PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Ekosistemler


Mr.Muhendis
30.01.2010, 13:48
Genel Yapısı:
Bugün dünya gezegeninde ortamın her elemanın özel görevi vardır.Bu elemanlar görevlerini eksiksiz yerine getirdikleri için dünya ekosistemler topluğu haline gelmiştir.Ekosistemler canlılar tarafından kurulmuş yaşam ortamıdır.Ancak iklim tarafından kontrol edilir.Oysa ekosistemlerin kontrolü iklimden çok insanlar kontrol eder.İnsanlar besinlerini bitkilerden ve hayvanlardan sağlarken besinin sürekliliği için onları koruyup kontrol etmesini,kendi sağlığı için niteliklerini ve nüfusa göre de miktarını düzenli olarak artırmayı denemelidir.Bu taktirde insan organizmaların kesintisiz etkileşiminin ürünü olan kompleks bir sistem içerisinde yayılabilir. İşte böyle bir sisteme ekosistem denir.

Çevre açısından düşünüldüğünde insanın ekosistemdeki görevi eşsizdir. Ancak ekosistem çevre, her çevrenin ekosistem olmadığı unutulmamalıdır.İnsanın hiçbir davranışı doğal olmadığından doğal ortamlar onun müdahalesini asla doğal karşılamamıştır. İşte o yüzden gerçek çevre olan doğal ortamlarla çevre deyimi de ayrı kullanılmaya başlamıştır. İnsan,bir düzenleyici olarak davranması gerekirken çoğu kez tarih dersine çalışmadığı için sisteme telafisi güç zararlar vermiş ve hala da bunu fark ettiği söylenemez. Aslında insan ekosistemde gereksiz bir varlık değildir.Çünkü ekosistemler kompleks birer canlı olduklarından gelişmesi için fazla enerji kullanması şarttır. Ancak enerjinin kullanılabilmesi için sistemi tıkayacak şekilde birikmemesi gerekir.Yani enerji birikiminin önlenmesinin tek yolu tüketimdir.Görülüyor ki, ekosistemde özel yeri olan insan sistemdeki hayvanlar gibi davranamadığı için sistemin elemanı olarak görülmüyor ve çevre kirliliği denilen yeni bir araştırma konusunun ortaya çıkmasına neden oluyor.İnsanın açıkça ihtiyaç duyduğu bu ekosistemin doğası nedir? Bu soruyu cevaplamak için ekosistemlerin fonksiyonlarını idare eden prensiplerin neler olduğunu bilmek gerekir.Çünkü sistemin canlı ve cansız temel varlıkların karmaşık olmasına karşın kurdukları ilişkide sistemlidir.Olayın karmaşıklığı ortamdaki canlıların tür fazlalılığından ve beslenme zincirindeki kuralsızlıktan kaynaklanır.O halde genel kurulmuş düzene biyotik ve abiyotik varlıklar dersek birlikte kurdukları yaşayan organizmalar dünyasına BİYOSFER denir.

Biyosferin dengeli yaşam yerleri ekosistemlerdir. Fakat fonksiyonel olarak bu sayısız sistemler hakkında genel bir karar vermek için hepsinin tek tek araştırılması gerekir.Çünkü aralarında en az benzerlik kadar farklılıkta vardır. Zaten böyle olmasaydı biyosferin tamamı ekosistem olurdu.O nedenle ekologlar,sınırsız büyüklük ve karmaşıklık demek şeklinde hitap ederler.Biyosferde bu iki varlık yan yana, iç içe bağlanıp karışırlar ve de eşitlik ilkesine bağlı karşılıklı ilişki kurarak denge oluştururlar. Örneğin hayvanlar bitkilere CO2 verir. Bitkiler fotosentez yaparak onlara karşılığında O2 verir. Toprak bitkilere su verir.Bitkiler suyu kullanarak yaptıkları organik maddeleri organik atık olarak toprağa verir. Bunları her ikisinden de faydalanan hayvanlar,kendilerini ve bitkileri yiyerek hem doğanın enerji döngüsünün hızını artırır hem de üretim-tüketim dengesini sağlar.Bu örnekler biyosferde sayısız sistem ağlarından sadece bir tanesidir.

Bildiğimiz gibi biyosferin her yerinde iklim,toprak ve buna bağlı olarak da canlılık çeşitlilik gösterir. Canlıların çeşitliliği farklı ekolojik koşullara sahip habitat sayısına bağlıdır.Belli bir habitatta sınırlı canlı cemiyeti yaşadığı düşünülürse ekosistemlerin ne derecede çeşitli ve karmaşık olduğu anlaşılır. Bir okyanus, deniz, göl, akarsu, çöl, orman, çalılık, step(mera), kayalık, çayırlık… vs. her ortam mükemmel bir ekosistemdir. Bu ortamların ad olarak sayısını artırmak belki de güç olabilir.Enlem dereceler,yükseklik ve yine bunlardan kaynaklanan komşuların etkisini de göz önüne alırsak sistemler topluluğu olduğu anlaşılır. Örneğin bir ekosistemler topluluğudur.Çünkü en azından dağın dört tane yönü ve bir de zirvesi vardır. Dağın coğrafik yapısı engebeli olduğunda vadileri de katarsak yaklaşık on farklı yaşam ortamına sahip olduğu anlaşılır.

Ekosistemler belli ölçüde daima değişebilen bir yapı ve organizasyona bağlıdır.Burada sosyobiyolojide olduğu gibi bir dinanizm vardır. Dinanizmi canlıların üremeleri ve ölümleri,cansızlarda ise ayrışma olayları temsil eder. Böylece madde ve enerji akımı iki taraf arasında sürer.Akuatik ekosistemler biyosferin ¾’ünü kapsayan homojen ortamlardır.Buralar savunma açısından çok elverişli olmalarına rağmen biyolojik dinanizm bakından yetersizdir.Akuatik ekosistemler bu özelliklerden dolayı(homojen olması) komplekslik bakından zayıftır.Çünkü toplam akuatik sistemlerinde yaklaşık 50.000 bitki,yine yaklaşık 85.000 hayvan türü mevcuttur.Bu durumun temel nedeni areal (Yaşam ortamı) sürekliliği (tek dize habitat) şeklinde olmasıdır.Bu da farklı mikroklima çeşidine müsait değildir. Bu ise canlılarda türleşmeyi önleyen en önemli etkendir.Yani çok çeşitli ve sayısı fazla,izolasyonun yokluğu akuatik ortamlarda belirgin şekilde mikroklima yokluğuna neden olmuştur.Bu durum karasal radyasyondan yoksun olması nedeniyle çok geniş alanlarda aynı koşulların sürekliliğine neden olur.Her ne kadar Pasifik ve Atlantik okyanusları ayrılsa da her güneyden hem de kuzeyden bağlantılıdır.Bir ekosisteminden bir miktar çamurlu su alınırsa gözle görülen makro değerlerin yanında mikro varlıklar da incelendiğinde akuatik ekosistemler hakkında bilgi edinilebilir.Burası hem bitki hem de hayvansal organik ve inorganik maddelerden bir karışım olduğu görülür.Karışımın abiyotikleri su, Oksijen, Azot, Karbondioksit, Fosfat, Kalsiyum ve çeşitli tuzlar ile aminoasitler,humus asitleri ile daha bir çok organik ve inorganik maddeler ve bunları işleyen ayrıştırıcılardan oluştuğu anlaşılır.Çoğu durumda bunlar dip çamurunda sabitlenmiş durumdadır.Oysa sistemin geleceği için bunların serbest hale geçmesi şarttır. O halde en önemli varlık ayrıştırıcılar olmalıdır.Çünkü diğerlerinin eksikliğinde ekosistemin fakirliği söz konusudur. Oysa bunların olmaması halinde ekosistem olmaz.Numunenin alındığı göldeki yapıcı organizmalar sığ kesimde yaşayan köklü bitkiler ile algler ve fitoplanktonlardır.Bunlar güneş ışığının girdiği derinliklere kadar yayılırlar ve de köklü bitkilere göre daha fazla enerji biriktiriler.Alınan numunede tüketici organizmalarda belirlenmelidir. Çünkü önceden bildiğimiz beslenme ilişkilerine dayanarak bitkisel maddeler ve bunları organik atıkları üzerinden beslenen organizmalar olmalıdır.Deniz kestaneleri,su böcekleri ve birçok küçük balıklar gibi 1. dereceden tüketiciler buradan beslenir.1.derecede tüketiciler üzerinden beslenenlere de 2. dereceden tüketiciler.Bunların üzerinden beslenenlere ise 3. dereceden tüketiciler denir.Biyosferin farklı elemanları tarafından farklı,aynı elemanlar tarafından aynı,aynı elemanlar tarafından farklı,farklı elemanlar tarafından aynı ekosistemler kurulduğu için birbirine komşu olabilirler.fakat sınırları özeldir.Ancak çeşitli doğal olaylarla birbirlerinin etkiledikleri gibi barındırdıkları hayvanlarla da bu etkileşim sürer. Zaten biyosferde yukarıda belirtilen olay daima hep böyle sürüp gidiyor.Bu etkileşim sonucu ekosistemler de daima değişim söz konusudur. Ancak ekosistemlerdeki değişimin hızı ekosistemin dönemine ve de iklimin değişkenliğine göre değişebilir.Eğer klimaks devrede ise değişim hızlı,son dengede ise daha yavaş olur. Yani dengesi kurulmuş ekosistemin safhasında süksesyona yakın olanlar daha hızlı değişir.

Sonuç olarak biyosferde sayısız ekosistem vardır. Buna rağmen ekosistem elemanlarının sistematiği kolayca yapılmaktadır.Ekosistemlerin kendilerinin sistemiğin yapmak imkansızdır.Çünkü ekosistemlerin kurucusu ve en önemli dengeleyicilerinden birisi olan besin zincirinin belli bir modeli yoktur.Ayrıca bu kompleks sistemlerin hangi faktörlere göre düzenlendiği sükseksiyon başlangıcından bu döneme kadar kimlerin oraya katkıda bulunduğunu belirlemek mümkün değildir.