PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Bahçe Sanatları


Livadi
20.11.2009, 01:08
Japon Bahçe Sanatı

Bahçenin yapımında Japon Bahçe Sanatı'nın genel karakteri olan doğal malzemeler kullanılmış. Japon Bahçesi'nin tüm özellik ve öğelerinin yaşatılacağı bahçede; Şelale, Doğal Gölet, Ada, Ada'yı her iki yönde kıyılara bağlayan Taş ve Ahşap Köprüler ve Kuru Köprü inşa edilmiş.
Bahçeyi 4 bin 850 adet ağaç ve bitki süslüyor. Ağaçların bir kısmını; Japon Kamelyası (32 Adet), Japon Kiraz Ağacı (52 Adet), Japon Akça Ağacı (80 Adet), Japon Kayını (6 Adet), Karaçam (25 Adet), Alev Ağacı (42 Adet) oluşturuyor. Çalı ve bitki türlerinden bazıları ise şunlar; Hosta (200 Adet), İris (100 Adet), Nandina (20 Adet), Forsitya (700 Adet), Hiperikum Çalı (1300 Adet-Japonlara has) ve Osmanlı Çimi (250 Adet)...
Bahçenin Japon Kültürü'nü yansıtan iki adet kapısı, bir adet çeşmesi ve kuru bahçesi bulunuyor. Bahçe, çok sayıda doğal taştan imal edilmiş fenerlerle aydınlatılıyor. Bahçenin etrafı ise, Japon stili bir duvarla ihata edilmiş.
Japon Bahçesi; Çeşmesiyle, fujisiyle, çay bahçesi, çayeviyle, kuru bahçesi, köprüsüyle ve diğer kültürel yansımalarıyla Japon Bahçe Sanatı'nı İstanbul'da oluşturarak, İstanbullulara Japon kültürünü tanıtıcı yepyeni bir kültür penceresi aralıyor.

Japon Bahçeleri'nin Özellikleri:
Japon Bahçeleri, içlerinde insan yapısı eleman barındırmalarına rağmen tabiatın kendisi... Dağlardan ovalara, şelalelerden okyanuslara kadar tabiatın gücüne ve değişikliğine insan gücünün yetmediği anlatılır Japon Bahçeleri'nde. İşte bu nedenle Japon Bahçeleri, yalnızca bahçe değil, bir sanat...
Japon Bahçesi'nin önemli materyallerinden birisi giriş ve çitler... Bahçe girişi, genellikle üstü örtülü geçit şeklinde yapılır. Bahçenin bir bölümünü, diğer bölümden gizleyen çitler sınır olarak kullanılır. Sode-Geki adı verilen bu kol çitleri perde görevi üstlenir.
Japon ulusunun en değerli kültür hazinelerinden birisi de Çay Seremonisi'dir. Japon anlayışına göre dünyevi ihtiraslardan sıyrılıp, dış alemin bozukluklarından kurtulup, iç aleme dönüşü simgeler. Çay Seremonisi, Chaseki (Çayevi)'nde yapılır. Çayevine giriş ve çıkışta içinden geçilen bahçeye Chaniwa (Çay Bahçesi) adı veriliyor. Çayevine geçişte; anında kişiyi ışıklandıracağına, manevi huzura ulaşmasını sağladığına ve seremoni öncesinde relaks hale geldiğine inanılan üzeri örtülü bir kuyu ile taştan yapılmış bir su çanağı ve taş fenerler yer alır.
Bahçenin büyük bölümünü oluşturan Kuru Bahçe, granit kayasından elde edilen çakıllardan yapılıyor. Beyaz çakıldan oluşturulan bu bahçe suyu temsil eder; çakıl ise temizlik ve saflığı sembolize ediyor.

İSLAM BAHÇE SANATI

İslamiyet, Arabistan’da doğuşundan itibaren hemen hemen yarım asırdan az bir zaman içinde, süratli bir yayılım göstermiş ve Filistinden başlayarak ırak, Suriye, Mezopotamya ve Mısır’ı takriben İran, Türkistan, Pencap’ın bir kısmı ile kuzey Afrika’dan İspanya’ya kadar uzanan muhteşem bir İslam Dünyası’nın ortaya çıkışını sonuçlandırmıştır. Bu sebeple, İslam kültürü ve İslam Sanatı, belli bir halka ve kültüre ait olmanın ötesinde, çeşitli uygarlıkların kültür ve sanat gelenekleri üzerinde olgunlaşan ve hepsine, kendine öz ve ortak özellikleri yerleştiren, bağımsız bir sanat olarak ortaya çıkmıştır.

Genellikle İslam Sanatının hemen bütün dallarındaki gelişmesinde İran ve özellikle Türk düşüncesi, zevki ve geleneklerinin etkisi, kendisini kuvvetle belli etmektedir. Bunda hiç şüphesiz İslam dünyasının büyük bir kısmının Türklerin hakimiyetinde dokuz asırdan fazla bir zaman kalmış olmasının payı büyüktür.

Arapların İslam dinini ve kültürünü yaymaya başladıkları M.S. VII. asırdan itibaran hemen hemen bin sene süre ile bahçe sanatı, esas olarak İslam ve Hristiyan dinlerinin etkisinde gelişmiştir. Fakat özellikle Avrupa’da Rönesansa kadar İslam Bahçe sanatı, bütün Akdeniz ülkelerinin bahçe sanatına damgasını basmıştır. Hatta Arap kahimiyetinden sonraki mutaassıp Katolik İspanya’da bu izler uzun zama kalmış ve Hristiyan yapıtlar İslam tarzında tanzim edilmiş bahçeleri ile acayip bir çelişki halinde görülmüşlerdir.

Hangi ülkede olursa olsun, İslam bahçe sanatının şekillenmesinde din felsefesi kadar, İslamiyetin yayılmış olduğu ülkelerdeki sıcak ve kurak iklim şartlarının da büyük rolü olmuştur. Kuran’da cennet, ağaçlarla gölgelendirilmiş, nar ve hurma ağaçlarının bol meyvesiyle süslü, fıskıyeli havuzların serinlettiği ve içinde dolaşan zarif hurilerin soğuk şerbetler sunduğu, bir yaşama mekanı olarak tasvir edilir. Müslümanlar da cennet mekanına olan özlemlerini, yaşadıkları alemde böylesine serin, yeşil ve güzel bahçeler düzenleyerek gidermeye çalışmışlardır. Diğer taraftan, uzun asırlar çöl, Araplar için haşin bir efendi olmuştur. Ekolojik şartlardaki yetersizlikler, harpçi ve atletik bir kavmin yetişmesine neden olmuştur. Fakat işgal ettikleri yerlerde daha uygun iklim şartları ve toprak zenginliği bulduklarında, Araplar ruhi bir yumuşaklığa erişmiş ve sanatkar dehaları ile sanatın çeşitli dallarında çeşitli esrler vermişlerdir. Zaptedilen şehirler kısa zamanda zarif saraylar, ibadethaneler ve bunların çevreleri gölgenin, çeşitli havuzların, zengin bir yeşilliğin yer aldığı bahçelerle bezenmiştir.

Bu eşsiz bahçe sanatlarından günümüze, az bir değişikliğe uğrayarak ulaşan örneklere, daha çok İslam uygarlıklarının bazı ülkelerinde ve özellikle İspanya, İran ve Hindistan’da rastlanmaktadır.