PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Türkiye'de Yem Bitkileri Tarımının Sorunları


Mr.Muhendis
16.02.2010, 09:38
Ülkemizde yembitkileri tarımı ile ilgili olarak birçok sorun vardır. Bu sorunlar çözümlenemediği için de, yembitkileri ekili alanların tüm tarla tarımına oram % 2.5 - 3 düzeyindedir. Çayır meralarımızın durumu, kaliteli kaba yem açığı, her yıl artan bir şekilde devam eden ve ülkemizi çölleşme tehlikesi ile karşı karşıya bırakan toprak ve su kayıpları, tarımda verimliliğin düşük olması, ülkemizdeki çoğrafik yapı ve yağış rejimi, ürün deseni gibi konular gözönüne alındığında, yembitkileri tarımına ayrılan alanın çok yetersiz olduğu ortaya çıkar. Oysa, tarımı gelişmiş ülkelerde tarla tarımı içerisinde yembitkilerine ayrılan alanın oranı % 20 - 40 düzeylerindedir. Ülkemizde yembitkileri ekim oranının, gelişmiş ülkeler düzeyine ulaşmasının önünde engel oluşturan en önemli sorunlara aşağıda değinilmiştir. Bunlar;

1. Tarım İşletmeleri Çok Küçük ve Araziler Parçalı Yapıdadır.

Ülkemizde çiftçi ailesi başına düşen ortalama arazi miktarı çok azdır (yaklaşık 60 da). Mevcut arazilerde çoğunlukla birkaç parça (5-6 parça) halinde bulunduğundan, parseller oldukça küçüktür. Bu araziler her kuşakta miras yoluyla yeniden bölünmektedir. Oysa verimli bir işletmecilik ve uygun bir ekim nöbeti planlaması için, hem arazi hem de parsel büyüklüğünün belirli bir sınırın üzerinde olması gerekir. Köklü bir toprak ve tarım reformu yapılmadan, bu haliyle ülkemizdeki tarım işletmelerinin büyük çoğunluğunda, uygun bir ekim nöbeti uygulamak olanaksız gibi görünmektedir.

Tarım işletmelerinde yembitkilerine ekim nöbeti sistemi içerisinde yer verilir. Ülkemizdeki tarım işletmelerinin büyük çoğunluğunda ekim nöbetine yer verilmediğinden, yembitkileri ekim alanı çok azdır. Nitekim, toprak ve tarım reformunu gerçekleştirmiş ve tarımı gelişmiş ülkelerde, tarla tarımı içerisinde her yıl yembitkilerine ayrılan alan ortalama % 20 -30 oranında iken, ülkemizde % 2-3 civarındadır. Çünkü, küçük çiftçi aileleri özellikle kendi gereksinmeleri için üretim yapmakta, arta kalan arazilerinde de hemen paraya dönüştürebileceği, kısa dönemde ticari değeri yüksek olan bitkisel ürünleri yetiştirmeyi tercih etmektedirler. Yani, arazi kıtlığı ve geçim sıkıntısı üreticilerin uzun dönemli plan yapmalarını engellemektedir.

2. Tohumluk Sorunu Vardır.

Ülkemizde yembitkileri tarımının önündeki en önemli sorunlardan birisi de, istenilen tür, çeşit ve nitelikte tohumluğun, uygun bedelle gerekli olduğu zamanda bulunamamasıdır. Yembitkileri tarımı yapılan alan çok yetersiz olduğundan, yembitkileri tohumculuğu sektörü ve buna bağlı olarak bir pazar gelişmemiştir. Son yıllara kadar birkaç devlet üretme çiftliği ve bir-iki özel kuruluş tarafından, az sayıda yembitkisi türünden sınırlı miktarda tohumluk üretimi yapılmaktaydı. Son yıllarda park, bahçe ve farklı amaçlarla kurulan yeşil alanların hızla çoğalması, 1998 yılı başlarında çıkan mera kanununa göre, mera ıslah çalışmalarında kullanılmak üzere, çok fazla miktarlarda değişik tür ve çeşitte yembitkileri tohumlarına duyulan gereksinimin artması, bu sektörde canlanmaya yol açmıştır. Yembitkileri tohumculuğu ile ilgilenen özel kuruluş sayısı çoğalmıştır. Ancak, bu kuruluşların çoğunluğu yurt dışından getirttikleri tohumlukların satış ve dağıtımını yapmaktadırlar.

3. Değişik Ekolojik Bölgelere Uygun, Yüksek Verimli Çeşitler Islah Edilip Geliştirilememiştir.

Ülkemizde 15 ana iklim görülmektedir. Ayrıca, coğrafik yapının özelliği nedeniyle, her ana iklim içerisinde birçok alt iklim yaşanmaktadır. Farklı iklim bölgelerinde bu koşullara uyum sağlayıp, nicelik ve nitelik yönünden üstün verim alınabilecek tür ve çeşitler de farklı olacaktır. Oysa alt iklim bölgelerini dikkate almasak bile, ana iklim bölgelerimize uygun çeşitlerimizin belirlenmesi ya da ıslah yoluyla geliştirilmesi çalışmaları çok yetersizdir.

4. Yembitkilerinin Hayvan Besleme Açısından Önemleri Yeterince Bilinmemektedir.

Çoğu üretici "besleme" ile "doyurma" arasındaki farklılığı tam anlamıyla bilmemektedir. Bu nedenle, çoğu zaman tahıl kes ve samanlarının yembitkilerinin yerini tutabileceği düşünülmektedir. Ülkemizin hemen her bölgesinde tahıl samanları bolca bulunduğundan, yembitkileri tarımı ihmal edilmektedir. Oysa hayvan beslemede saman hiçbir zaman yembitkilerinin yerini tutamaz. Saman bir dolgu maddesidir ve hayvanı sadece doyurur. Saman selülozik yapısı nedeniyle, rumende şişerek hayvana tokluk duygusu verir. Ancak, hayvanın samanı sindirebilmek için harcadığı enerji, samandan kazandığından daha fazladır. Yembitkilerinde selüloz oranı düşük olduğundan, kolay sindirilebilmeleri ve samanın bir kaç katı daha çok besin maddeleri içermeleri nedeniyle, çayır ve meralar ile birlikte hayvanların temel besin kaynağı durumundadır.

5. Hayvansal Ürünlerin İşlenmesi, Satışı ve Dağıtımı Konusunda Çok Ciddi Sorunlar Vardır.

Özellikle gelişmiş ülkeler başta olmak üzere çoğu ülkede üreticiler, kooperatifler ve birlikler oluşturarak sorunlarını çözmekte ve haklarını korumaktadırlar. Ülkemizde ise, birkaç sınırlı yöre dışında üreticiler örgütsüzdür. Üretici ve tüketicileri korumak ve sağlıklı, dengeli bir piyasanın oluşmasını sağlamak amacıyla kurulmuş olan Türkiye Süt Endüstrisi Kurumu, Et ve Balık Kurumu gibi devlet kuruluşlarının sahip olduğu işletmelerin bir kısmı özelleştirilmiş, geri kalanlarda çok az sayıda üreticiye hizmet verebilmektedir. Bu durumda üreticiler ürünlerini genellikle, kısa sürede çok para kazanma mantığıyla davranan tüccarlara ve özel kuruluşlara satmak zorunda kalmaktadırlar. Üreticiler ürünlerini ancak maliyet fiyatına veya zararına satabilmekte, tüketicilerde aynı ürünleri pahalı tüketmektedirler.

Sonuçta üreticiler yeterli kazanç elde edemeyince, üretim maliyetlerini kısmaktadırlar. Hayvansal üretimde yem maliyeti % 70 gibi yüksek bir oranda olduğundan, ilk kısıntı burada yapılarak, hayvana kaliteli kaba yem yerine saman verilmektedir. Zaman içerisinde ortaya çıkan krizlerin de etkisiyle, büyük üreticiler piyasadan çekilmektedir. Küçük üreticiler de çoğunlukla olaya ticari bakmayıp, kendi gereksinimleri için hayvan beslediğinden, yembitkileri tarımı yerine, diğer tarla ve bahçe ürünleri artıkları ile besleme yapmaktadırlar. Hayvan yetiştiricileri yaptıkları işten yeterince kazanabilselerdi, mutlaka hayvansal ürünlerin nicelik ve niteliğini yükselten, kaliteli kaba yemleri üretmek için daha çok yembitkileri tarımı yaparlardı.

6. Yembitkilerinin Hayvan Besleme Dışındaki Yararları Tam Olarak Bilinmemektedir.

Yembitkilerinin hayvan yemi olma niteliği dışında, sağladığı daha birçok yarar vardır. Bu yararlar ilgili çoğu insan tarafından tam olarak anlaşılmış değildir. Yembitkileri, toprak üzerinde sürekli bir yeşil örtü ve halı gibi kuvvetli çim kapağı oluşturarak, yağmur damlalarının kinetik enerjisini kırmaları, yüzey akışını engellemeleri, toprağı organik madde yönünden zenginleştirmeleri ve suyun toprağın alt katmanlarına daha iyi süzülmesini sağlamaları nedenleriyle, toprak ve su korumada çok etkilidirler. Yembitkileri toprağa bol miktarda besin maddeleri ve organik madde kazandırırlar. Böylece tarım topraklarının verimliliğinin artarak sürmesini sağlarlar. Belirli bir bölgede aynı kültür bitkisinin uzun süreli ve düzenli yetiştiriciliği yapılırsa, o bitkiye özgü hastalık, zararlı ve yabancı ot yoğunluğu artar. Yembitkileri ekim nöbetine alındığında, bu etmenlerin yoğunluğunun artması engellenir. Sonuçta, hastalık, zararlı ve yabancı otlarla savaşım maliyetleri azalır, ürünün nitelik ve niceliği artar. Yembitkileri karbondioksit tüketip, oksijen üreterek ve toz parçacıklarını emerek, hava kalitesinin yükselmesine katkıda bulunurlar. Fotosentez yoluyla güneş enerjisinin kimyasal enerjiye (şeker, nişasta vb.) dönüşmesini sağlarlar. Bu konu ile ilgili daha ayrıntılı bilgi "Yembitkilerinin Önemi" başlığı altında verilmiştir.

7. Yembitkileri Tarımında Ekim, Bakım, Hasat, Harman ve Değerlendirme, gibi İşlemler Çok İyi Bilinmemektedir. Bu İşlemleri Gerçekleştirmek İçin Gerekli Olan Alet ve Ekipman Yetersizdir.

Diğer birçok kültür bitkisi ile kıyaslanınca, yembitkileri tarımının başlangıcı oldukça yenidir. Aynı zamanda yembitkilerinde tür zenginliği hayli fazladır. Diğer yandan ülkemizde yembitkileri tarımı yapan üretici sayısı ve üretim alanı çok kısıtlıdır. Yukarıda sayılan nedenlerden dolayı ülkemizde farklı yembitkisi türlerinin tarımında, toprak ve tohum yatağı hazırlığı, ekim zamanı ve yöntemleri, gübreleme, sulama, hastalık ve zararlılarla savaşım, tohumluk üretimi, hasat, harman, kurutma, silaj yapma gibi değerlendirme işlemleri, depolama vb. konularda üreticilerin bilgi birikimi ve deneyim eksiklikleri vardır.

Ayrıca, çoğu yembitkisi türlerinde tohumların küçük olması ve kullanım amacı farklılığı nedeniyle, kültürel işlemler yerine getirilirken, diğer bitkilerde kullanılanlardan farklı alet ve ekipmanlara gereksinim vardır. Gerek yembitkisi tarımı yapılan alanın azlığı, gerekse bu alet ve ekipmanların fiyatı küçük ve orta düzeyli üreticilerin satın alma gücünü aştığından sıkıntı yaşanmaktadır. Sonuçta, sayılan nedenler yembitkileri tarımının yaygınlaşmasının önünde engeller oluşturmaktadır.

8. Yembitkileri Tarımında Başlangıçta Yapılan Harcamalar, Diğer Kültür Bitkilerine Göre Daha Çoktur.

Yembitkilerinin çoğunluğu küçük tohumlu olduklarından, toprak ve tohum yatağı hazırlığının çok özenle yapılması gerekir. Yembitkileri ekilecek toprağı ekime hazır duruma getirebilmek için, diğer kültür bitkilerinde yapılanlardan daha çok işlem uygulanır. Başlangıçta uygulanan fazla sayıdaki işlem üretim girdilerini artırır. Ayrıca türlere göre değişmek üzere, yembitkileri tohumlukları oldukça pahalıdır. Sayılan nedenlerle yembitkileri tarımında başlangıçta yapılan harcamalar, diğer kültür bitkileriyle kıyaslanınca daha yüksektir. Bu durum yembitkileri tarımının yaygınlaşmasını olumsuz yönde etkilemektedir.

9. Yembitkileri Tarımında Üretilen Ürünler Daha Geç Paraya Dönüşür.

Yembitkileri dışında hemen tüm kültür bitkilerinde, elde edilen ürün hasattan sonra bekletilmeden alım yerine ulaştırıldığı anda, çoğu zaman parasal karşılığı alınabilir. Yembitkilerinde ise, üretilen yemler bir yıla yayılan zaman içerisinde hayvana yedirilir. Elde edilen et, süt, yumurta ya doğrudan, ya da peynir, tereyağı, sucuk, salam, sosis, pastırma gibi ürünlere işlendikten sonra satılarak ancak paraya dönüştürülebilir.

10. Yembitkilerinden Alınan Ürünlerin Hem Satış, Depolama ve Korunması Zordur, Hem de Çok Yer Kaplar.

Tarımsal ürünlerin çoğunda kamu kuruluşları tarafından destekleme alımları yapılır. Böylece üretilen ürünler belirli bir taban fiyattan alınarak dengeli bir piyasa oluşumu sağlanır. Ya da teslim edilen ürünler için kilo başına prim verilerek, üretici belirli düzeyde korunmaya çalışılır. Hepsinden önemlisi de üretici ürününün hepsini satma şansına sahiptir. Yembitkilerinde ise böyle desteklemeler yoktur. "Yem Ofisi" veya "Yem Borsası" gibi, kaba yem alımı ve satışı yapan kuruluşlar da olmadığından, bu durum ticari olarak yembitkileri yetiştiriciliğini olumsuz etkilemektedir.

Yembitkileri ot için hasat edildiklerinde, % 15 - 20 kuru madde, % 80 - 85 nem kapsar. Biçilen otlar kurutularak depolanacaksa, nem içeriği % 10-12 düzeylerine düşürülmelidir. Bu zor ve zaman alıcı bir uygulamadır. Ayrıca kurutma sırasında çevirme, toplama gibi işlemler yapılırken kırılma ve dökülme şeklinde ve yavaş kuruma nedeniyle solunum ve kızışma olayları sonucu önemli miktarlarda kayıp ortaya çıkar. Kurutulan otlar iyi havalanan, nem oram düşük depolarda saklanmazsa, yeniden nem alarak kızışma ve çürüme sonucu yem olma özelliğini yitirir.

Biçilen otlar silaja işlenecekse, nem oranının % 60 - 65'e düşürülmesi, iyice sıkıştırılarak havasızlığın sağlanması, dışarıdan yağmur suyu girişinin önlenmesi, fare, keme gibi zararlıların örtüyü delerek zarar yapmasının engellenmesi, silaj çukuru tabanında sıvı birikmesinin önlenmesi gerekir. Ortam pH'si kısa sürede 4.0 - 4.5'e düşürülerek, bu düzeyin silaj bitinceye kadar korunması gerekir. Özellikle taneleri depolanan ürünlerle kıyaslanınca, yembitkilerinin ister kuru ot, isterse silaj şeklinde işleme ve depolanmaları zordur.

Yembitkilerinden elde edilen ürünler depolarda çok yer kaplarlar. Örneğin tahıllarda l ton tane ürünü l - 1.5 m3 arası bir hacim kaplarken, gevşek bir tarzda yığılan kuru otlarda bu değer 20 - 22 m3 düzeyindedir. Ürünün depoda çok yer kaplaması depolama masraflarını artırmaktadır.

11. Yüzyıllardır Süregelen Alışkanlıklar

Türk toplumunda, Orta Asya'da göçebe veya yan göçebe olarak yaşarken ve göç edilen diğer coğrafyalarda, yerleşik yaşam düzenine geçtikten sonra bile, hayvancılık meraya dayalı olarak sürdürülmüştür. Yüzyıllar boyunca süren bu uygulama, insanlarımızda bazı alışkanlıklar ve düşünce kalıplarının oluşmasına yol açmıştır. "Ot değil mi canım, nasıl olsa her yerde bitiyor. Bir de tarlaya mı ekeceğiz" şeklinde değerlendirmeler yapılmaktadır. Bu anlayışa göre, hayvanın yiyeceği ot boş alanlarda ve meralarda biter. Tarlaya yembitkisi ekildiği zaman yazık edilmiş olur. Oysa, ot olmadan et olamayacağı, süt olamayacağı çok açıktır. Yalnızca üreticilerimizin bir kısmında değil, bazı aydınlarımız, hatta tarımın değişik kolları ile ilgili olan meslektaşlarımızda bile bulunan yukardaki anlayış, son yıllarda giderek azalmaktadır. Bu anlayışın ortadan kaldırılması ve yembitkilerinin sağladığı yararların anlaşılmaya başlanması, yembitkileri tarımını olumlu yönde etkileyecektir.