutlaka bir doku kültürü laboratuarına sahip olmaları gerekir. Ülkemizde doku kültürü ile anaç bitki yetiştiren işletmelerin sayısı ve kapasiteleri yeterli olmadığından anaç bitkiler yurt dışından ithal yoluyla gelmekte, bu da büyük döviz kaybına yol açmaktadır. Bugüne kadar pek çok bitkide in vitro ile üretim başarılmıştır ve bu bitkilerin sayıları giderek artmaktadır, in vitro ile üretimi yapılan iç mekan süs bitkileri ve bitki kısımları aşağıdaki gibidir.

http://i49.tinypic.com/jujvk1.gif

Başarılı bir in vitro üretim için üç bölümden oluşan bir laboratuvar zorunludur.

1. Bölüm-Ön Hazırlık Odası - %100 steril çalışmayı sağlamak için gerekli olan Steril Dolap (Clean-bench) adı verilen çalışma masasının bulunduğu odadır.

2. Bölüm - Yıkama Odası - Burada besin ortamının hazırlanması, cam laboratuvar malzemesinin ve besin ortamının sterilizasyonu ve cam eşya temizliği yapılır.

3. Bölüm - Kültür Odası - Bu odada sıcaklık ve ışık kontrol edilebilir durumdadır. Tüpler içindeki besin ortamına konulmuş örnekler gelişmelerini burada sürdürürler.

Doku kültürü ile üretim iyi bir laboratuar yanında beceri ve titizlik gerektirir. Tüm in vitro tekniği steril koşullar altında yürütülmelidir. Bunun için de üretim amacıyla alınan örneğin alınmadan önce veya sonra sterilize edilme zorunluluğu vardır Alınan örneğin sterilizasyonu alkol, kalsiyum ve sodyum hipoklorit vb. ile yapılabilir. Ancak sterilizasyon sırasında bitki hücrelerinin ölmemesine özen gösterilmelidir. Özellikle örneklerin kesim yerleri sterilizasyon maddesine çok hassas olduğundan, sterilizasyondan sonra tekrar kesim yapılması zorunludur. Bundan dolayı üretime geçilmeden önce sterilizasyon maddesi ve süresi önceden denenerek saptanmalıdır.

Bu yöntemde kullanılacak aletler ve besin ortamı da steril olmalıdır. Doku kültüründe kullanılan besin ortamı, damıtık su içinde bulunan organik maddeler çözeltisidir. Bazı bitki türleri hemen hemen her besin ortamında gelişebilirler. Fakat bazı türler özel hazırlanmış besin ortamı gerektirir. Besin ortamı içeriklerinin farklı olması sadece tür değişikliğine bağlı kalmaz, aynı bitkinin farklı bitki kısımları da farklı içerikli besin ortamı hazırlanmasını gerektirebilir Bu yüzden en uygun besin ortamı her üretimden önce deneme yapılarak saptanmalıdır.

Genel olarak besin ortamları; Makro ve mikro elementler, organik karbon kaynakları, bitkisel hormonlar (gelişme hormonları), vitaminler ve aminoasitlerden oluşmaktadırlar. Besin ortamları sıvı ve katı olarak kullanılabilirler Ortamın katılaştırılması "Ağar" eklenmesi de yapılabilir. Steril koşullarda yetiştirilen küçük bitkilerin normal kültürde kontrol edilmeleri zorunludur. Çünkü steril ortamda yetiştirilen küçük bitkiler, normal ortam şartlarına ve enfeksiyonlara karşı hassastırlar. Bitkiler bir süre sera koşullarına alıştıktan sonra satışa çıkarılabilirler.