PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Organik Arı Yetiştiriciliği


Mr.Muhendis
25.11.2009, 21:52
Son yıllarda artan nüfusa paralel olarak tarım ve gıda bilimlerindeki üretimi artırmaya yönelik teknikler toplumsal hastalıkların, alerjilerin, dengesiz beslenme alışkanlıklarının, pestisid, hormon ve antibiyotik kalıntılarının ortaya çıkmasına ve genel yaşam kalitesinin azalmasına neden olmuştur. Bu durum alternatif gıda kalitesine bir eğilim getirmiştir. Tüketici gıdanın kaynağını, güvenilirliğini, işleme ve depolama koşullarını, bulaşma risklerini sorgulamaya başlamıştır. İşte; “biyolojik”, “organik”, “ekolojik”, “kontrollü” gıda temini böylece gündeme gelmiştir.

Organik Tarım Nedir?

• Doğadaki dengeyi koruyan,
• Toprak verimliliğinde devamlılığı sağlayan,
• Hastalık ve zararlıları kontrol altına alan,
• Doğadaki canlıların sürekliliğini oluşturan,
• Doğal kaynakların optimum kullanımı ile verimliliği sağlayan bir sistemdir

“Organik arıcılık” da, bu temel nedenlere dayalı olarak ortaya çıkmıştır. Organik arıcılık ; doğada bulunan nektar, polen, su ve propolisin arılar tarafından toplanarak çeşitli arı ürünlerine dönüştürülmeleri işleminde, üretimden tüketime kadar tüm aşamalarında suni besleme ve kimyasal ilaçlama yapmadan, organik tarım alanlarında veya doğal yapısı bozulmamış florada her aşaması kontrollü ve sertifikalı yapılan arıcılık faaliyetlerine denir. Arıcılık ürünlerinin organik üretim olarak nitelendirilmesi, kovanların özellikleri ve çevre kalitesi ile yakından ilişkilidir.
Ülkemiz doğal yapı ve nektar kaynakları bakımında çok zengin olup,arıcılık açısından son derece büyük bir potansiyele sahiptir. Dört milyona yaklaşan koloni sayısı ile dünyada ikinci ve yıllık 70.000 ton bal üretim kapasitesi ile dünyada dördüncü sırada yer almaktayız. Ancak; kolonilerin geleneksel olarak şeker ve şeker şurubu ile beslenmesi, koloni yönetimindeki aksaklıklar nedeniyle, kovan başına üretilen bal miktarının az, dolayısıyla, maliyetin yüksek olması, arı hastalık ve zararlılarının yaygınlığı ve mücadelesinde kullanılan kimyasal ilaçların kolonide, arı ürünlerinde kalıntı bırakması, konvansiyonel üretilen bal ile organik üretilen bal arasındaki fiyat farkının %10 ila %20 arasında değişmesi ve bu farkın arıcı tarafından yeterli bulunmayışı nedeniyle ülkemizde organik bal üretimini sınırlı düzeyde yapılabilmektedir.

Arıcılıkta organik üretimin esasları nelerdir?
Organik arıcılıkta; arılıkta kullanılan kovanların özellikleri, arılığın bulunduğu çevre koşulları ve kalitesi, arıcılıkta üretilen arı ürünlerinin özenle üretilmesi, depolanması, işlenmesi ve pazarlanması, üretimin esaslarını oluşturmaktadır. Bir organik arıcılık işletmesinin bulunduğu yörede, diğer arıcılık işletmelerinin de organik arıcılık prensiplerine uygun olması gerekir. Organik arıcılıkta bir yıllık bir geçiş dönemi uygulanır. Bu durumda, konvansiyonel üretimden, organik üretime geçiş için arıcılık işletmesine bir yıllık süre tanınır ve organik üretim esaslarına uyum sağlamasına çalışılır. Bu süreden önce arıcılık işletmesi “organik” adı altında ürün satamaz.

Organik üretimde kovanlarda kullanılan arıların orijini de önem taşımaktadır. Organik üretimde kullanılacak arı türü belirlenirken, bölgesel koşullara en iyi şekilde uyum gösterebilecek, hastalıklara dirençli, “yerel” ekotipler tercih edilmelidir. Kullanılan arıların kendi ekolojik koşullarına uygun olması, o ekotipteki arının çevreden en yüksek nektar ve polen toplama kapasitesine sahip olması gibi bir avantajı beraberinde getirmektedir. Kovanlar, kolonilerin bölünmesi veya bu yönetmelik hükümlerine uygun işletmelerden oğul veya kovan alınarak oluşturulmalıdır.

Kovanların araziye yerleşimi bir diğer önemli husustur. Arı nakilleri, stressiz ve kısa zamanda gerçekleştirecek şekilde olmalıdır Arıların götürüldüğü arazide arılar için yeterli miktarda doğal nektar, polen ve temiz su kaynağı sağlanmalıdır.Temiz olmayan su kaynaklarının hastalık yayılmasında önemli etken olduğuna dikkat edilmelidir. Kovan bölgesinin 3 km yarıçapı içerisinde bulunan alanlarda organik bitkisel üretim yapılmalı veya doğal bitki örtüsü bulunmalıdır. Kovanlar sanayi alanlarından, karayollarından ve tarım ilaçlarının kullanıldığı konvansiyonel tarım alanlarından uzağa yerleştirilmelidir. Konvansiyonel tarım arazilerine yakın olarak yerleştirilen arılıklardan elde edilen arı ürünleri “organik” olarak değerlendirilemez.

Organik arıcılıkta kullanılan kovanlar doğal malzemelerden üretilmiş olmalıdır. Kovanların boyanmasında sadece balmumu, reçine, propolis veya bitki yağları kullanılmalıdır. Kovanların dezenfeksiyonu, pürmüz ile yakılarak yapılmalıdır.Diğer arıcılık malzemeleri ise kaynar suyla, kostik soda ve doğal bitki özlerinden yararlanılarak dezenfekte edilmelidir.

Konvansiyonel üretimden, organik tarıma geçiş döneminde, kovandaki peteklerin tümünün organik peteklerle değiştirilmesi gerekmektedir.Bu amaçla; organik bal mumu kullanılmalıdır. Organik olmayan bal mumu kullanılması durumunda, kalıntı analizi yapılarak balmumunda ilaç kalıntısı olmadığının belgelenmesi gerekir.

Organik arıcılık yapan olan işletmelerde arı kolonisi, ya organik olarak üretim yapılan işletmelerden suni oğul olarak veya konvansiyonel arıların organik petekli çerçevelere aktarılması ile elde edilir. Ana arı ihtiyacı ise suni tohumlama veya konvansiyonel üretim yapan kolonilerden yılda % 10 oranında ana arı alınarak giderilebilir. (Bu durumda geçiş süreci uygulanmaz). Ana arıların yenilenmesi esnasında eski ana arının öldürülmesine izin verilir ancak ana arıların kanatlarının kesilmesi yasaktır.

Organik arıcılık işletmesinde üretim sezonu sonunda rahat bir kışlama için,kovanlarda yeterince bal ve polen bırakılmalıdır. Organik arıcılıkta arıların beslenmesi,kendi kovanlarından elde edilen organik balla olmalıdır.Ancak arıların yaşamı yapay beslenmeye bağlı olduğu durumlarda organik olarak üretilmiş bal ve polen veya organik biçimde üretilen şeker şurubu veya organik şeker melası kullanılır. Şeker,pekmez,süt,
melas,glikoz ve diğer konvansiyonel maddeler kesinlikle kullanılmaz. Organik bal ile
hazırlanan şuruba takviye amacı ile herhangi bir katkı maddesi ilave edilmemelidir. Beslemeye nektar akımından 15 gün önce son verilmelidir. Bir sonraki besleme ise son bal hasadından sonra yapılmalıdır.

Arılıkta yapılan her uygulama (ana arı değişimi,oğul, petek verme, bal sağımı, besleme, ilaç kullanımı, taşınma vs.)mutlaka düzenli olarak kovan sicil defterine kaydedilmelidir.Yapılan besleme ile ilgili kovan siciline, kullanılan ürünün tipi, tarihi , miktarı ve besleme yapılan kovan numaraları belirtilmelidir.

Arıcılıkta hastalık ve zararlılardan korunmak için; hastalığa dayanıklı ırklar, ekotiplerle çalışılmalı, ana arılar düzenli olarak yenilenmeli,kovanlarda düzenli hastalık ve zararlı kontrolü yapılmalı, erkek arı larvaları denetlenmeli, kovan malzeme ve aletleri dezenfekte edilmeli, yeni petekler kullanılmalı, kovanlarda yeterli besin kaynağı bırakılmalıdır. Koruyucu önlemlere rağmen koloniler hastalanır veya zarar görürse, derhal tedaviye alınmalı ve gerekirse koloniler ayrı alanlarda izole edilmelidir. Tedaviye alınan organik üretimdeki kolonilere geçiş süresi uygulanmalıdır. Önleyici tedbir olarak kimyasal bileşimli ilaçlar kullanılmamalıdır. Profilaktik sentetik uygulamalar yapılmamalıdır (yavru çürüklüğüne karşı antibiyotik kullanımı gibi).

Bal arısının en yaygın görülen ve en büyük zararlısı olan Varroa ile mücadelede organik kökenli;Formik asit, laktik asit, asetik asit, oksalik asit, nane, kekik, okaliptüs veya kafur kullanılabilir. Günümüzde özellikle Avrupa Birliği ülkelerinde, insan sağlığı ve buna bağlı olarak da gıda güvenliği, üzerinde yoğun olarak çalışılan konulardır.Bu noktada arı ürünleriyle ilişkin olarak varroa mücadelesi için, insan sağlığına zararlı etkileri olmayan ve balda kalıntı riski taşımayan doğal maddeler aranmaya başlanmıştır.Yapılan araştırmalar ışığında Formik asit,Laktik asit ve Oksalik asit amaca uygunluk bakımından Avrupa Birliği ülkeleri tarafından tercih edilen doğal maddeler olmuştur. Ayrıca esansiyel, uçucu yağ asitleri de varroa mücadelesinde, arı ürünlerinde kalıntı riski yaratmadan başarılı sonuç vermişlerdir.


Varroa mücadelesinde en yaygın olarak kullanılanlardan formik asidin uygulanması sırasında kovan giriş ve havalandırma deliklerinin tamamen açılması gerekmektedir. Formik asidin yavaş buharlaşması, ilacın etkinliği bakımından çok önemlidir.10-25C arasında en iyi sonuç alınmakta, 30C’den yüksek sıcaklıkta ana ve arı kaybı meydana gelebilmektedir.10C’den düşük sıcaklıkta ilaç yeterli etkiyi gösterememektedir. Uygulama kovanın gücüne, kovandaki arı popülasyonuna göre değişmekle birlikte 1-4 gün aralıkla 3-5 kez tekrarlanır. Formik asit balın doğal bir maddesi (balda %0.1-0.5 oranında bulunmaktadır) olmakla birlikte balda kalite problemleri meydana gelmemesi için bal hasadından 6-8 hafta önce uygulamayı bitirmek gerekir.

Formik asidi emici ped yöntemi ile uygulamak da mümkündür. Bu yöntemde emici pedler formik asidi emebilecek herhangi bir materyal olabilir (örneğin;pamuklu bez peçete,birkaç kağıt havlu veya kağıt çocuk bezleri).Materyal ,%65’lik 30 ml Formik asidi hiç damlatmaksızın emebilmelidir.Malzemelerin emiciliklerini belirlemek için materyal önceden test edilmelidir. Pedin yerleştirileceği çıtanın üzerindeki arılar duman verilerek uzaklaştırılır.Emici ped çıtalar üzerine yayılır ve bir şırınga ile 30 ml %65’lik Formik asit ped’e enjekte edilir.Eğer sıcaklık 25°C’nin üzerinde veya salkım dip tahtasına yakınsa, ped dip tahtasına yerleştirilebilir.Tedavi toplam 3-5 uygulama olacak şekilde 1-4 gün (buharlaşma durumuna göre) aralıklarla tekrarlanmalıdır.Pedler eriyip bozulmadıkları sürece kullanılabilirler.

Formik asidin bir diğer uygulama yöntemi; doğrudan dip tahtasına uygulamadır. Bu yöntemde, formik asit bir şırınga yardımı ile kovan dip tahtasının alt kısmından kovan içine püskürtülür.Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta; kovan dip kısmındaki arıların zarar görmesinin engellenmesidir. Bunun için kovan giriş deliğinden körükle duman verilerek arıların uzaklaşması sağlanmalıdır.Bu uygulamada 15 ml %65’lik formik asit kullanılır.Uygulama toplam 5-6 uygulama olacak şekilde tekrarlanmalıdır.

Formik asit normalde %80-85’lik konsantrasyonda satılır,bu nedenle yanlışlıklara neden olmamak için ürünün konsantrasyonuna dikkat edilmelidir. Kovanlara uygulamada;3 kısım (%85’lik konsantre) formik asit ile 1 kısım su karışımından oluşan %65’lik solüsyon tavsiye edilmektedir.

Varroa mücadelesinde kullanılan bir diğer organik kökenli bileşik; oksalik asittir. Oksalik asit,sadece ergin arılar üzerindeki varroaları öldürür, kapalı yavru gözleri içerisine etkili değildir.Bu nedenle yavru popülasyonunun en az olduğu dönemde
(geç sonbaharda ve erken ilkbaharda 1 kez) başarılı sonuç vermektedir. Bir uygulamadan fazla yapıldığında arı ölümleri artabilir veya gelecek ilkbaharda koloni gelişmesini yavaşlatabilir. Fazla işgücü gerektirmeyen (koloni başına 1 dakika),gıda güvenliği ve insan sağlığı bakımından güvenilir bir uygulamadır. Bu tatbik, 7-30C’ler arasında iyi sonuçlar vermektedir.Gün içerisinde, rüzgarsız ve kovanların açılabileceği zamanlarda uygulama yapılmalıdır. Uygulamada kullanılan %3.2’lik Oksalik asit/şeker şurubu solüsyonunun hazırlanması için, 1litre 35-40 C sıcaklıkta temiz su ile 1 kg toz şeker temiz bir kapta ve güvenli bir yerde karıştırılarak oda sıcaklığına (20 C)ulaşana dek soğutulur. Solüsyona 75 gr kristal oksalik asit ilave edilir ve iyice karıştırılır. Sonuçta %3.2’lik oksalik asit solüsyonu elde edilmiş olur. Uygulamada üzeri tamamen arıyla kaplı çerçeveler arası boşluk için %3.2 ‘lik 5 ml şeker şurubu/oksalik asit solüsyonu kullanılır.(arılar çerçeveler arası boşluğu tamamen doldurmuş olmalıdır). Kovandaki arı mevcuduna göre uygun miktar alınır ve peteklerin üst çıtalarının arasından petek arası boşluktaki arılar üzerine damlatılır veya gerekli miktarı aşmamak kaydıyla püskürtülerek de kullanılabilir.(örneğin üzerleri tamamen ergin arıyla kaplı 10 çerçeve arıya toplam 50ml solüsyon kullanılır).

Organik asitlerin kullanımı sırasında bazı teknik bilgi ve kurallara dikkat edilmesi gerekir. Kullanım sırasında koruyucu gözlük kullanılmalıdır. Ciltle doğrudan temas ettirilmemeli, eldiven kullanılmalıdır. Asit, doğrudan solunmamalı, maske takılmalıdır
Bu maddeler tariflerine uygun olarak kullanıldıkları taktirde, insan sağlığı ve arılar üzerine zararlı bir etki yaratmamaktadır.Dönüşümlü olarak bu ilaçların kullanımının sağlanması (örneğin; ilkbaharda formik asit, sonbaharda oksalik asit uygulaması gibi) Varroanın bu kimyasallara direnç kazanmasını önlemek açısından önemlidir. Günümüze dek Varroa’nın bu maddelere karşı direnç kazandığına dair bilimsel bulgulara rastlanmamıştır.

Varroa mücadelesinde yararlanılan ve balda, balmumunda kalıntı bırakmayan bitkisel maddeler ve etkileri şu şekilde özetlenebilir;
• Tütün yapraklarında nikotinin akar öldürücü etkisi %75 düzeyindedir.
• Körükte okaliptüs ve defne yapraklarının yakılması ile elde edilen duman kovan giriş deliğinden verildiğinde, varroa için orta düzeyde etkili olmaktadır (%44-48).
• Kekik yaprağında bulunan timol, oldukça güçlü bir akar öldürücüdür. Timol kristalleri cam bir yayvan küçük kap içerisinde kovanda çerçeveler üzerine konulabilir. Kap sayısı kovanın gücüne göre (8-10 çerçeve için 2-3 kap, her kap 4 g timol içermeli)ayarlanmalı, uygulama 8 gün arayla 3 kez tekrarlanmalıdır. Bu uygulama ile kovanda varroa akarı sayısında %93 azalma belirlenmiştir.

Varroa zararlısı ile mücadelede organik kavramına oldukça uygun bir diğer mücadele yöntemi de “Biyolojik yöntem” olarak adlandırılan ve Varroa’nın en rahat gelişme imkanı bulduğu için tercih ettiği petek yüzeyindeki erkek arı gözlerinin imha edilmesidir. Bu yöntemle, petek yüzeyinde özellikle erken ilkbaharda gelişen erkek arı gözleri imha edilerek, Varroa’nın gelişmesi doğal olarak durdurulabilmektedir. Bunun yanı sıra, mekanik mücadele yöntemi uygulanabilir. Bu sistemde,kışın kovan giriş delikleri açılarak ana arının yumurtlaması durdurulur. Besin ortamı bulamayan varroalar kovan dip tahtasına dökülür.

Bal sağımı da organik arıcılıktaki en önemli noktalardan birisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Organik arıcılıkta kullanılan ambalajlar; cam, tahtadan üretilmiş malzemeler, özel üretilmiş uygun organik kaplama maddelerinden yapılmalıdır.Sağım sırasında kimyasal sentetik kovucu maddelerin kullanılması yasaktır. Sağım sırasında temiz ve düzenli bir sistemin kurulması, balların konulacağı kapların titizlikle hazırlanması gerekmektedir. Organik arı ürünlerinin ambalajlanması esnasında, ürünün organik niteliğini koruyacak bütün hijyenik tedbirler alınmalıdır.Organik arı ürünleri konvansiyonel ürünlerden ayrı olarak depolanmalı ve depolama sırasında herhangi bir kimyasal ilaç kullanılmamalıdır Arı ürünlerinin depolanması sırasında oluşabilecek nem, sıcaklık ve ışık değişimlerine dikkat etmek gerekmektedir. Organik tarım metoduyla üretilen arı ürünleri ambalajlanırken organik ürün niteliğinin bozulmamasına dikkat edilmelidir. Organik arı ürünleri, karayolları kenarında kesinlikle bekletilmemeli ve satılmamalıdır.


Kaynak : Ege Üniversitesi Zootekni Bölümü

Zooteknist
04.03.2011, 17:32
Organik Arıcılık

1. TANIM

Ekolojik tarım doğadaki dengeyi koruyan, toprak verimliliğinde devamlılığı sağlayan, hastalık ve zararlıları kontrol altına alarak doğadaki canlıların sürekliliğini oluşturan, doğal kaynakların ve enerjinin optimum kullanımı ile optimum verimlilik alınan bir sistemdir. (Bozzini 1990). İnsan, çevre ve ekonomik olarak sürdürülebilir tarımsal üretim sistemini bütünleş tire n bir yaklaşımdır. Sistemin amacı doğal kaynakları korumak ve zararlı ve hastalıklardan arınmış insan ve hayvan gıdası üretmektir. (Lampkin 1994)

Bu üretim sisteminde gübre ve pestisid kullanımına büyük sınırlamalar getirmektedir. Ürün çeşitlemesi temel kurallardan biri olup, amaç çevreyi korumaktır. Kimyasal kalıntı içeremeyen kaliteli tarım ürünü üretmeyi, kimyasal gübre ve tarım ilacı kullanımından kaçınan çevre yle dost üretim metodunu geliştirmeyi ve toprak verimliliğini koruyacak üretim tekniklerini kullanmayı amaçlayan bu üretim metodu ülkelere göre ekolojik, organik, biyolojik, bio-dinamik ve alternatif tarım olarak adlandırılmaktadır. (EC 1994)


2 AMAÇLARI

2.1.Bitki, hayvan ve insan sağlığı ile çevre yi azami derecede korumak,

2.2.Toprağın biyolojik ve minorolojik yapısının korumak ve içindeki biyolojik yaşam dengesini yeniden tesis etmek, eksilen organik maddeleri yeniden kazandırmak, çölleşme, erozyon ve bataklaşmayı önlenmek yoluyla toprak verimliliğini uzun dönemde korumak ve geliştirmek,

2.3. Doğal floranın ve faunanın korunmasını sağlayarak genetik çeşitliliği deva m ettirmek,

2.4. Toprak/insan, toprak/bitki-hayvan, insan/bitki hayvan arasında bozulan ilişkileri güçlendirmek,

2.5. Tarımsal faaliyetten kaynaklanabilecek her türlü kirliliği önleyerek, iklim değişikliğinin önüne geçmek ve sera etkisinin azaltılmasına katkıda bulunmak,

2.6. Sentetik kimyasal tarımsal girdilerin, toprak üstü tehditlerini ortadan kaldırmak,

2.7. Çevre koruyucu model içerisinde, doğa ile uyumlu çalışmak,

2.8. Tarımsal üretimde mümkün olduğu kadar bölgesel kaynakları kullanmak,

2.9. Üretim planlaması ile maksimum değil yeter miktarda ve yüksek kaliteli gıda üretmek,

2.10. Bitkisel ve hayvansal üretimi birlikte yaparak, birbirlerinin girdilerini kullanmak suretiyle karşılıklı desteklemesini sağlamak,

2.11. Üreticilere güvenli bir çevre de çalışma ve yeter gelir sağlamak,

2.12. Tarımsal üretimin sosyal, ekonomik ve çevresel boyutunu birlikte düşünmektir.


3. ORGANİK TARIMIN UYGULANMASI :

Organik tarım, ülkenin her aşaması ve her metrekare üretim alanı kayıtlı tek sistemi olup, yönetmelikte belirtilen kurallara uymak kaydıyla tüm ülke sathında uygulanabilir. Ancak üretimin ana koşulu sözleşmedir ve bu çerçevede kontrol ve sertifikasyona tabidir. Organik tarım sözleşmeli tarım esasına dayanır. Sözleşme; Bakanlığın, 30 Haziran 1996 gün ve 22682 sayılı, Sözleşmeli Tarımsal Ürün Yetiştiriciliği İle İlgili Usul ve Esaslar Hakkındaki Bakanlık Tebliği hükümlerine g;öre yapılır. Her kontrol ve/veya sertifikasyon kuruluşu bir sözleşme örneği hazırlamak, bu örneği ve sözleşme yaptığı müteşebbislerin listesini bilgi için Komiteye bildirmek zorundadır.

Organik tarım metoduyla üretim yapmak isteyen herhangi bir müteşebbis, bireysel yada bir proje dahilinde faaliyette bulunabilir, ancak iki halde de bir kontrol ve/veya sertifikasyon kuruluşu ile sözleşme yapması zorunludur. Şayet müteşebbis orman alanlarından ürün toplayacaksa; ürün toplamadan önce Orman Bakanlığından, doğal alanlardan ürün toplayacaksa; ürün toplamadan önce, bu alanların mülkiyetinin ait olduğu makamlardan izin almak zorundadır.

Organik tarım belli tekniklerle donanmış bir üretim disiplinidir. Organik üretimin özelliği, her aşamasının kontrollü olması ve ürünün sertifikalandırılmasıdır. Ürünün sertifikalandırılmasının anlamı, üretimde organik ürün yönetmelik hükümlerine tam olarak uyulmasının güvence altına alınmasıdır.

Kontrol ve sertifikasyon işlemi aynı kuruluş tarafından yapılabileceği gibi ayrı ayrı kuruluşlar tarafından da yapılabilir.

Kontrol, organik tarımın sözleşmeli tarım şekli olması itibariyle üretimin başından sonuna kadar muntazaman kayıtlar tutma, üretim sürecini gözlem altına alma, gözlem sonuçlarını rapor etme, ürünün organik niteliğini laboratuar analizleri ile test etme ve denetlemedir.

Sertifikasyon ise; bütün kontrol yöntemlerini uygulayarak elde edilen organik ürünün geldiği aşamanın belgelenmesidir.


4. MÜTEŞEBBİSİN ORGANİK TARIMA GİRİŞİ

4.1. MÜTEŞEBBİSİN MÜRACATl

Organik tarım metoduyla üretim yapmak isteyen müteşebbis kontrol ve/veya sertifikasyon kuruluşuna bir dilekçeyle başvurur. Ürünlerinin organik ürün olarak değerlendirilmesi için gerekli çalışmanın yapılmasını talep eder. Kontrol ve/veya sertifikasyon kuruluşu, kendisine başvuran müteşebbislerden bazı bilgi ve belgeleri ister. Bu bilgi ve belgeler şunlardır;

4.1.1. Müteşebbisin adı, adresi ve kimlik bilgi ve belgeleri,

4.1.2. Müteşebbisin eğitim ve organik tarım tecrübesine dair tüm detaylı bilgiler,

4.1.3. İşletmenin yeri ve konumu, varlıkları, hukuki ve mali yapısına ait tüm detaylı bilgiler,

4.1.4. İşletme kayıt defterleri,

4.1.5. Müteşebbisin, varsa ziraat odası, herhangi bir üretici birliği veya sivil toplum kuruluşuna üyelik bilgileri.

Kontrol ve/veya sertifikasyon kuruluşu, bu bilgi ve belgeler ışığında başvurunun organik tarım yapmaya uygun olup olmadığına karar verir.



4.2. GEÇİŞ SÜRECİ

Kontrol ve/veya sertifikasyon kuruluşu kabul ettiği, sözleşme yaptığı müteşebbisleri geçiş sürecine alır. Geçiş süreci; organik üretime. başlanmasından organik ürünün belgelendirilmesine kadar geçen dönemdir. Geçiş dönemindeki ürünler konvansiyonel olarak değerlendirilir.

Kontrol ve/veya sertifikasyon kuruluşu geçiş sürecini Komitenin onayını alarak uzatabilir veya kısaltabilir. Ancak; kısaltma süresi gerekli geçiş sürecinin en fazla yarısı kadar olabilir.



4.3. BİLGİLERİN KONTROLE AÇIK OLMASI GEREKLİLİĞİ

Müteşebbis sözleşme yaptığı kontrol ve/veya sertifikasyon kuruluşuna organik üretimle ilgili istediği tüm bilgi ve belgeleri vermek zorundadır. Üretimin her aşamasında gerekli kontrolün yapılabilmesi için işletmenin organik üretimle ilgili her birimini kontrol ve/veya sertifikasyon kuruluşuna açmak zorundadır. Kontrol ve/veya sertifikasyon kuruluşu üretim birimini istediği anda denetleyebilir.


4.4. KONTROL İÇİN GEREKLİ BİLGİ VE BELGELER

Kontrol ve/veya sertifikasyon kuruluşu, bitkisel ve hayvansal ürünler ile su ürünleri üretimi yapan, orman alanlarından ve doğadan ürün toplayan, ürün işleyen, ambalajlayan, depolayan, nakleden, pazarlayan sözleşme yaptığı geçiş sürecindeki veya bu süreci tamamlamış bütün müteşebbisleri ve müteşebbislere ait her türlü bilgiyi kontrol ve kayıt altına alır. Bir yıllık rapor hazırlar ve bu raporu Organik Tarım Komitesi'ne sunar.

Rapor aşağıdaki bilgileri kapsamalıdır.

4.4.1. Müteşebbise dair bütün bilgiler,

4.4.2. Üretime dair bütün bilgiler,

4.4.3. işletmeye dair bütün bilgiler,

4.4.4. Kontrollere dair bütün bilgiler,

4.4.5. Sertifikasyona dair bütün bilgiler,

4.4.6. ihlal ve ihtilaflara dair bütün bilgiler,

4.4.7. Gıda siciline dair bütün bilgiler.


5. ARICILIKTA UYULACAK KOŞULLAR

5.1. Organik arıcılık tüm an ürünlerinde yapılabilir. An ürünleri; arıcılık sonucu üretilen bal, balmumu ve an reçinesi, karamum gibi propolis içeren an sütü, arı zehri, polen, apilarnil, ana an, erkek an, işçi an ve oğul anlardır.

5.2. Kovan, taşın ab ilir an ailesi barınağı, olduğundan taşınılacak tüm alanlar organik üretime uygun olmalıdır. Konvansiyel bitkisel üretim yapılan alanlarda ancılık yapılamaz. Arıların taşınması sırasında stres yaratacak yöntemlere başvurulmamalıdır. Ancılık yapılacak alanda kimyasal mücadele yöntemleri kullanılamaz.

5.3. Arıcılık yapılacak alan Kontrol ve/veya sertifikasyon kuruluşunca önceden denetlenmeli ve organik koşullara uygunluğu tespit edilmelidir.

5.4. Karantina tedbirleri uygulanan alanlarda arıcılık yapılamaz.

5.5. Sağlık ve temizlik maddesi olarak kimyasal maddeler kullanılamaz.

5.6. Suni tohumlama yapılamaz.


6. ORGANİK ÜRÜNLERİN İŞLENMESİ

6.1. Organik ürün konya nsiyonel ürünle aynı anda aynı mekanda işlenemez. Organik ürün işlemede ayıklama, kurutma, soldurma, ezme, karıştırma, kompost veya posa haline getirme, sulandırma, katılaştırma, konserve haline getirme, şekillendirme, mayalandırma ünitesinde konvansiyonel ürün işlenemez.

6.2. Organik ürünün işlenmesi esnasında, sentetik ye kimyasal katkı maddeleri kullanılamaz.

6.3. Organik ürünün işlenmesi esnasında, ışınlama yöntemi kullanılamaz.

6.4. Organik ürünün işlenmesi esnasında, ürünün organik niteliğini koruyacak bütün hijyenik tedbirler alınır.

6.4.1. Organik ürünün işlenmesi esnasında, Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmümde Kararname ve Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği hükümlerine uyulur.

6.5. Organik ürün işlenmesi esnasında, iyonizasyona tabi tutulamaz.

6.6. Organik ürün işlenmesi esnasında, genetik olarak değişikliğe uğratılamaz.


7. ORGANİK ÜRÜNLERİN AMBALAJLANMASI

7.1. Organik metotlar ile üretilen bitkisel, hayvansal ve su ürünleri ile organik girdiler, hammadde, yarı/mamul madde halinde ambalajlarınken organik ürün niteliğinin bozulmamasına dikkat edilmelidir. Ambalajlar, özel üretilmiş uygun organik kaplama maddeleri ve malzemelerden yapılmalıdır.

7.2. Organik ürün, plastik koruyucu ve metal kaplarla ambalajlanamaz.

7.3. Organik ürünün ambalajlanması esnasında, ürünün organik niteliğini koruyacak bütün hijyenik tedbirler alınır.


8. ORGANİK ÜRÜNLERİN ETİKETLENMESİ

Etiketlerde;

8.1. Açıkça organik ürün olduğu belirtilmedir.

8.2. Organik ürün logo su bulunmalıdır.

8.3. Kontrol ve/veya sertifikasyon kuruluşunun adı ve logo su ve sertifika nosu bulunmalıdır.

8.4. Kontrol ve/veya sertifikasyon kuruluşunun Organik Tarım Komitesi tarafından verilmiş kod numarasının bulunmalıdır.

8.5. Ürünün üretildiği parsel no su bulunmalıdır.

8.6. Ürünün içeriği tam liste halinde şekilde yer almalıdır.

8.7. Organik ürünün Türk Malı olduğu belirtilmelidir.

8.8. Organik ürünün üretim yeri, üretim ve son kullanma tarihi belirtilmelidir.

8.9. Organik kelimesi; çeşitli ülkelerde aynı kasıtla kullanılmakta olan, ekolojik ve biyolojik ile işlenmiş üründe, natürel, doğal ve tam doğal kelimelerini de içerir.

8.10. Organik üretilmeyen ürün etiketinde, organik üretildiği, hazırlandığı, işlendiği,ambalajlandığı, depolandığı ima ve beyan edilemez. Böyle ürünler için organik tarımsal ürün olarak marka, patent ve tescil alınamaz. Organik olduğunu ima eden bio, eko, doğal gibi ön ekler de kullanılamaz. Bu ürünler organik ürün olarak tanıtılamaz. işlenmiş ürünlerde doğal tanımının kullanılması ürünün organik olarak üretildiğini ifade eder.


9. ORGANİK ÜRÜNLERDE BULUNACAK LOGO

Organik tarımsal ürün veya organik tarımsal madde üreten ve pazara sunanlar; ambalajlarında logo örneklerini kullanmak zorundadırlar. Bu logoları üzerinde bulundurmayan ürünler organik olarak iç ve dış pazarlara sunulamaz, reklam ve tanıtım yapılamaz ve bu kelimeler veya kısaltmalarıyla patent için başvuramazlar.

Bu logoların bulunduğu etiketleri, Bakanlık kendi basar veya bastırır. Etiketi kullandırma yetkisi Bakanlık yetkili organı Komiteye aittir. Bu logo, ilgili yönetmeliklere göre üretimi yapılmış ham madde, yarı mamul veya mamul tarımsal organik üretim maddelerine, Bakanlığın yetki verdiği Kontrol ve/veya Sertifikasyon kuruluşlarınca müteşebbislere verilmek suretiyle kullandırılır. Logo larda kullanılacak renkler; Yeşil (doğayı temsil eder), mavi (hava ve suyu temsil eder), siyah ve beyazdır.


10. ORGANİK ÜRÜNLERİN DEPOLANMASI

10.1. Organik ürünler konvansiyonel ürünlerden ayrı olarak depolanır.

10.2. Ayrı olarak depolamanın mümkün olmadığı durumlarda organik ürünlerle konvansiyonel ürünlerin karışmasını engelleyecek tedbirler alınır ve bu tedbirlerin yeterliliği Kontrol ve/veya sertifikasyon kuruluşu tarafından denetlenir. Diğer metotlarla elde edilmiş ürünlerle karıştırılamaz.

10.3. Organik ürünlerin depolanması sırasında herhangi bir kimyasal ilaç kullanılmaz.

10.4. Organik ürünlerin kimyasal maddelerle gelişmelerinin hızlandırılmasına, çimlendirilmesi veya. Yönetmeliklerde belirtilmeyen kimyasal temizlik maddeleriyle yıkanmasına izin verilmez.

10.5. Müteşebbis tarafından, depolarla ilgili, kapasite, yaşı, havalandırma gibi tüm özelliklerin gösterildiği yıllık çizelgeler hazırlanır, Kontrol ve/veya sertifikasyon kuruluşuna onaylatılır ve çizelgenin bir nüshası müteşebbisçe, diğer nüshası Kontrol ve/veya sertifikasyon kuruluşunca saklanır.


11. ORGANİK ÜRÜNLERİN TAŞINMASI

11.1. Kontrol ve/veya sertifikasyon kuruluşu üreticinin ürünü taşıma koşullarını önceden belirler.

11.2. Organik ürünler otoyollar kenarında bekletilemez.

11.3. İlgili müteşebbis organik ürünü taşıma sırasında, yakıt kullanan bir araçla taşıma yapac aksa gerekli tedbirleri alır. Tüketiciye paketlenmemiş şekilde ulaşan ürünler, yakıt kullanan araçlarla taşınıyorsa çift muhafazalı kapalı kaplarla etiketlenmiş olarak taşınabilirler.

11.4. Organik ürünler, toptancı ve perakendecilere yalnızca uygun paket ve konteynırlar ile kapalı biçimde, içindekilerin karışmasını önleyerek etiketlenmiş olarak taşın ab ilirler.

17.5. Organik ürünün taşınması sırasında ilgili kurumdan yurtiçi dolaşım sertifikası alınır. Sertifikada, üreticinin, işleyicinin, ambalajlayıcının, tüm diğer aracıların ve Kontrol ve/veya sertifikasyon kuruluşunun açık kimliği ve adresi, ürün logo su ve tüm gerekli kaşeler bulunmalıdır. İthal ve/veya ihraç edilmek üzere taşınan organik ürün için ise, ayrıca İthalat ve/veya ihracat sertifikası düzenlenir.


12. ORGANİK ÜRÜNLERİN PAZARLANMASI

12.1. Organik ürünler konvansiyonel ürünlerden ayrı reyonlarda organik ürün reyonu olduğu açıkça belirtilerek satılır.

12.2. Organik ürünler ana caddeler ve günde 1000 den fazla aracın geçtiği yollarda, açıkta veya mağazanın caddeye bakan kısmında ambalajsız olarak satılamazlar.

12.3. Ambalajsız olarak satılan organik ürünlerin muhafaza edildikleri kap üzerinde ürünün içeriği belirtilmelidir.

12.4. Organik ürün üzerinde, Kontrol ve/veya sertifikasyon kuruluşunun adı, kod numarası, logo su veya kaşesi, ürünün sertifika numarası ile organik ürün logo sunun bulunması gerekir.

12.5. Organik ürünlerin, organik etiketleme kurallarına göre etiketlenmiş olmaları gerekir

12.6. Yurtiçi dolaşım ve ithalat ve/veya ihracat belgeleri ilgili kurumdan alınır. Daha sonra Kontrol ve/veya Sertifikasyon Kuruluşundan ithalat ve/veya ihracat sertifikası alınması gerekir. İthalat ve/veya ihracat sertifikası, ancak organik hammadde ve/veya organik işlenmiş ürün sertifikasına sahip ve organik ürünlere verilebilir.

12.7. İthalat ve/veya İhracat halinde; ithalatçı ve/veya ihracatçı ve Kontrol ve/veya sertifikasyon kuruluşu aşağıdakileri raporları düzenlemelidir:

12.7.1. İthalatçı ve/veya ihracatçının tüm mal varlığı ve ithalat ve/veya ihracat faaliyetleri, ürünlerin ülkeye giriş noktaları ve ithal edilen ürünlerin depolanmasında kullanılacak binaların detaylı açıklama raporları,

12.7.2. İlgili yönetmelikler ile ilgili İthalatçı ve/veya ihracatçı tarafından alınacak tüm pratik tedbir raporları,

12.7.3. İthalat ve/veya ihracat işleminin gerçekleşeceğini ve ihlal durumunda ihtiyati tedbirlerini içeren raporlar,

12.7.4. İthalatçı ve/veya ihracatçı tarafından kullanılacak herhangi bir deponun Kontrol. ve/veya sertifikasyon kuruluşu, yada depoların diğer ülkede bulunması durumunda, karşı ülke tarafından onaylanmış bir denetleme kuruluşu tarafından denetlemeye açık olacağını belirten raporlar.

12.8. Raporlar, ilgili partinin miktarı, orijini ve yapısı, ithal ve/veya ihraç edilen ülkenin kontrol mekanizmasının detayları, üretim, işleme, ambalajlama, depolama, nakliye, işlemlerinin detayları, alıcıları, gümrük ve sağlık raporları dahil tüm bilgileri içermelidir. Bu raporlar Kontrol ve/veya sertifikasyon kuruluşu tarafından saklanır.

12.9. İthalat ve/veya İhracat halinde, ithalatçı ve/veya ihracatçı yapılan her nakliye işleminde Kontrol ve/veya sertifikasyon kuruluşu tarafından verilen sertifikayı gösterebilmelidir.

12.10. İthalat ve/veya İhracat halinde, ithal ve/veya ihraç organik tarımsal ürünler, konvansiyonel ürün veya gıda maddelerinin işlendiği, paketlendiği veya depolandığı binalarda depolanırsa, organik ürünler, konvansiyonel ürün ve/veya gıda maddelerinden ayrı tutulmalı ve karışmanın önlenmesi için bütün tedbirler alınmalıdır.

12.11. İthalat ve/veya İhracat halinde, ithalatçı ve/veya ihracatçının kullandığı depolar ve binalar Kontrol ve/veya sertifikasyon kuruluşu tarafından her yıl en az bir kez kapsamlı bir fiziksel kontrole tabi tutulmalı, Kontrol ve/veya Sertifikasyon Kuruluşu ilgili sertifika ve raporları incelemeli, madde analizi için örnek almalı, her ziyaret için denetim raporu düzenlemeli ve bu rapor denetimi yapan kontrolör tarafından imzalanmalıdır.

12.12. İthalat ve/veya İhracat halinde, ithalatçı ve/veya ihracatçı, binalar, raporlar ve sertifikaları Kontrol ve/veya sertifikasyon kuruluşuna beyan etmelidir.

12.13. İthalat ve/veya İhracat halinde, karşı ülkeden ürünün etiketi ve içeriğine dair bütün bilgiler aslı veya onaylı tercümeleri ile birlikte Kontrol ve/veya sertifikasyon kuruluşuna vermelidir.

12.14. İthalat ve/veya İhracat halinde, üretim, işleme, ambalajlama, depolama, etiketleme, nakliye, pazarlama ve içerik ile ilgili Yönetmeliğin bütün koşullarına uyulmalıdır.

12.15. Organik ürünlerin ihracatı, Dış Ticaret Müsteşarlığı' nın " İhracatı Kayda Bağlı Ürünler Listesi" ne dahildir ve Ege İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği, Koordinatör olarak uygulamayı yürütmektedir. Bu nedenle; Kontrol ve/veya Sertifikasyon Kuruluşları ithalat ve/veya ihracat dokümanlarının bir örneğini Komiteye, bir örneğini de Ege İhracatçı Birlikleri'ne her üç ayda bir rapor etmelidirler. İhracat ve/veya ithalat sertifikası verilen ürünlere ait kesilen faturaların aslı ve Türkçe birer kopyaları her 3 ayda bir Komiteye iletilmelidir.

Kaynak: T.C. Tarım Ve Köyişleri Bakanlığı