PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Tatlı Su Balıkları Avlama Teknikleri


Livadi
24.12.2009, 11:05
Tatlı Su Balıkları Avlama Teknikleri


ALABALIKLAR

Alabalıklar çok hareketli, yüzgeçleri dikensiz, pulları çok küçük,içsularda yaşayan en lezzetli, etçil hayvanlardır.
Yumurtadan yeni çıkmış yavru balıklar, çoğunlukla sudaki sinek lavralarıyla beslenir,
· büyüdükçe küçük balıklar, tatlısu karidesi, sinekler ve uçan böceklerle beslenir. 2-3 yaşlarında İlkbahar ve Sonbahar aylarında çiftleşir. Dişi alabalık yumurtalarını çakıl ve kum kaplı dipte, kuyruğuyla karıştırıp açtığı çukura yayar. Hemen yakınındaki erkekte cinsine göre, 45 günle 3 ay arasında açılacak olan yumurtayı döller. Tek bir dişi bir mevsimde 5000-6000 kadar yumurta yumurtlayabilir. Yumurtalardan çıkan alabalık yavrularının % 90'ı ilk üç ay içinde, daha büyük balıklara yem olurlar.

Nerelerde Bulunur:
Alabalıklar sıcaklığı 10 - 15 derece arası soğuk,berrak ve bol oksijenli sularda yaşarlar.
İç Anadolunun yüksek dağlarında, Trakya bölgesinde,Doğu Anadolu Bölgesi ve Karadeniz Bölgesinin dere ve göllerinde. Antalya, Mersin, Muğla gibi sıcak şehirlerin su sıcaklığı 15 derecenin altında olan dağlık bölgelerindeki derelerde bulunur.
Ulkemize özgü endemik bir tür olan Abant Alası Abant gölünde, Abant'a yakın göllerde, yedigöller ve civarındaki derelerdede bulunur.

Yem:
Alabalık avında kullanılan en favori yem mepps'dir, daha sonra kaşık ve el yapımı böcekler gelir. Alabalık avcıları vazgeçemedikleri yapay yem 1 nolu mepps dir, her yerde her şartta kullanabilirsiniz, 2 no biraz daha ağır olmasından dolayı daha çok gölde kullanılır. 0 numaralı mepssi atmak için çok ince misina ve çok esnek kamış şarttır. Metalik renk üzerine kırmızı noktalı 1 numara algia marka mepss en çok tercih edilendir.
Avcılığı:
Alabalık avı da diğer etçil balıklarda olduğu gibi genellikle mepss ve canlı yemle yapılır. Fly avcığıda birçok alabalıkçının arzu edip hayal kurduğu bir av şeklidir.
2002-2004 sirkülerinde yapay yem dışında alabalık avcılığının yasak olmasından dolayı alabalık avcılığı için canlı yem yada diğer bir deyişle yapay olmayan yemle alabalık avcılığını burada anlatmayacağız.
At-Çek:Bizim sularda yaygın olarak mepss'le avcılık tercih edilir. Mepss atma & Atıp çekme tekniğinde makinanızın turu fazla, kamışınız esnek ve uzun, misinanızda 0,15 - 0,20 - 0,25 olmalıdır. Bazı alabalık avcıları 0,25 misinayı kalın bulmakla beraber kaliteli bir misanaya sahip olmadığınız hallerde 0,25 işe yarar. Daha ince misina sağa sola sürtünüp kolayca koparken kalın misinaylada yeminizi uzağa atamazsınız.
Uygulaması kolaydır ancak eğer derede avlanıyorsanız su derinliğinin en az 30 cm olması gerekir, ayrıca derenin içinde kaya ve ağaç dallarının az olmasına dikkat etmelisiniz. Sürekli kayaya ve ağaca taktığınız yeminiz balıkları huzursuz eder. O nedenle at çek yaparken suyun kaya önünde oluşturduğu derin bölgeye yeminizi atar ve çekmeye başlarsanız makinanızı üçüncü yada dördüncü turunda ilk alabalığınızı yakalarsınız.
Ancak bazen derede avlanmaya gittiğinizde büyük hayal kırıklığınada uğrayabilirsiniz. Suyun akış hızı bazen öyle artarki attığınız meppsi çekerken suya hiç batmayan yeminiz suyun yüzeyinden zıplaya, zıplaya gelir. Karların erimesiyle akış hızı artan derede mepss le avlanmak zordur, derenin birkaç gün sonra akış hızı azalacaktır, o zaman avlanmak daha verimli olacaktır. Bazen de su seviyesi öylesine düşerki yem sürekli kayaya yosunlara takılır. Ancak hiç bir zaman derede su bitmez. Şelale,çağlayan yapan derenin kaya altlarında gölcükler oluşur.( biz böyle yerlere ayna deriz) Alabalıkta bu aynaların içindeki taşların, kayaların altına saklanır. Fakat bu aynaların genişliği 2-3 mt.kareyi geçmez. Şimdi siz gelinde burada balık yakalayın. İşte burada ustalık konuşur. İyi bir balıkçı o suya yaklaşmadan 7-8 metreden o bölgeye adeta noktasal atış yapar ve oradaki balığıda alır.
Fly'la avcılığı:Uygulaması zor olmasına rağmen, en zevkli avlanma tekniğidir. Yem olarak kıldan veya tüyden yapılan yapay sinek kullanılır. Fly avcılığı havada dairesel hareketlerle yemi suya bırakmak (adeta kamçı gibi) yada yemi suyun yüzeyinde akıntıya bırakarak avlanmak şeklinde olur. Burada dikkat etmeniz gereken, yemlerin hemen, hemen hiç ağırlığı olmadığı için kullanılan kamışın çok esnek olması gerekmektedir. Yemi uzağa atmak gerçekten maharet ister. Bu yüzden özellikle ABD de Fly okulları, kursları bile vardır.
Yemi uzağa atamıyorsanız yemi akıntıya bırakıp ileri gitmesini sağlayabilirsiniz ancak buradaki dezavantaj bulundugunuz yerden akıntıyla beraber sürüklenen yapma yeminiz suda iyice ıslanıp doğal şekli bozulacak, buda balığın yemden uzak durmasına neden olacaktır. Bunun için yemin suda etkilenmemesi için yanınızda bu iş için yapılmış spreyden bulundurmalısınız.
Yemek:
Alabalığı soğuk suda yıkayın; kağıt havlularla suyunu alın. Balığın üzerine tuz serpin. Bir taraftan da un'la mısır ununu karıştırın. Yayvan bir tavada, kısık ısıda sıvı yağ içinde tereyağını eritin. Köpük oluşmaya başladığı zaman alabalığı unlu karışımda altüst edin. Elinizde silkeleyip un karışımının fazlasını atın ( eğer bu fazla unları atmazsanız biraz sonra tavanız yanık unla dolar) ve balığı tavaya yerleştirip, her iki tarafını da yaklaşık 4-5 dakika, balık kahverengimsi görünümü alıncaya kadar kızartın.
Kaynak: Orhan YILMAZ

LEVREK
Tanıyalım:
Ülkemizde Sudak ve Tatlısu levreği adıyla iki türü bulunan Percidae familyasından bir balıktır. Her iki türünde sırtından kalınca başlayıp karnına doğru uzanan bantları vardır. Tatlısu levreğinin sırt ve kuyruk yüzgeçleri daha geniş, enine uzanan bantları daha koyu ve geniş,vücut olarak daha enli bir yapıdadır. Sudak ise uzun bir yapıda olup, levreğe nazaran daha narin yapılı, ancak daha hızlı büyüyen,büyük ağırlık ve boylara ulaşabilen bir türdür.
Dişli, etçil ve süratli hareket eden balıklardır. Vücudunu kaplayan pulları küçük ve sık olup, kolayca dökülmez. Tatlısu balıkları içinde en kısa barsak yapısına sahip olanıdır. 50 cm. lik bir sudaktan bir karış barsak ancak çıkar. Bu özelliğinden de anlaşılacağı üzere tam bir etçildir. Her iki türde gündüz olduğu gibi geceleri de üstün görüş yeteneği sayesinde yemlenebilen, aynı boyda sürüler halinde avlanan balıklardır. Eş tutarak belli bir süre birlikte yaşam ve özellikle erkeğin yumurtaların koruması ile mart, haziran aylarında çoğalır.
Nerelerde bulunur:
Özellikle İç Anadolu bölgesinde Çubuk, Hirfanlı, Kesikköprü ve Kapulukaya barajlarında Beyşehir ve Eğridir göllerinde bir zamanlar bolca bulunan Sudak ne yazık ki misina ağlarla yapılan kontrolsüz avcılık nedeniyle yok olmaya yüz tutmuştur. Ancak Çubuk hariç bu göllerde ve Kızılırmak’ın bazı kesimlerinde halen az miktarda bulunmaktadır. Tatlısu Levreği ise Trakya-Marmara bölgesinde özellikle Sapanca gölünde bulunmaktadadır.
Yem:
Yaşadığı bölgede, levreğe yem olan küçük balıkların rengi ve yapısına uygun, ucu sırttan çıkarılmış zoka takılmış jig ( sassy ) veya spinner ( döner ) ile de güzel av verir.
Avcılığı
Güneşin parlak olmadığı saatler ve gece iyi av verir. levrek sığ sularda pek av vermez. Derin sularda dipten veya dibe yakın yerlerde yeme vurur. 30-35 cm. boya kadar sürüler oluşturarak gezen bir balık türü olması nedeniyle, olta ile bir levrek aldığınızda vakit geçirmeden aynı bölgeye ayrılmazsanız birkaç balık daha alabilirsiniz. Tabii ki sessiz olmak, suya görüntü vermemek kaydıyla. Özellikle iri levrek veya sudak tutmak istiyorsanız kesinlikle sessizlik ilk şarttır.
Avcılığı atıp çekerek yapıldığı gibi fırdöndünün arka kısmına hareketli kurşun takılmış dip oltayı canlı veya ölü balık yavruları veya kurbağa ile yemleyerek veya bırakma oltalar ile iyi sonuç alınır.
Yemek
Kılçıksız, duru, yağsız ancak oldukça lezzetli eti olan levreğin tutulduktan sonrası ilk iş suda bırakılmaması, ikinci olara derisi kurumadan pullarının temizlenmesidir. Yoksa kuruyan sert pullarını temizlemek için balığı epeyce hırpalamanız gerekir. Yağda kızartacaksanız ve pullar kurumuşsa pullara hiç dokunmadan kızartın. Kızarmış balığın derisi kendiliğinden etten ayrılacaktır. Ancak deri ile (pullu veya pulsuz) kızartma yüzülmüş balığın kızartılması ile elde edilecek lezzeti vermez. Özellikle kızgın ve az yağda tavası, buğulaması ve mayonezli haşlaması çok güzel olur.
Kaynak:Tarık Ersal

SAZAN

Tanıyalım:
Anavatanı Asya olan daha sonra Avrupa,Amerika ve Afrika tatlı sularına aşılanan dayanıklı, üreme düzeyi yüksek bir balıktır. Cyprinidae familyasındandır. 50 sene kadar yaşadığı bilinir. Kalın dudaklı ve dişsizdir. Bitkiler,bulabildiği tohumlar,böcek ve kurtçuklarla beslenir. Yiyeceğinin kokusunu takip ederek bulur. Üreme mevsimini kapsayan 1 nisan – 1 temmuz tarihleri arası avı yasaktır. Ancak eylül sonlarına kadar yumurta dökebilir. Laboratuar çalışmaları ile ıslah edilen pullu sazandan aynalı ve çıplak sazan türleri yetiştirilmiştir. Kültür balıkçılığı için elde edilen bu türler çok az pullu veya pulsuz olup,pullu ( doğal ) sazana nazaran daha çabuk büyüyebilen ve daha az kılçıklı türlerdir.
Yem:
“ Sazan gibi atlamak ” deyiminden de anlaşılacağı gibi hemen hemen tabii koku veren her yeme gelen obur bir balıktır.
hamur,solucan,haşlanmış mısır, ayçiçeği ve afyon küspesi,haşlanmış patates,çekirge ve benzeri iri böcekler ve kuru üzüm gibi çeşitli yemlerle avlanılır. Nadiren de dip oltasını gümüş balığı ile yemleyerek iri sazanlar da tutulduğu olur.
Küspe sazan için doğal bir yem olmamasına karşılık, kokusu baskındır, balığı çeker ancak iğnelerden birine takılmış solucan sonucu netleştirir. Küspe kokusuna gelen sazan solucanı affetmez, kalın dudakları sayesinde iğneye oturur. Bu işlem balığın yeme alışkanlığına göre haşlanmış mısır taneleri veya kuru üzüm içinde geçerlidir.
Nerelerde bulunur:
Yurdumuzda Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgesi dışında tüm akarsu ve göllerinde bulunur.
Göllerde, yağan yaz yağmuru, böcekleri suya düşüreceğinden ve kıyılara yağmur suyu yem getireceğinden balıklar kıyılara ve su yüzeyine gelir.
Avcılığı:
Sazan avında başarılı olmak için bütün avlarda olduğu gibi avlanılan bölgedeki balığın yeme alışkanlıkları ve avlanılan yerin fiziki özellikleri araştırılıp,değerlendirilmelidir.
Sizden önce aynı yerde avlananların kullandıkları yemler sazanda bir beslenme alışkanlığı oluşturur. Aynı yemleri uygun olta ile kullanmak başarı şansınızı arttıracaktır. Ayrıca akarsularda küspe ile avlanmanın ( kokunun dağılması nedeniyle ) bir şansı olmayacağı gibi yine akarsularda tabii olarak bulunan solucan,çekirge ve iri böceklerle avınız başarılı olacaktır. Göllerde yapılan avlarda ise yukarıda sayılan tüm yemler kullanılabildiği gibi yörenin yerlisi olan ve avlanan kişilerin kullandığı yemlerin öğrenilmesi sizi kısa yoldan başarıya götürecektir.
Sazan avında kullanılan mantarlı,dip ve küspeli oltalardan sazan avında çoğunlukla kullanılan küspeli olta hazırlanışı ve kullanılışını genel olarak şöyledir.
Bu takımı hazırlamak için ana beden en az 0.50 mm. misinadan ve 50 m. olmalıdır. Ana beden kasnak yada tercihen mantar plaka ( kelebek ) üzerine sarılmalı, ana beden bitimine 2.0 numara kilitli klipsli veya düz fırdöndü bağlanmalıdır. Küspenin takıldığı kısmın telli,misina kementli veya vidalı olması önemli olmayıp,kullanılan iğnelerin küspenin her yanına dağılması ve suya düştüğünde de bozulmaması önemlidir. İğnelerin bir olta için 8 adet 1/0 veya 1 numara kısa sap bronz çapraz iğne olması, iğnelerin bağlandıkları kösteklerin 5 – 6 cm. den uzun veya kısa olmaması ve köstekte kullanılan misinanın ana bedenden daha ince olması gerekir. Ana beden 0.50 mm. ise köstek en çok 0.35 mm. olmalıdır. İğnelerden birinin dibe takılması durumunda, olta çekilince ana bedenin kalın olması kösteği kopartır ancak olta kurtulur.
Kullanılacak küspe kesinlikle kuru olmamalıdır. Bunu küspeyi keserken, kesilen yerin cilalı gibi çıkmasından ve çıkan talaşın yağı nedeniyle neminden anlayabiliriz. Küspenin kamış ile atılması durumunda küspe ağırlığının kamış atarına uygun olması gerekir, el oltası ile atılacaksa deri iş eldiveni veya deri parmak koruyucu ( parmak uzunluğunda bisiklet iç lastiği de olabilir) kullanmak işaret parmağınızı yaralanmalardan koruyacaktır.
Yemek:
Bütün tatlı su balıkları tutulduktan sonrası için geçerli olan kural, balığın ölümünden sonra vakit geçirmeden ayıklanması,temiz ve bol suyla yıkanmasıdır. Bu balığın lezzet kalitesi için önemlidir.
Sazanın irilerinin güveci, mangal veya fırında kızartması ve hatta buğulaması yapılabildiği gibi çoğunlukla tavası yapılır. Tavası için aşağıdaki işlemden geçirilen balığın daha lezzetli olacağından emin olun.
Ayıklanmış, parçalanmış balık yüksek kenarlı tepsi veya tencereye dizilir. Üzerine bir ölçü sirke bir ölçü su dökülerek balık parçalarının suya gömülmesi sağlanır. 4 – 5 saat bu durumda kalan parçalar çıkarılarak kevgir içinde süzülmesi sağlanır. Limon suyu, kara biber, tuz ve istenirse dövülmüş sarımsak karıştırılarak elde edilen macun parçalara ovularak sürülür. Mısır ununa bulanarak kızgın yağda kızartılır.
Kaynak:Tarık Ersal



YAYIN

Tanıyalım:
Siluridae familyasından olan yayın balığı tatlı suların en çok ağırlığa ve boya ulaşabilen balığıdır. 100 kg.mı ve 3 m.yi aşanları vardır. Tembel yapılı ancak çok güçlü olan yayın benzetme yapılacak olursa manda karakterinde bir hayvandır. Genelde Nisan, Mayıs aylarında yumurtasını sessiz ve mümkün olduğunca berrak sulara bırakır.
Diğer tatlısu balıklarından biraz farklı olarak üreme eş tutma şeklinde, erkek ve dişinin bir süre birlikte yaşaması,yumurtanın dökülmesi ve döllenmesi şeklinde olup, daha sonra erkek tarafından yumurtalar koruma altına alınması ile devam eder. Erkek 3-4 gün içinde yavrular yumurtadan çıkıncaya kadar nöbet bekler. Çiftleşme dönemi bitiminde tek olarak yaşar, sürü oluşturmaz. Turna balığı gibi belli bir bölgede yer edinir ve burayı ( kuraklık, sel, kirlenme, rahatsız edilme gibi nedenlerle ) mecbur kalmadıkça veya avlanmadıkça terk etmez. Gözleri vücuduna oranla çok küçük olan yayının görme yeteneği zayıftır ancak ışığa karşı hassastır. Görme yeteneği zayıf olan tüm canlılar gibi yayının da diğer duyuları daha gelişmiştir. Bir uzun çifti üst çenesinde, diğer kısa iki çifti alt çenesinde yer alan bıyık şeklindeki duyargaları sayesinde algıladığı balık, kurbağa, su faresi, su kuşları ve bunlara benzer doğal ortamında bulabildiği her türden canlıyı yer. Ağzının alt ve üst çenesi hatta damağında bile yer alan ince sık ve batıcı, dişler sayesinde ağzına alıp, hareketsiz bıraktığı avını parçalamadan tüm olarak yutar.
Yem:
Bu balık için en geçerli yemler sigara kalınlığında siyah sülük, iri, diri ve bolca solucan, avlanılan bölgede tutulacak ( 10 – 15 cm. boyda ) canlı balık ve canlı kurbağadır ( Hayati organları zedele-meden oltaya takıp, canlı kalmasını sağlamak önemlidir ) Başka bir yemde yaz günü rüzgarsız ve gölge bir yerde kurutmadan 8-10 gün çürümeye, kokuşmaya bırakılmış bir parça ettir. ( Et bu duruma geldikten sonra avlanılacak yere götürmek ve oltayı yemlemek bu kokuya dayanıklılığınızı da ortaya koyacaktır ). Bu yemlerle yayın avlanıldığı gibi Amasya’ da Yeşil ırmağın sularının azaldığı yaz günlerinde (Amasya civarında kol boyu yayınlara şebek deniyor ) kaşıkla kelebek tutulduğu bilinmektedir.
Nerelerde bulunur:
Avlanılacak yer hususunda ise göl olsun, nehir olsun sivrisineğin olmadığı yerde yayın bulamazsınız. Sebebi açıktır, yayın tembel yapılı, pek yer değiştirmeyen bir balıksa, besinini öncelikle yiyebileceği boyda balıklar ve kurbağalar oluşturuyorsa, küçük balık ve kurbağalar sivri sinek larvaları ile besleniyorsa ve bu larvalarda durgun sularda bulunuyorsa, bu sonuç açığa çıkar. Yayın avı için durgun ve sivrisineğin bol olduğu sular uygundur.
Yayın bulunan bir çok ırmağımızda yöre insanlarınca bilinen bu özelliği, suya giren kişinin hayvanın inine girip çıkarken vücudunu sürtmesiyle oluşturduğu kaygan çamur tabakasını çıplak ayakları ile hissederek yer tespitinde kullanılır.
Avcılığı:
Kullanılacak oltanın mümkün olduğunca kalın, bırakma olta olması gerekir. Oltanın kıyıya bağlanması için ise en uygunu nehir veya gölün kıyısındaki ağaçların yaş dallarıdır. Balığın oltaya yakalanmasını takiben her çekişinde esneyip eski haline dönen yaş ağaç dalı hem balığı yoracak, hem de oltanın kopmasını engelleyecektir. Özellikle gece oltanın bağlandığı ağaç dalını görebilmek için şerit halinde kesilmiş bez parçalarını aynı dala iliştirmeniz, ışık kullanmadan oltanızı bağladığınız yeri görmenizi sağlayacaktır.
Avı için kesinlikle sessiz olunması, suya gece ışık, gündüz gölge verilmemesi gerekir. Kelebek’ de tabir edilen kol boyu yayın avı için gece veya gündüz mantarlı olta kullanılabilse de daha iri yayın avı için özellikle gece bırakma (dip) olta geçerlidir. Görme yeteneğinin zayıf olması ve balığın kendine aşırı güveni nedeniyle olta kalınlığı balığı rahatsız etmez.
Yemekleri:
Yemeklerine gelince, yayından neler yapılmaz ki ? En başta balık parçalanmadan önce mümkünse derisi yüzülmelidir. Beyaz, lezzetli ve kılçıksız yayın etinden tavası, buğulaması, güveci, şişi, közde kızartması, köftesi, fırında kızartması, kavurması, haşlaması ve özellikle kellesinden harika çorbası yapılır.
Bu sayılan tüm yemeklerinin çok lezzetli olması yanı sıra bazı lokantalarda levrek tava veya trança şiş adı altında da satılır. Özellikle buğulaması veya güvecinin pişirilirken en üste 3-5 adet defne yaprağının konulması ve sarımsak dişlerinin yemeğe tüm olarak atılması tavsiye edilir.

Livadi
24.12.2009, 11:05
BEKİR (Bıyıklı Balık )

Tanıyalım:
Cyprinidae familyasındandır. Vücudu uzun bir elips şeklinde silindiriktir. Küçük sayılabilecek pulları siyah çillerle kaplıdır. Sert akan nehirler de dahil durgun göllerin çakıllı ve kumlu berrak kısımlarında bulunur. Dudakları kalın ve etlidir. Orta uzunlukta alt ve üstte ikişer adet olmak üzere 4 bıyığı vardır. Nisan, temmuz ayları arasında ürer. Havyarı yenilmesi halinde sindirim sistemini bozar, kesinlikle ishale yol açar.
Yem:
En ideal yemi solucan ve kavaklıkların nemli, yumuşak topraklarında bulunan beyaz, tombul kurtçuklardır. Balık parçaları, iç organları ve hamura da rağbet ettiği olur. Takılan solucanın baş ve kuyruk kısmının fazlaca boşta kalması halinde iğneden rahatça çalar.Ekim ayını takiben taze hamsi ile yemlenen olta ile de iyi avlar verir.
Nerelerde bulunur:
Sert akan nehirler de dahil durgun göllerin çakıllı ve kumlu berrak kısımlarında bulunur.
Akarsularda suyun taşlar üzerinden çağıldadığı bölgelerin hemen altında hafif durgunlaşan, üzeri köpüklü bölgelerde akıntı ile gelecek yemleri bekler. İrileri ise akıntılı sulardan çok akıntının yakınındaki sazlık diplerine, kuytuluklara yerleşir ve yemlenir.
Avcılığı:
En zevkli avı akarsularda, hareketli kurşun ve iki iğneli dip oltaya solucan takarak el oltası ile yapılanıdır. Vuruşları hissetmek ve avcılığı verimli hale getirmek için en fazla 0.25 lik misina iyi sonuç verir. Vuruşun hissedilmesi ile hemen olta çekilmemeli yemi tam olarak benimsemesi beklenmelidir. Kalın dudakları olan Bekir oturmuş iğneden kolayca kurtulamaz. Ancak tatlısuların en hareketli ve güçlü balıklarından biri olduğunu da unutmamak gerekir. Bir balık alındığında suda fazla hareket yaratmadan aynı bölgeye çalışılması ile av verimi devam edecektir. Mantarlı olta ile avlanıldığında ise kuytu ve sazlık durgunluklara yem mümkün olduğunca dibe yakın (hatta dibe oturtularak) olarak avlanılmalıdır. Nadirde olsa hareketli ve yapay yemlere de atladığı olur.
Yemekleri:
Biraz fazla kılçıklı olmakla beraber özellikle akarsuda yaşayanları oldukça lezzetlidir. Kızartacaksanız keskin bir bıçakla balığı boyuna çizmeniz özellikle kuyruk kısmında yer alan serbest kılcıkları etkisiz hale getirecektir. Bence en güzel yemeği yarım kiloyu geçkin Bekirlerden yapılan güvecidir. Balık güveçlerinin hemen hepsinde olduğu gibi balığı en üste dizmeyi unutmamanız tavsiye olunur.
Tarık ERSAL

TATLISU KEFALİ ( Akbalık Ak kefal, Kepenez, Kasna )

Tanımı:
Sazanın akrabası olan tatlısu kefalinin sırtında tek yüzgeci vardır. Vücut yanlardan çok hafif basık ve uzunca kalın yapılı olup, etrafı siyah renk yapıcı tanelerle çevrilmiş, iri ve düz pullarla örtülmüştür. Renk, vücudun sırt kısmında koyu olup, yan taraflara doğru açıktır. Ventral ve Anal yüzgeçler portakal sarısı reginde, diğerleri renksizdir.
Boyu 35 – 40 cm.ye kadar çıkabilir. Çevik ve ürkek bir balık olup 1 nisan 1 temmuz tarihleri arası üreme sezonudur.
Nerelerde Bulunur:
Tüm tatlı sularda yaşayabilir.
Yem:
Oltayla avı döner kaşık, solucan, hamur, tavuk veya hindi karaciğeri, yaşadığı ortamda bulunan iri böcekler ( özellikle çekirge ), küçük balıklar, büyük balık iç organları ile yapılabilir.
Özellikle tavuk veya hindi ciğeri bu balık için her mevsimde ideal bir yemdir. Ciğer bir tahta üzerinde kullanılan iğneyi örtecek büyüklüklerde doğrandıktan sonra, bir saat kadar güneş alan rüzgarlı bir yere bırakılırsa üzeri zarlaşan parçalar iğneye daha iyi takılıp, balık tarafından da daha zor çalınır bir hale gelir. Aklınızda olsun, dondurulup çözüldükten sonra kullanılmak istenen ciğer çabuk dağılacağından, taze ciğer kullanılması daha uygundur.

Kenan Özcan (Kefal Avı -2002)
Avcılığı:
En zevkli avı berrak suyu olan göllerin küçük ve derin olmayan koylarında, kıyıya mümkün olduğunca paralel olarak ve yine berrak akarsuların çağıldadığı kısımlarının hemen altındaki durgunluklarda döner kaşık yem ile yapılan avıdır.
Küçük boy ( 0 – 2 numara ) döner kaşık ile avda misina 0.15 mm veya 0.18 mm. olmalıdır. Yine bulabilirseniz olta bedeninin sonuna 8 veya 9 numara, bronz, klipsli, kilitli fırdöndü takarsanız daha iyi sonuç alırsınız.
Avlanılacak yerde sessiz olunmalı,ani hareketler yapmaktan kaçınılmalı ve kesinlikle avlanılan yere gölge düşürülmemelidir. Yakalandıktan ele geçinceye kadar mücadeleyi bırakmayan tatlı su kefali suyun üzerinde alabalık gibi taklalar atabilir (çok irileri hariç). Ancak çoğu zaman etli olan ağız içine, hatta gırtlağına kadar oturmuş iğneden yakalandığı için kolayca kurtulamaz.
Döner kaşık ile av sabahın erken saatleri,günbatımına yakın saatler ve kısa süreli yaz yağmurlarından sonra yapılırsa verimli olur.
Mantarlı olta ile avında ise kullanılacak mantar, kefal mantarı olarak bilinen ince,uzun, kalem mantar olmalıdır. Döner kaşık’ a gözü kara atlayan tatlısu kefali kokusuna geldiği mantarlı olta yemine temkinli yaklaşır bu yüzdende mantar mukavemetinin az olması gerekir. Ana bedene ilk önce mantar takılır ve beden sonuna klipsli ve mümkün olduğunca küçük kilitli bir fırdöndü bağlanmalıdır. Bundan sonra 0.15mm. veya 0.18mm. misinadan oltanın kullanılacağı suyun derinliğine göre bir parça kesilip bir ucuna kasa tabir edilen ilmek oluşturulur (klipse takmak için ). Diğer ucuna bronz, kısa saplı, çapraz 2 ile 6 numara arası iğne bağlanır. Kasa ilmeğinin hemen altına kıstırma bir kuşun takılarak mantar daha dengeli ve hassas hale getirilebilir. İsteğe göre kasa ile iğne arasına kısa bir ( 8 – 9 cm.lik ) köstekle ikinci bir iğnede bağlanabilir.
Mantarlı olta ile göllerde yapılan avda saz dipleri en iyi sonucu verir. Dip oltada tabir ettiğimiz bırakma oltalarla da,yine sessiz olmak kaydıyla oldukça irileri avlanabilir.
Yemekleri:
Çok kişi tarafından kılçıklı olduğu için hiç yenmese de beyaz etli oldukça lezzetli bir balıktır.
Tavası yapılarak yenilebileceği gibi irilerinin haşlanarak, derisi ve kılçıkları mümkün olduğunca alındıktan sonra mayonez ve maydanozlu yenmesini tavsiye edilir.
Kaynak:Tarık Ersal

TURNA

Tanıyalım:
Ülkemiz sularında 2 türü yaşamaktadır. bunlardan ilki kuzey turnası ''northern pike''(EsoxLucieus)olarak ta adlandırılan benekli turna. Yabancı kaynaklarda pike, great northern pike, jack, pickerel adlarıyla da anılmaktadır. Diğeri ise çizgili turna olarak adlandırılan ''muskie''(Esox masquinongy ) dir. yabancı kaynaklarda muskie,musky, maskinonge, leopard muskellunge adlarıyla geçmektedir.
Birde bu iki cinsin melezi olan çesitler vardır.Burada anne çizgili turna baba ise benekli turnadır. Melez turnalarda desenler çok belirgin değildir ve boy ve cüsse olarak daha küçüktürler.Melez olan cinsine Kaplan turna ''tiger muskie'' denir.Ülkemizde hepsine birden turna denilmektedir.

26 Mayıs 2003 Kesikköprü
Nerelerde Bulunur:
Akdeniz bölgesi, Ege, Karadeniz kıyıları ve Güney Doğu Anadolu bölgesi dışında kalan bölgelerdeki Göl ve akarsularında bulunur.
Sazlık önlerinde dibi otlu ancak yosunlu olmayan yerlerde , özellikle bizim turna otu dediğimiz su içinde görüntü olarak akvaryumcularda gül olarak satılan akvaryum bitkisine benzeyen bitkilerin suyun yüzeyine kadar ulaşamayıp yüzeyden 3-4m altta kaldığı yerlerde bulunur.
Turna balığı her mevsimde aynı derinlikte bulunmaz bu direkt olarak suyun ısısıyla ilgilidir. Kışın derinlere iner çünkü suyun derin kısımları su ısısı soğuk olan su yüzeyine göre daha sıcak ve ısı yaklaşık 5 derece olarak sabittir. Su ısındıkça yüzeye çıkar.

Tuncay Uyanık (26 Mayıs 2003 Kesikköprü)
Yem:
Turna avı için pekçok yapay yem yapılmıştır.Bu yemler su üstü yemleri , kaşıklar, döner kaşıklar, silikon yemler, batan, dalan yemler gibi isimlerle karşımıza çıkarlar. Mepps, Kaşık ve sasi Turna avında en çok tercih edilen yemlerdir.

Levent Gençtürk (26 Mayıs 2003 Kesikköprü)
Avcılığı:
Canlı yem ile avcılık:
Şamandıralı Olta ile:Yem Turna tarafından fark edilebilecek bir biçimde sunulmalıdır. Bunun için dibi temiz berrak 4 ila 8 metre derinlikler idealdir. bu derinliğe 2 canlı yem bırakmak esastır. yemlerden biri dipten 1 m diğeri 3 metre mesafede konuşlandırıllmalıdır. Bu takımın şamandrası çok büyük olmamalıdır konik fıçı şekilli şamandralar idealdir misina orta çubuk kullanılmaksızın şamandra ortasındaki delikten serbestçe geçirilir. Misinanın üst kısmına bir tesbih tanesi yerleştirilir biraz daha üste ise başka bir misina bağlanır ama asla ana misinaya düğüm atılmaz bu bariyer mutlaka başka bir misinayla yapılmalıdır çünkü bu ikinci misinadan dolayı tesbih tanesi hareket edemeyeceğinden yem olan balığın misinayı sağması engellenir ama turna vurduğunda kuvvetli vuracağından ikinci bağlanan misinadan ana misina sıyrılacağından misina akışı sağlanacak ve bir şamandra mukavemeti olmadığından turna kuşkulanmadan yemi yutacaktır.Beden olarak çelik beden kullanılırsa turnanın misinayı koparma ihtimali ortadan kalkar. Misinanın serbest olan ucundan tekli bir halkalı iğne geçirilir bu iğneye düğüm atılmaz daha sonra 3 lü iğne en uca bağlanır. Durgun sularda 3 lü iğnenin bir iğnesi yem olacak canlı balığın çenesine tutturulur.Serbest kalan tekli iğne ise balığın sırt yüzgecinin altındaki sert kısma oturtulur. Bu tekli iğne hırsız olarak tabir edilir.Av eğer akıntılı bir yerde yapılıyorsa balığın akıntıya karşı doğal şekilde yüzmesi için tekli iğne balığın üst çenesinden geçirilirken 3 lü iğnenin bir iğnesi altta balığın anüs deliğinin hemen arkasındaki yüzgecin altındaki sert kısma oturtulur. Bazı avcılar tekli iğne kullanmazlar o zaman 3 lü iğne nin bir iğnesi sırta takılır. eğer kıtıdan savurna yöntemiyle yem fırlatılacaksa mutlaka hırsız iğne kullanılmalı ve tek canlı yem kullanılmalıdır.