PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Centaurea Türleri


Gizem Torun
30.05.2015, 01:52
Türkiye’deki Peygamber Çiçeği(Centaurea cyanus L.) Türleri, Tehlike Durumları ve Kullanım Alanları

Özet
Türkiye, değişik iklim ve coğrafi koşullara sahip olması nedeniyle bitki örtüsünün zenginliğinin yanında, yüzyıllar boyunca pek çok medeniyeti de barındırmıştır. Bunun sonucu olarak ülkemiz günümüze kadar uzanan zengin bir halk ilacı kültürüne de sahiptir. Asteracea (papatyagiller) familyasından olup Centaurea cinsine ait dünyada 700 farklı türü bulunmaktadır. Türkiye’de peygamber çiçeği cinsinin 109’u (% 61,6) endemik olmak üzere toplam 177 türü vardır. Günümüzde şuan tıp alanın da kullanılan nadir türleri kalmıştır. Analjezik, antienflamatuvar, antipiretik,antimalaryal, antimikrobiyal, antiviral, antifitoviral, antiülserojenik etki gösteren bu türler, Centaurea antalyense, Centaurea hieropolitana, Centaurea tossiensis, Centaurea wagenitzii, Centaurea luschaniana, Centaurea Lycia, Centaurea amaena, Centaurea aphrodisea, Centaurea cadmea, Centaurea Tchihatcheffii, Centaurea rhizantha, Centaurea solstitialistir. Türkiye’de ticaretinin yapıldığı çok az sayıda türü vardır.
Giriş
Genellikle çok yıllık olup tek yıllık türleri de bulunmaktadır. Boyları bir 1 metreyi geçmemektedir. Otsu yapılıdırlar.
Bitki Yetişme Alanları: Otlaklar, çayırlar, meralar, tarlalar, ekili alanlar pinus ormanlarında ve boş alanlarda da görülürler.
Yetiştiği şehirler: Adana, Afyonkarahisar, Amasya, Ankara, Antalya, Balıkesir, Bitlis, Bolu, Denizli, Erzurum, Gümüşhane, Hakkari, İstanbul, İzmir, Kayseri, Kırklareli, Kocaeli, Konya, Mardin, Mersin, Muş, Niğde, Sivas
Peygamber çiçeği (Centaurea sp.) türleri, papatyagiller (Compositae) familyasına dahil bitkilerdir. Centaurea cins ismi Yunan mitolojisinden gelmektedir. Yarı insan yarı at biçimindeki santorlardan biri olan Chiron’un, savaş sırasında çiçekleri kullanarak yaraları iyileştirme gücüne sahip olduğu rivayet edilmektedir. Savaş sever santorların en barışçı olanı Chiron, mitolojide insanoğluna şifalı bitkilerin iyileştirme güçlerini öğretmekle şereflendirilmiştir. Tarihe rağmen, peygamber çiçekleri (Centaurea sp.) şifalı bitkiler arasında kabul edilmemekte ise de zerdali dikeni türünün yaş haldeki çiçeklerinin Türkiye’de peptik ülsere karşı kullanıldığı bilinmektedir. Centaurea solstitialis ssp. solstitialis L. alt türü Mesocentron bölümüne ait olup tek yıllık, 15-60 cm. boylanabilen, sarı çiçekli, çiçeklerin dip kısımları bazen kahverengi olan bir bitkidir. Çam ormanlarında, kurak alanlarda, atık maddelerin bulunduğu yerlerde yayılış göstermektedir. Endemik olmayan ve ülkemizde İstanbul’dan Mardin’e kadar geniş bir yayılış alanı olan, ayrıca Avrupa florasında en sık görülen kozmopolit bir taksondur (Çağın, 2004). 0 ila 1900 m arasındaki yüksekliklerde bulunur.
Mavi kantaron (Centaurea cyanus), papatyagiller (Asteraceae) familyasından özellikle Orta Avrupa'da bulunan mavi mor yapraklı çiçekleri olan bir bitki türü. Bitki 40-90 cm uzunluğundadır. Mavi renkler protosiyanin pigmentinden kaynaklanır. Polonya'nın resmi çiçeği olan peygamber çiçeği, Avrupa kültürü ve folklorunda önemli yer tutar.
Peygamber çiçeği, ilkbaharda gelinciklerle birlikte tarlaları donatan alımlı bir kır bitkisidir. Çiçeklerinin koyu mavisi gelinciğin kırmızısına karışarak kırları bir ressamın tablosuna dönüştüren bu bitkinin (Centaurea cyanus) en bol bulunduğu yer Akdeniz Bölgesi'dir. Ama, çiçeklerinin güzelliğinden ötürü başka birçok yerde süs bitkisi olarak yetiştirilir.
Bileşikgillerden (Compositae) biryıllık bir bitki olan peygamberçiçeğinin kendi gibi Centaurea cinsinde yer alan 500 kadar kardeş türü vardır. Bulunduğu familyanın öbür üyeleri gibi peygamber çiçeği de tek bir çiçek gibi görünse de, gerçekte çok sayıda çiçeğin bir araya toplanmasından oluşan kömeç biçiminde çiçekler açar. Çiçek kömecinin göbeğindeki mor, tüpsü çiçekleri koyu mavi dilsi çiçekler çevreler. Tüpsü çiçeklerin erkek organları çiçeğe bir böcek konduğunda içeriye doğru büzülür, bu sırada çiçeğin iç yüzündeki ince tüy demetleri çiçektozlarını sıyırıp alır ve böceğe bulaşmasını, böylelikle de tozlaşmayı sağlar. Peygamber çiçeğinin tıpkı bir fırçayı andıran minik tohumları vardır.
Pek çok yabani bitkiden olduğu gibi, peygamber çiçeğinden de değerli süs çeşitleri geliştirilmiştir. Yabanilerinden daha uzun boylu olan bu çeşitlerin, doğadaki renginden başka beyaz, pembe ve leylak renklileri de vardır.
Halk arasında yanar döner, gelin düğmesi, türbe ya da kırmızı peygamber çiçeği ve hasırcı çiçeği olarak da bilinen sevgi çiçeği dünyada yalnızca Ankara'nınGölbaşı ilçesi Hacı Hasan Köyü yakınında yetişmektedir. Nesli, tarım ilaçları yüzünden yokolma tehlikesi ile karşı karşıya kalınca Bern Sözleşmesi kapsamında koruma altına alınmıştır. Endemik bitkiler arasındadır. Eğirdir (Isparta) yöresinde geleneksel halk ilacı olarak kullanılan bitkilerin saptanmasına yönelik yapılan bir araştırmada, C.iberica’ nın mide ağrılarına ve böcek ve yılan sokmalarına karşı kullanıldığı saptanmıştır. Centaurea türleri halk tababetinde tek başına veya diğer bitkilerle birlikte antidiyabetik, antidiyareik, antiromatizmal, antienflamatuvar, kolagog, koleretik, dijestif, stomaşik, diüretik, adet söktürücü, astrenjan, hipotansif, antipiretik, sitotoksik, antibakteriyel amaçla kullanılmaktadır.
Çin geleneksel tababetinde C.uniflora ateş tedavisinde ve zehirlenmelere karşı kullanılmaktadır. Ayrıca bitkinin etilasetatlı ekstresi membran lipid peroksidasyonunu inhibe ettiği ve antiaterosklerotik etkilerinin olduğu da bilinmektedir. C.chilensis bitkisinin sulu ekstresi halk arasında antipiretik ve antiromatizmal olarak kullanılmaktadır. İspanya’da C.aspera, C.seridis var. maritima, C.melitensis gibi pek çok Centaurea türü infüzyon halinde halk arasında hipoglisemiyan olarak kullanılmaktadır. C.melitensis acı lezzetinden dolayı halk arasında dijestif ve tonik olarak kullanılmaktadır. Diüretik ve hipoglisemiyan etkileri de bulunmaktadır. İspanya'nın Barros bölgesinde C.ornata halk arasında depüratif, kolagog ve antiromatizmal amaçla kullanılmaktadır. Bitkinin toprak üstü kısımları Portekiz’de hipoglisemiyan , toprak altı kısımlarından hazırlanan ekstreler ise antispazmotik amaçla kullanılmaktadır. C.pallescens Mısır’da, acı lezzetinden dolayı stomaşik, dijestif ve diüretik olarak kullanılmaktadır. Mısır halk tababetinde yer alan diğer bir Centaurea türü olan C.sinaica sitostatik, diüretik, antipiretik, antimalaryal, astrenjan, fitotoksik, antineoplastik, allerjenik, stomaşik, tonik ve emanogog olarak bilinmektedir.

A. Antienflamatuvar etki
Negrete ve arkadaşları tarafından halk arasında gut ve romatizma tedavisinde kullanılan C.chilensis bitkisinin toprak üstü kısımlarından biyolojik aktivite ile yönlendirilen fraksiyonlama tekniği ile iki yeni elemanolid esteri, 11,13-dehidrometilensinin-2-metilpropanoat ve 11,13-dehidrometilensinin-2 metil-2-propenoat izole edilmiş ve izole edilen bileşiklerin karışımının antienflamatuvar etkisi karagen nedenli ayak ödemi testinde incelenmiştir.

B. Antipiretik etki
1992 yılında Akbar ve arkadaşları, C.solstitialis’ in kurutulup toz edilmiş toprak üstü kısımlarının metanollü ekstresinin ve buradan izole ettikleri repin, solstitialin A, janerin ve sinaropikrin’in normal sıçanlar üzerinde belirgin hipotermik etkilerinin olduğunu tespit etmişler.

C. Antimalaryal etki
İsrail’de 1999 yılında, C.eryngoides ve C.pallescen’ in de aralarında bulunduğu 66 Negev çöl bitkisinin sulu ekstrelerinin antimalaryal etkileri Plasmodium falciparum’ a karşı incelenmiştir. Alınan sonuçlar, C.eryngoides’ in %96’ dan daha yüksek bir inhibitör aktiviteye sahip olduğunu göstermektedir.

D. Antimikrobiyal etki
Barrero ve arkadaşları, 6 Centaurea türünden elde ettikleri snisin ve salonitenolit ile farklı kaynaklardan elde ettikleri kostunolit, dehidrokostuslakton, liknofolit ve eremantolit gibi farklı yapılara sahip seskiterpen laktonların antifungal etkilerini Cunninghamella echinulata’ya karşı incelemişlerdir. Farklı yapıya rağmen benzer polariteye sahip kostunolit ve dehidrokostuslakton C.echinulata’ya karşı dikkate değer bir antifungal etki göstermektedir. Sonuçlar, seskiterpen laktonların antifungal etkileri ile polariteleri arasında ters orantı hipotezini doğrulamaktadır.

E. Antiviral etki
C.nigra’ dan BAYF tekniği ile izole edilen, trimetoksiflavon bileşikleri, jasein ve sentaurein’in antiviral etkileri DNA virüsü olan HSV-1 ve RNA virüs grubundan poliovirüs Sabin II ‘ye karşı incelenmiştir. Jasein’in HSV-1’e karşı ED50 değeri 750 μg/ml, sentaurein’in 470 μg/ml; poliovirüse karşı elde edilen ED50 değerleri ise jasein için 380 μg/ml, sentaurein için 350 μg/ml dir. Alınan sonuçlar 3 metilkersetin (ED50 = 0.01μg/ml), krizososplenol B (ED50 = 0.08μg/ml) ve ternetin (ED50 = 1μg/ml) gibi düşük dozlarda RNA virüslerini inhibe eden veya HSV-1’e karşı ED50 değeri 16μg/ml olan ternatin gibi 3 metoksi flavon bileşikleriyle karşılaştırıldığında, jasein ve sentaurein’in zayıf antiviral etkiye sahip oldukları ortaya çıkmaktadır.

F. Antifitoviral etki
Flavonoitlerin bakteri, mantar ve maya benzeri mikroorganizmalara karşı geniş antimikrobiyal spektruma sahip olduğu bilinmektedir. Yapılan çalışmalar flavonoitlerin antiviral etkileri yanında antifitoviral etkilere de sahip olduğunu ortaya koymaktadır(32). Örneğin yapılan çalışmalarla flavonoitlerin Tabacco Mosaic Virus (TMV) ve Potato Virus X (PVX) virüslerine karşı etkili olduğunu açıklanmıştır. Rusak ve arkadaşlarının yaptıkları çalışmada, C.rupestris çiçek ve yaprak ekstrelerinin yanı sıra bu ekstrelerden izole ettikleri kersetagenin-3’-metileter’in antifitoviral etkileri Tomato Bushy Stunt Virus (TBSV) virüsü ile enfekte edilmiş iki Nicotiana türü üzerinde incelenmiştir. Alınan sonuçlar flavonoitlerin, antifitoviral etkilerini, virüs enfeksiyonunun başlamasını engelleyerek gösterebileceklerine işaret etmektedir.

G. Antiülserojenik etki
Yeşilada ve arkadaşları Türkiye’deki tıbbi bitkilerin antiülserojenik etkileri üzerinde yaptıkları bir tarama çalışmasında, halk arasında bu amaçla kullanılan bazı bitkilerin sulu ve metanollü ekstrelerini sıçanlarda in vivo olarak, suya daldırma/hareket kısıtlaması stresi ülseri modeli üzerinde incelemiştir158. C.solstitialis ssp. solstitialis toprak üstü kısımlarından hazırlanan sulu ekstrelerin (oda sıcaklığında ve sıcak su ile hazırlanan iki ekstre) ve metanollü ekstrenin karıştırılmasıyla hazırlanan total ekstre % 89.3’lük inhibisyon sağlamaktadır. Çalışma sonuçlarında, 10 g bitki materyalinden hareketle hazırlanan sıcak su ekstresinin % 100’lük; 5 g bitkiden hazırlanan ekstrenin % 80.1’lik inhibisyonu, 10 g bitki materyalinden hazırlanan metanollü ekstrenin % 81.6‘lık inhibisyonuyla kıyaslandığında sulu ekstrenin daha kuvvetli antiülserojenik etkiye sahip olduğu belirtilmektedir.

H. Düz kaslar üzerindeki etki
α-Metilen γ-butirolakton gruplarının düz kas kasılmaları üzerindeki inhibitör etkileri C.solstitialis ‘ten izole edilen sinaropikrin ve Tanacetum parthenium ‘dan izole edilen partenolit ve C.solstitialis’ ten izole edilen α- metilen grubu taşımayan solstitialin 13-asetat gibi üç seskiterpen lakton ile tavşan aortası üzerinde incelenmiştir.

I. Nörotoksik etki
1954 yılında Orta ve Kuzey Kaliforniya’da ortaya çıkan ve yerel halk tarafından “çiğneme hastalığı” veya “sarı yıldız dikeni zehirlenmesi” olarak bilinen, Nigro-Pallidal Encephalomalacia (NE) veya Equin Nigrostriatal Encephalomalacia (ENE), atlara özel bir nörolojik hastalıktır. Hastalık fazla miktarda C.solstitialis tüketilmesi sonucu ortaya çıkmaktadır. Otların yenmesinden 1 ile 3 ay içinde yüz kaslarında hareketsizlik ile başlayan, boş çiğnemeler ve dil titremeleri , yeme ve içmede azalma, hipokinezi ve hareket eksikliği ile devam eden sendromlar ölüme kadar gitmektedir. Nöropatolojik sonuçlar, globus pallidus’un ön tarafında ve substantia nigra’nın zona reticulata kısmında çift taraflı nekroz olduğunu göstermektedir. Hastalığın asıl nedeni C.solstitialis ve diğer bazı Centaurea türlerindeki nörotoksik bileşikler olduğu tespit edilmiştir.
Sonuç olarak ülkemizde önemli bir yeri olan Centaurea cinsinin değişik kısımlarının gerek halk arasındaki kullanılışı ve gerekse literatürlerde belirtilen ulusal ve uluslar arası bir çok biyolojik aktivite çalışmalarının yapılmış olması göz önüne alınacak olursa bu bitkiden Eczacılık alanında değişik amaçlarla yararlanılabileceği ve bu açıdan üzerinde daha fazla çalışmaya değer olduğu anlaşılmaktadır. Bu tip çalışmalar sonucu yeni aktiviteleri ve kullanılışları ile piyasaya müstahzar halinde sunulabileceğini göstermesi bakımından önemlidir.